22 Temmuz 2007 Pazar

Ornek Bir Evlilik - Can Dundar

Güzel ülkemizin güzel insanları merhaba.. Bu güzel yazıdan sonra içim bir acayip oldu. Can Dündar'dan öğrendiklerimiz genelde hep mantıklı düşüncelerdi. Duygular da akıyordu zaman zaman ondan bize ama genelde düşünce ağırlıklı yazılarına alışığız. Oysa ki hep hissederek yaşayan ve düşünen bir insan Can Dündar.. Bu yazısı ne kadar güzel anlatıyor evlilik denilen kurumu. Bir yanda olmazsa olmaz evlilik oyunu kuralları ve bir yanda kuralları kendi koyan mutlu insanlar.

Ve en güzeli mutlu insanlar demek mutlu çocuklar demektir. Mutlu çocuklar demek ise sağlıklı yarınlar demektir. Bu bilinç bizlere ne kadar çok kapı açacak farkında olanlar; ne mutlu sizlere! Teşekkürler Can Abi bize öğrettiklerin için. Yaşamdan öğrendiklerimiz var ya hani.. Bir o kadar da Can Abi'den öğrendiklerimiz var... Sevgiler



Evlilik Böyle Olmalı

Evlilik, inanmadigim halde içerisinde 17 seneyi bitirdigim bir kurum benim için..
17 senede (abartmiyorum) 40 çift arkadasimin son verdigi kurum ayni zamanda da...
Evliligimin bu kadar uzun sürmesinin gizi beklide kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliligi toplumun dayattigi sekilde yasamamaktan...

Nedir bu dayatmalar?
Erkegin muhakkak kadindan yasça büyük olmasi, egitim seviyesinin erkegin lehine yada en azindan esit olmasi bunlarin sadece ikisi...Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmali ki, kadina "hot" dediginde oturmali kadin...Yada yumusatiyorlar; efendim kadin erkekten önce çöktügü için (hani dogum felan) küçük olmaliymis yasi...
Egitimde de böyle.. Kadinin çok okumusu bilmis olurmus, evde kalmakmis layiki....

ESiM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne "hot" dememe gerek kaldi. 17 senede, ne de benden önce çöktü...

Yillar içinde ben yaslandikça o gençlesti, "oo Can bey kapmisiniz çitiri" esprilerine muhattap
dahi oldum.

EŞiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..Ne o bana bilmislik tasladi, ne ben ona ezik baktim... Kulaga gelen müzik tekse de, onu olusturan notalar farklidir der Halil Cibran...

Bunu unutmadik biz. Ben konusurken o dinledi, Ben dinlerken o konustu 17 sene.
O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bitanem..." dedik, öfke bitip firtina duruldugunda "ama bi de böyle düsün" de dedik fikrimizi savunurken. Farkli insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savasan neferlerdik bu hayatta...

Asla bilmedik ne kadar para kazandigimizi, ortak cüzdanimizdan gerektigi kadar aldik..
Ne kadar çalarsa çalsin masanin üstünde telefon, kim bu saatte arayan karsi cins diye sorgulamadik da ama...

Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardina saklanmis bir "saygi" vardi daima... Ne kavgalar, ne badireler atlattik 17 senede... Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktik...

Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamin disinda yattim bi gece, misafir odasinda... Gece yarisi kapi açildi, esim "ne yapiyosun burda?" diye sordu kapinin esiginden, "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasini almisti elinde yastikla... "kay yana" dedi daracik yatakta. "ne yapiyosun?" dedigimde "benim yerim senin yanin, sen gelmezsen ben gelirim" dedi...

Anladim ki o gece, en uzun kavgamiz yat saatine kadar sürecek... Ve bence dogrusu da bu... Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamiz haric.. Kirsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadik birbirimize...

Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 ' inci çift olacaktik o listede... Ama oyunun kurallarini biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu, oynanan...

Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence... Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle... Sadece gönlünüzden geçtiğince...

Dediği gibi Ataol Behramoglu' nun; "...Yasadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yasadın mi büyük yasayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..."
CAN DÜNDAR

Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder.
Aşağı çekersin omuzların titrer. Ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker, rahat bir uyku uyumayı başarır.

CAN DÜNDAR

Internet

Hiç yorum yok: