27 Nisan 2008 Pazar

Osmanlı Cumhuriyeti

Filmimi 10 milyon seyirci izleyecek

Ata Demirer: 3-5 milyon seyirci iyi bir rakam kabul ediliyor ama filmimiz bu rakamı ikiye katlayacak


Senaryosunu ve yönetmenliğini Gani Müjde’nin üstlendiği, başrollerini Ata Demirer, Vildan Atasever, Sümer Tilmaç gibi isimlerin paylaştığı Osmanlı Cumhuriyeti filminin çekimleri başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Günay’ın devreye girmesiyle Milli Saraylar’dan alınan izinle çekimi Topkapı Sarayı’nda yapılan filmde ’Kurtuluş Savaş yapılmamış olsaydı Osmanlı İmparatorluğu’nun bugün ne durumda olacağı’ mizahi bir dille işleniyor. Padişah Seyid’i canlandıran Ata Demirer, “Topkapı Sarayı’na girdik ve padişahların çok kolay şeyler yaşamadığını gördük. O kapıların ardında bir imparatorluğu yönetmek zor bir şeymiş” dedi. Fragmanını 1.5 milyon kişinin izlediği filmin gişesinden de çok umutlu olduğunu belirten Demirer iddialı konuştu: “Bir film için 3 ve 5 milyon seyirci iyi rakam gibi kabul ediliyor. Ancak ben 10 YTL harcayabilen bütün insanların bu filme gelmesini bekliyorum. Filmi 8-10 milyon kişi izlesin istiyorum. Bu hedefe de ulaşacağımızı umuyorum.”

Erdoğan’la Baykal birlikte izler

Gani Müjde filmiyle ilgili şunları söyledi: İşgal altında bir ülke tasarladım. O işgal altından kurtulmaya çalışan iyi niyetli bir padişahın çabalarını yansıtıyor. Ne Osmanlı’yla ne de Türk tarihi ile dalga geçmiyor. Tersine bunları yücelten bir film. Bütün siyasi akımlardan iyi niyetli olumlu tepkiler geleceğini düşünüyorum. Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan ve Devlet Bahçeli yanyana keyifle izleyebilir.

Güne nane ile başlayın!

Güne nane ile başlayın!

Stres dolu toplantılar veya partilerle dolu geçen yoğun bir haftanın sonunda yorgun mu düştünüz? Kolayca eski performansınıza kavuşabilirsiniz.

Nanenin kokusu bir eğitim çavuşuna benzer; beyninize "Kalk ve işine konsantre ol!" emrini verir. Araştırmalara göre bu kokunun olduğu yerlerde çalışanlar, sıkıcı ama yapılması şart olan işlere daha fazla yoğunlaşabilmektedirler. Zihinsel olarak tembelleştiğinizi hissettiğinizde naneli bir sakız çiğneyin, şeker yiyin ya da nane kokusunu içinize çekin. Böylece beyninizin "Yapabilirim!" dediğinizi duyabilirsiniz.
Nane kokulu yerlerde titizlik gerektiren işlerde çalışan insanların daha iyi performans gösterdikleri bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Araştırmaya katılanlar arasından nane kokulu yerlerde çalışanların, kokusuz yerlerde çalışanlara göre, daha az yazım hatası yaptıkları ve alfabetik işlemleri daha çabuk gerçekleştirdikleri görülmüştür.

Tedavi amacıyla; detaylara olan dikkatinizi arttırmak için, zihninizi dinlendirmek için ya da kilo vermenize yardımcı olması için kokuların kullanılması, aromaterapinin uygulama alanına girer. Aromaterapi, güzel kokuların ciğerlere çekilmesi ya da cilde sürülmesiyle uygulanabilir.

Bazı esanslar, gevşeme ve zihinsel rahatlama gibi biyolojik tepkilerin oluşmasını sağlayan beyin aktivitelerini uyarır. Yakın zamana kadar aromaterapinin yararlarını destekleyen fazla kanıt bulunmuyordu. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda, artık aromaterapinin psikolojik ve fiziksel sağlık için gerçekten faydalı olabileceği görülmüştür.

RealAge

Sara cerrahisinde başarı arttı!

Sara cerrahisinde başarı arttı!

İlaç tedavisine yanıt vermeyen sara hastalarında yapılan ameliyatlarda yüzde 70 - 90 başarı elde ediliyor.

Pamukkale Üniversitesi Nöroşirürji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Feridun Acar, epilepsi cerrahisinde yüzde 90'lara varan oranda bir başarı yakalandığını söyledi. Antalya'da düzenlenen Türk Nöroşirürji Derneği 22. Bilimsel Kongresi'ne katılan Yrd. Doç. Dr. Acar, ülkemizde 700 bin epilepsi hastası bulunduğunu ve hastaların da yüzde 20'sinin ilaca direnç gösterdiğini belirtti. Hastalığın başında ya da ilerleyen evrelerinde ilaca dirençli hale gelen bu hastalarda nöbetlerin kontrol edilemez bir hal aldığını vurgulayan Acar, "İlaca cevap vermeyen bu hastalar günlük yaşamlarında yolda yürürken aniden nöbet geçirip düşüp kafasını vurabiliyor, ya da araç kullanırken nöbet geçirip kaza yapabiliyor. Bu grupta epilepsi cerrahisi olarak yapabileceğimiz çok değişik uygulamalar var ve bunların başarıları yüzde 70 ile 90 arasında. Hatta bazı özel durumlarda bu nöbetleri yüzde 95 oranında kontrol altına alabiliyoruz" dedi.

Hasarlı bölge zarar vermeden alınıyor

Epilepsi cerrahisinde uygulamalar hakkında bilgi veren Acar, ameliyatla beyindeki hasarlı bölgeyi çıkararak epilepsiyi kontrol edebildiklerini, tüm bunlar yapılırken beynin tüm fonksiyonlarını da denetim altında tuttuklarını söyleyerek, şöyle dedi:
"Bazı ameliyatlarda beynin içine ve üzerine elektrodlar koyup hem nöbetin kalktığı yeri net gösteriyoruz hem de beyin haritalandırması yaparak fonksiyonel bölgeleri ayırıp hastaya zarar vermeden problem yaratan o bölgeyi çıkarabiliyoruz."

Yaşam kaliten bozulmasın!

Yaşam kaliten bozulmasın!

Beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız basit değişiklikler ile İritabl Bağırsak Sendromundan kolayca kurtulabilirsiniz.

25 Nisan 2008 Cuma

Ülkemizde görülme sıklığı birçok Avrupa ülkesinden daha yüksek olan İritabl Bağırsak Sendromundan (İBS) şikâyetçi olanlar kimi bölgelerde nüfusun yüzde 20'sini buluyor. Oysa beslenme alışkanlıklarında yapacakları basit değişiklik çok şeyi değiştirebiliyor. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre İBS, soğuk algınlığından sonra işe veya okula gidememe nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Ancak hastaların çoğu bu durumu yaşam biçimi olarak kabulleniyor ve yaklaşık yüzde 70'i hekime başvurmuyor.


Novartis OTC tarafından düzenlenen II. Gastroenterohepatoloji Günleri çerçevesinde yapılan İBS sempozyumunda konuşan İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenterohepatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynel Mungan, karın ağrısı, şişkinlik, ishal ya da kabızlık gibi belirtilerle ortaya çıkan rahatsızlıkta ilaç ve psikolojik tedavilerin yanı sıra yaşam kalitesinin yükseltilmesi için liflerin sürekli kullanımının önemini vurguladı. Hastalığın nedenlerinin bilinmediğini belirten Mungan, İBS şikâyetlerinde tavsiye edilen tahıl, ekmek, baklagil, meyve ve sebze gibi doğal liflerin şişkinlik yapması sebebiyle dikkatli önerilmesi gerektiğini ve prebiyotik ve probiyotik etkilerinden dolayı doğal bir lif olan hidrolize "guar gum" (PHGG) kullanımının önemine değindi.

Yorulmadan zayıflayın

Tüm vücudunuzu aynı anda ve zorlamadan çalıştıran Life Fitness Cross Trainer, yüksek kalori yakımını sağlarken, motivasyonu artıran birçok egzersiz programıyla adeta tek başına bir spor salonu gibi çalışıyor. X3 Cross Trainer, tüm vücudu bir arada çalıştırıyor ve yoğunluk belli bir bölgede toplanmadığı için hedeflenen kalori yakımına daha az yorularak ulaşılıyor. "Whisper stride" özelliği sayesinde istenilen her saatte sessiz bir şekilde spor yapmaya imkan veren X3 Cross Trainer, pek çok programı birarada barındırıyor. Manuel kullanım seçeneği, başarısı kanıtlanmış verimli Life Fitness programları Hill ve Random'un yanı sıra; direnci yavaş yavaş artıran EZ-Incline Resistance ve arazi koşulları simule edilerek, inişli çıkışlı ve farklı direnç seviyelerinin bir arada bulunduğu Sport Training programlarını sunuyor. X3 Cross Trainer ayrıca, kas ve dolaşım sisteminizi egzersize hazırlayan Warm Up Mode, egzersiz sonrası kalp atışlarını güvenle normal seviyesine döndüren Cool-Down Mode gibi özelliklere sahip.

Sakızla saatte 11 kalori yak!

Sakızla saatte 11 kalori yak!

Çiğnemekten zevk aldığımız sakızın aslında sağlığımıza da faydalı olduğunu biliyor muydunuz?

"Sakız çiğnemek faydalı mı yoksa zararlı mı?" diye daha önce düşünmemiş olabilirsiniz. Hatta erkek çocuklarını "sakız çiğneme bıyıkların eğri çıkar" diye korkuturlardı eskiden. Oysa sakız endüstrisi o kadar gelişti ki marketlerde sakız reyonu gittikçe büyüyor. Artık çeşit çeşit sakız var. Aynı kahve sektöründeki veya yoğurt seçimlerindeki inanılmaz çeşitlilik gibi. Artan tüketim ve ilgiye bağlı olarak bu konuda yapılan araştırmalar da artıyor.
Sakız çiğnemek çoğumuzun çocukluğumuzdan kalan bir alışkanlıktır. Bazen kendimizi abur cuburlardan korumak bazen de sinirimizi yatıştırmak için sakız çiğnemeyi tercih ederiz. Her ne nedenle olursa olsun sakız çiğnemek çoğumuzun alışkanlıkları arasında yer alıyor. 270 milyon nüfusa sahip ABD'nin sakız tüketimi yılda 46 milyar adettir. Yani ABD'de kişi başına 184 sakız düşmektedir. Türkiye'deki duruma göz atacak olursak sakız tüketiminin her geçen gün arttığı göze çarpmaktadır. Aylık ortalama 10 milyon dolarlık bir pazar payından söz edilebilir. Bu rakamlara göre ülkemizdeki herkes yılda bir kez de olsa sakız çiğnemektedir. Peki, çiğnemekten zevk aldığımız sakızın aslında sağlığımıza da faydalı olduğunu biliyor muydunuz? Birçok tüketici şekersiz sakız çiğnemenin diş çürüklerini önlediğini ve nefesi ferahlattığını biliyor ama yeni araştırmalar gösteriyor ki sakız kilo kontrolünde de yardımcı olarak kullanılabilir, odaklanmayı, uyanıklığı ve konsantrasyonu artırır ve hayatın günlük stresini azaltır. İşte yararları:

Kilo kontrolüne yardımcı olur: Sakız pratik, ucuz ve düşük kalorilidir. Şekerli bir sakız yaklaşık 5 -10 kaloridir. Şekersiz olanlar da tercih edilebilir. Sakız, atıştırmayı engellemek ve kalori alımını azaltmak için harika bir yoldur.

İştahı azaltır: Sakız çiğnemek iştah kontrolü sağlamaya yardımcıdır. Appetite (iştah) dergisinde 2007 yılında yayımlanmış çalışma gösteriyor ki öğleden sonraki atıştırma öncesi sakız çiğnemek, açlığı ve kalori alımını azaltmaya yardımcı oluyor.
Öğünde daha az yemeye sebep olur: Yapılan bir çalışmada akşamüstü ara öğününden önceki üç saatlik bir zaman diliminde bir saat aralıklarla 15 dakika sakız çiğneyen yetişkinler, sakız çiğnemeyenlere göre ara öğünlerinde 36 kalori daha az yedikleri gözlenmiştir. Sakızın şekersiz ya da normal olması ise bir şey fark ettirmiyor ve her ikisi de az yemeye yardımcı oluyor.
Atıştırma olarak seçenek olabilir: Sakız çiğnemek düşük kalorili olduğu gibi, yüksek kalorili atıştırmaların yerine de geçebilir. Özellikle, 140 kalorilik 1 veya 2 parça çikolatalı kurabiye yerine 2 parça 20 kalorilik sakız çiğneyerek, 120 kalori kazanç sağlayabilirsiniz.

Kalori harcatır: Mayo Clinic Uzmanları yaptıkları bir deneyde, sakız çiğnemenin saatte 11 kalori yakımını sağladığını hesaplamışlardır.

Konsantrasyonu artırır ve stresi hafifletir:Beyne giden kanı artırıyor
Birçok sporcu ve koçları oyun sırasında sakin kalabilmek ve gerginliği azaltmak için sakız çiğnemeyi tercih etmektedir. Aynı zamanda bazı öğretmenler de okullarda sakız çiğneme kuralının değiştirilmesini ve çocukların sınav sırasında sakız çiğnemesinin onların uyanıklığını ve konsantrasyonunu daha iyi sağlayacağını savunmaktadır. Son yapılan araştırmalarsa sakız çiğnemenin, damarlardan beyne giden kan akımını yüzde 25 oranında artırdığını gösteriyor. Appetite (iştah) dergisinde 2002 yılında yayımlanmış bir başka çalışma gösteriyorki sakız çiğnemek bireylerin öğrenme, akılda tutma ve bilgiye erişme yeteneğini de artırıyor.

Ağız ve diş sağlığını destekliyor

Sakız çiğnemenin, nefesimizi ferah tutmaya yardımcı olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bunun yanında vücuttaki en güçlü savunma mekanizması olan tükürük salgısını da artırır. Bu nedenle gün içinde sakız çiğnemek iyi bir seçenek olacaktır. Şekersiz sakız, ağız sağlığını birçok yönden destekler. Plaklarının ve çürüklerin oluşumunu önler, diş minesinde mineral bozukluklarını onarır, diş lekelerinin oluşumunu önler, olanları azaltır. Sağlıklı bir ağız, sağlıklı bir vücutla birebir ilişkilidir. Ağız yoluyla bakterin alınması, çeşitli hastalıklara yol açar.

Sakızla kilo kontrolünü sağlamanın ipuçları

Çok yemek yediniz ya da kendinizi durduramıyorsunuz, hemen sakız çiğnemeye başlayabilirsiniz.
Yüksek kalorili abur cubur besinlerden yemek istediğinizde sakız çiğneyerek bu güdüyü bastırabilirsiniz.
Stres daha fazla yemek yemenize mi sebep oluyor? Sakız çiğneyerek stresinizi azaltmayı ve atıştırmalardan uzak durmayı deneyebilirsiniz.
Yemek pişirirken sakız çiğnemeniz de hazırlık aşamasında tadına bakma bahanesiyle yemeklerden atıştırmanızı engelleyecektir.

Konsantrasyonu arttırmanın ve gerginliğinizi hafifletmenin basit yollarını arıyorsanız, Sakız çiğnemek en kolay yollardan biri olacaktır. Çalışmalara göre sakız çiğnemek uyanıklığı ve konsantrasyonu arttırıyor ve hayatın günlük stresini azaltıcı yönde etki gösteriyor.

Hangi gözlük size göre?

Hangi gözlük size göre?

Gözlük alışverişinizi kolaylaştırmak ve zamandan kazanmak için moda olan hangi model gözlüklerin yüzünüze uygun olduğunu öğrenmeniz gerekiyor.

Bu yıl çok büyük, maske şeklinde gözlükler moda. Bunlar yüzü tamamen kaplıyor. Birçoğu Swarovski kristallerle süslü, kristalsiz bulursanız şanslısınız. Saplarda ve gözlükle sapların birleşme noktalarında bol bol parlak taşlar kullanılmış. Moda renkler dore ve lame. Prada, Dolce & Gabbana, Burberry, Vogue markalarında bu renkler yoğun şekilde kullanılmış. Kahverengi, siyah veya çift renkli ya da leopar desenli gözlükler de dikkat çekiyor.
Kemik gözlüklerde yuvarlak formlar, kahverengi, siyah ve bej renkleri ağırlıkta. Ray Ban Wayfarer hızlı bir dönüş yaptı; birçok ünlü yüzünden eksik etmiyor. Yazın trendi renklerine ise pembe, kırmızı ve mor eklendi.

Yuvarlak yüzlüler

Yuvarlak yüzlü kişilerin seçeceği güneş gözlükleri yüzü olduğundan uzun ve ince göstermelidir. Yapmanız gereken, yüzünüzün en geniş kısmıyla eşit veya daha fazla genişlikte gözlükleri tercih etmek. Yüzünüzün yuvarlaklığını azaltacak yumuşak, köşeli ve dikdörtgen çerçeveli gözlükler size göre.

Uzun yüzlüler

Eğer yüzünüz uzunsa, küçük ya da dar, kare şeklinde gözlüklerden uzak durmalısınız. Geniş çerçeveler yüzün uzunluğunu kırdığı için dar çerçeveli gözlüklerden çok daha idealdir. Kare çerçeveli gözlükler sadece yüzün köşeli hatlarını belirginleştirir.

Oval yüzlüler

Yüzünüzün şekli ovalse şanslısınız, size hemen her tarz gözlük yakışır. Bu yüz şekli dengeli kabul edilir çünkü oval yüzde elmacık kemikleri genellikle çıkık olur. Yüzün kenarlarını kaplayan modeller de bu yüz tipine yakışır.

Üçgen yüzlüler

Üçgen yüzlülerin çenesi dar, alnı geniştir. Gözlerin olduğu bölgeye vurgu yaparak yüzün alt kısmını yumuşatın. Kedi gözü şeklinde çerçeveler yanlara doğru kıvrılmalı ve çeneyi dengeleyecek genişlikte olmalı.

Kare yüzlüler
Bu yüzde güçlü çene yapısı, geniş alın ve geniş elmacık kemikleri dikkat çeker. Köşeleri yumuşak, yuvarlak tarzda (kedi gözü şeklinde olabilir) gözlüklerle yumuşatabilirsiniz. Klasik oval çerçeveli gözlüklerde kare yüzlülerde iyi durur.

Açık tenliler
Hafif çerçeveleri veya gül ya da kehribar gibi renklerde olanlarını tercih edin. Şeffaf, mavi veya yeşil renkli çerçeveler yanaklara renk verir.

Koyu tenliler
Esmer ciltli ve koyu renk saçlı insanlara dore, lame veya şeffaf çerçeveli gözlükler çok yakışır. Siyah çerçeveler ise fazla ağır kaçabilir.

milliyet

İslam masaya vurarak sevdirilmez

İslam masaya vurarak sevdirilmez

Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Nihat Hatipoğlu, Türkiye'nin en iyi hatiplerinden biri olarak gösteriliyor. İnsanlar üzerinde etkisi ise tartışılmıyor bile...

Konferansları ayakta kalmak pahasına dinleniyor, ona dokunmaya çalışan hayranları yüzünden izdihamlar yaşanıyor. Bir günde ortalama bin 250 mail alıyor. Hayatında babası gibi o da kendisine Hz. Peygamberi model alıyor ve programında da onu anlatıyor. İslamın sade ve gösterişten uzak yaşanmasından yana olduğunu söyleyen Hatipoğlu, tesettürün defilelerde moda olarak sunulmasını doğru bulmadığını anlatıyor.


Hadis bilimiyle ilgilenmeniz ve ilahiyatçılığı seçmeniz nasıl oldu?
Babam din adamıydı, müftülük yapıyordu. Ayrıca, iki dedem de müftüydü. Ailenin büyükleri yukarıya doğru hep ilahiyatla meşgul olmuşlar. Osmanlı döneminde de böyle yetiştirilmişler. Babamın ahlaki yapısı, anneme ve bize karşı güzel tavırları, insanlara olan merhameti ve iyilikseverliği beni çok etkiledi. Onu kendime bir model olarak gördüm. Büyüdükçe onun da kendine peygamberi model aldığını anladım. Bu da beni ilahiyata yönlendirdi.


Babanızın size verdiği en önemli öğüt neydi?
Samimiyet. Bizim "ihlas" diye ifade ettiğimiz, bir şeyi Allah için yapmak. İnsanlara karşı merhametli ve toleranslı olmak. Babamın en etkilendiğim ve bana yansıyan özelliği "tevazu"ydu. Babam yıllarca İzmir İl Müftülüğü yaptı. Bir gün bile çay isterken bacak bacak üstüne atıp da "Oğlum bana çay getir" demedi. En fazla, "Evladım, bana çay getirebilir misin" derdi. Ankara'daki evimin kapısı herkese açık.


Hatip özelliğinizi ilk kim keş- fetti?
İlk dönemlerde camilerde de vaaz verilir. Yavaş yavaş Ankara'da tanınmaya başladım. 1-2 radyo programına konuk çağrıldım. Daha sonra da program yaptım. 15 yılı aşan bir yerel radyoculuğum var.


Nasıl bir üslup oluşturdunuz?
Direkt dini mesajlar vermek yerine, program içerisinde peygamberin ve dostlarının yaşantılarını ön plana çıkardım. İnsanlara onları kırmadan, güzel yolla bir şeyler vermeye karar verdim. Hz. Peygamber'in metodu da odur. "Güzel örneklerle insanları çağrınız. Kaba ve haşin olmayın" diyor. Ben etiyle, kemiğiyle oraya gelip "Allah!ın Peygamberi böyle merhametliydi, siz de böyle olmaya çalışın" diye hitap ediyorum. Bana yönelik aşırı sevgi tezahürlerini de şöyle yönlendiriyorum: "Sizin buraya gelmenizin sebebi Nihat Hoca değil, siz peygamberi seviyorsunuz."


Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?
Ben Ankara'da yaşıyorum. Ama Ramazan ayında 1 ay İstanbul'da kalıyorum. 3 erkek çocuk babasıyım. Cumaları TV programı için İstanbul'a geliyorum. Büyük oğlum tıpta okuyor. Ortancamız liseyi yeni bitirdi. En küçüğümüz ise 10 yaşında. Geçenlerde gece geç saatte bir yerden dönünce kapıyı çaldım. Osman, beni görünce eskiden "Hoşgeldin" diye sarılırdı. Bu kez annesine dedi ki, "Anne, kapıda bir amca var, sık sık eve gelmiyor." Bana sitem ettiğini ifade etmek için yaptı bunu.


Bir din adamının sizin kadar ilgi görmesi alışıldık bir durum değil...
Doğru. Son 1 hafta içerisinde Akyazı, Bolu, Adana gibi yerlerdeydik. İstanbul'da dahil olmak üzere gelenler kapasitelerinin çok üzerinde. Oradaki idarecilerin ifadelerine göre, gittiğimiz her yerde, bugüne kadar oranın en büyük kalabalıkları oluşmuş. Beni sevindiren tarafı, o kalabalıkta herkesin olması. Açığı, kapalısı, Sünnisi, Alevisi, halk var orada. Ben aralarında çok sayıda genç olmasına seviniyorum. Demek ki insanların dinleri ile kavgaları yok. Yanlış din anlayışı ile kavgaları var.


Nedir "yanlış din" inancı?
Hurafeye bulanmış, "sertlik" diye ifade edilebilecek olan ve sürekli tek pencereden bakan din anlayışı. İnsanları cennette değil de, cehennemde görmeyi isteyen bir anlayış. Tabii hoca arkadaşlarımı tenzi ediyorum. Ama sonuçta bu yılların birikimi. Böyle gelmiş. Sert bir üslupla, masaya vurmak suretiyle çok hitaplar yapıldı bu ülkede. Bütün İslam aleminde bunların hiçbir faydası yok.


İnsanlar sizi izlediklerinde "Peygamber zamanına gitmiş" gibi oluyoruz diyorlar...
Bütünleşiyorsunuz onunla. Çünkü peygamberi hissetmeden anlatamazsınız. Ben hiçbir zaman ekranda, "Beni Türkiye izliyor, onlara bir şeyler anlatayım, onları yönlendireyim" diye bir şey anlatmam. Kendi kendime konuşurum, kendime anlatırım. Ekranda kendime bakarım, kameralara bakmam. Karşınızda, diri diri kızları toprağa gömülmekten kurtaran bir insan var. Siz onunla ilgili bir sahneyi anlattığınızda etkileniyorsanız, "Gerçekten böyle yaşamış, temiz bir insanmış" diyebiliyorsanız, TV'deki kitlenin de içi kıpırdıyordur.


İlahiyatçılar siyasete girmeli mi?
Tam tersine uzak durmalıyız. Biz politize olursak, çok insana ulaşabilme şansını yitiririz. Bence buna hakkımız yok. Çünkü sizi, peygambere giden bir kapı gibi görüyorlar. Sizi severken politik tavrınızdan dolayı değil, anlattığınız İslam'dan dolayı sizi seviyorlar. Benim dün gece okuyamadığım mail sayısı 125 bindi. Son 1 ay içerisinde 4-5 şehit ailesi ile görüştüm. Akyazı'da 65-70 yaşında bir şehit ailesi, yanıma geldi, beni kucakladı. Beni öptükten sonra ağlamaya başladı. Dedi ki, "5-6 sene önce benim oğlum şehit oldu. Televizyonda seni görünce oğlumun acısı hafifliyor."


Politikaya girmek için teklif aldınız mı?
Milletvekili adayı olmam için teklif aldım. Belediye Başkanlığı'na adaylığımı açıklamam için ısrar da edildi. Ama "Ben ilahiyatçı hocayım. İslamı anlatıyorum ve anlatmaya da devam edeceğim" diyerek teklifleri reddettim.


Bir dönem Mısır'da da ilahiyat araştırmalarında bulundunuz. Diğer Müslüman ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye bugün İslam'ı doğru yaşayabiliyor mu?
Mısır'a Diyanet İşleri Başkanlığı görevi ile gönderildim. Dünyada Müslüman ülkeler "aşiret" mantığıyla yönetiliyor. Samimi olarak Türkiye'de İslam'ı yaşayan insanlar, dünyada İslam'ı en doğru ve temiz yaşayanlardır. Hacı amcanın veya delikanlının yaşadığı tertemiz İslam"ı çoğu kez Arap aleminde göremiyorsunuz. İslam'ın Türkiye'de Anadolu"ya has ama doğru yorumlandığına inanıyorum. Bu yüzden de gurur duyuyorum. Giyim olarak dikkat çekecek kadar "fazlaca açık" bir hanımefendi, iki dakika sonra ben Hz. Peygamber"den bahsederken gözyaşı döküyorsa, o sağlam bir inancının olduğunu gösteriyor. Kimse boşuna gözyaşı dökmez. Birgün bana asansörde bir bayan şöyle dedi: "Hocam, siz ne yaptığınızın farkında mısınız?" "Nasıl?" dedim. "Bizim dinle ilgili korkularımızı yendiniz. Eskiden dinden korkardık, şimdi seviyoruz" dedi. Halkımız samimi. Katışıksız bir din istiyorlar.

Neye bindiğine değil nasıl kazandığına bakmak lazım

Son zamanlarda "İslami Burjuvazi" adı verilen, İslami geleneklere bağlı ama gösterişe düşkün bir kesim ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İslam ve burjuvazi biraraya gelmez zaten. İslam, çok farklı bir şeydir. Hayata bakış tarzıdır. Fakat Türkiye"de halkın yüzde 99"u Müslüman"dır. Onlar da lüks araba kullanabilirler. Ben İslam"ın sade ve temiz yaşanmasının taraftarıyım. Ama "helal" kazanıyorlarsa, vergilerini veriyorlarsa, yardım da ediyorlarsa, kimsenin de emeğini sömürmüyorlarsa, güzel bir şekilde yaşamalarına karşı değilim. Herkes eşitlensin demem. Ama herkes onurlu bir hayat tarzında eşitlensin isterim. O yüzden Müslüman'ın veya gayrimüslimin neye bindiğine değil, nasıl kazandığına bakarım. Temiz kazanıyorsa binsin, yeter ki başkasını küçük görmesin.


Daha önce mayolu defilelere çıkan mankenlerin podyumda peçe giyip dua etmesi ritüeline ne diyeceksiniz?
Eğer bu bir gösteri ve sanatsa, bu tür ritüellere yer verilmesi normaldir. Bir tiyatroda, şiir sunumunda, değişik animasyonlar kullanılabilir. Mesela, dua eden, secde eden ya da ağlayan bir insanın silüetinin gösterilmesi son derece normaldir. Ama buraya uygun mudur, değil midir, orası başka. Fakat dua tabii ki bu fotoğraftaki gibi değildir. Dua, kişinin kendi iç aleminde Allah'a ellerini açıp yalvarmasıdır. Kitle içerisinde bu tür hareketler dua olmaz, sadece gösteri olur. Dua olması için, kimse olmayacak. Birileri olsa bile sizle ilgilenmeyecek. "Kimse görsün" diye yapmayacaksın. Ama bunları da kötü niyetle yaptıklarını düşünmüyorum.


Peki defileyi izlemeye gelen erkeklerin namaz kılmasını doğru buluyor musunuz?
Burada hata organizasyonun. Tabii ki defileye gelenlerin namaz ihtiyaçları var. Onlar için uygun bir zemin bulunabilirdi. Bu durum onları da rahatsız etmiştir. Namaz kılmak isteyene saygı duyulmalıdır. Tabii ki görüntüde ben de hoş karşılamam. Ben öyle bir yerde de namaz kılmam. Uygun bir yer ararım. Namazı orada kılarım.


Hep iyimsersiniz. Etrafınızda hiç eleştirdiğiniz bir şey yok mu?
Mutlaka var. Dünya barışı için gelinlik giymiş bir İtalyan kızının bir yerde boğulması olayını izah etmek mümkün değil. Ben ekranda "Acaba bu cinayeti işleyenle aynı dini mi paylaşıyorum" diye sordum. Ya da 85 yaşında bir kadına tecavüz için evine giren adamı gördüğümde, "Ben bunla aynı ülkede mi yaşıyorum" diye düşünmüşümdür. Ama bunlarda da eğitim açısından bizim rolümüz var. Allah sevgisinin ve Peygamber sevgisinin ve ahiret inancının bu insanlara verilmediğini düşünüyorum.


Tesettüre aykırı giysiler var

"Tekbir Giyim" firmasının düzenlediği defileyi izlemeye gelenlerden bazılarının file çorapları ve giysileri dikkat çekti. Ve çok eleştiri aldı. Siz defileyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben haberi ilk kez görüyorum. Bunu bir "moda gibi" görürüm. Diğer defileler oluyor, bu da onlardan birisi. Bunun tesettürle bağlantılandırılması doğru değildir. Çünkü bizim Anadolu'daki tesettür biliniyor. Anadolu'daki örtü, bizim İslam'daki "başörtü" ya da "tesettür" dediğimiz örtüdür. Bence tesettür odur. "Türban" politize olmuş bir kavram. "Tesettür" diye ifade ediyorum ben. Ama tesettürün de bu şekilde bir moda olarak sunulmasına taraf değilim. Daha mütevazi, daha hoş ve kadının kendi tercih edebileceği bir giyim tarzı olmalı. Bu moda, çok farklı bir şey. Bunların vitrine edilmemesi gerektiği fikrindeyim. Tabii burada sade olmayan, "İslami tesettür" dediğimiz şeye aykırı giysiler de var. Ama mahkum etmek istemiyorum birilerini. Tesettür ve başörtü, kişinin iç aleminde kendi tercihleri ile yaşayacağı bir mesele." Ben örtünüyorum ama temiz ve güzel örtünmek istiyorum ve renklerde de biraz daha uyum istiyorum" denilse, İslam'ın genel kurallarına aykırı değilse benim bir sözüm olmaz. Ama yine bu fotoğraflara baktığımda, ben de "tesettürden çıkma bir moda" olduğu izlenimi uyandırdı.


Moda şov gösterisi gibi yani...
Ben "Şov" kelimesini kullanmıyorum. Böyle bir şey gündeme gelmeden önce, bana sorsalar, bunun vitrine edilmemesi gerektiğini söylerim. Onlara da derdim ki, "Bunu tesettür adı altında ifade etmeyin, başka bir isim koyun." Şu kişiye ait moda kıyafetleri derseniz, olur biter. "Kimse bunu tesettürle bir araya getirmesin, siz de bu eleştirileri almayın" derdim.


Defileyi düzenleyen Alman modacı da türbanlı birisinin seksi gözükebileceğini söylemiş...
Yanlış söylemişler. İslam'da tesettürün gayesi bu değil. Tesettürün gayesi, Allah'ın emirlerini yerine getirmektir. Kadın bir değerdir. Kadının da erkeğin de karşı cinsi etkilemek adına o tarz bir görüntü içerisine girmesi hoş değildir.




27.04.2008
Haber: TUĞRUL TUNALIGİL

Turkcell'li Yalan Mesaj Uyarısı

Bu mesaja inanmayın!



Cep telefonlarına Turkcell'den geldiği iddia edilen bir mesaj bir çok kişinin canını yaktı.


Turkcell'den gönderildiği iddia edilen mesaj da şöyle deniliyor.

"TURKCELL'den 2. Bahar kampanyası. Bu mesajı 1 saat içinde 25 kişiye gönder anında 250 kontör kazan. 5 mesajdan sonrası bedava. Daha çok gönder daha çok kazan"

Bu mesaj, yeni bir kampanya başladığını zanneden aboneler arasında hızla yayılıyor. Ancak Turkcell yetkilileri böyle bir kampanyaları bulunmadığı söylüyor.Zaten Turkcell'in resmi sitesinden yaplımış bir duyuru da yok.

ŞANLIURFA'DA 66 KONTÖR DOLANDIRICISI YAKALANDI

Şanlıurfa Polisi Tarafından "Kontör Yolla" Adı Verilen Operasyonla Gözaltına Alınan 66 Kişiden 10'u Tutuklandı.

Şanlıurfa polisi tarafından "Kontör Yolla" adı verilen operasyonla gözaltına alınan 66 kişiden 10'u tutuklandı.
Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Kontör Yolla" kod adlı operasyonla gözaltına alınan 65 kişiden 54'ü, tutuklanma talebi ile nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye sevk edilen şahıslardan 14'ü savcılık talimatıyla serbest bırakılırken, hakim karşısına çıkan 10 kişi ise kontör dolandırıcılığı suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Nöbetçi mahkemede yargılanan 44 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Polis, Türkiye genelinde vatandaşları arayarak kendilerini hakim, savcı, polis ve rütbeli kişiler olarak tanıttıktan sonra kontör dolandırıcılığı yaptıkları öne sürülen 85 kişiyi gözaltına alırken, zanlıların bilgisayar kasalarına da el konulmuştu. Operasyonda 2 adet tabanca, 71 adet dolu fişek, 15 gram esrar maddesi, 755 adet klonlanmış ve seri numaraları değiştirilmiş kaçak cep telefonu, 4 bin 840 adet sahte belgelerle farklı şahıslar adına alınmış sim kart, 22 adet kart okuyucu, satışa hazır vaziyette sim kartlara yüklü milyonlarca kontör, 3 bin 225 adet farklı şahıslara ait nüfus cüzdanı fotokopisi, 182 adet abonelik sözleşmesi, 93 adet bilgisayar kasası, yüzlerce USB kablosu, 144 adet TRT bandrolü ile çok sayıda not ele geçirmişti.

Şebekenin Türkiye genelinde vatandaşlara yaklaşık 20 milyon YTL zarar verdiği ve kurbanlarına kendilerini hakim, savcı ve üst düzey yetkili olarak tanıttığı öğrenildi.

Hüseyin Üzmez Birilerini Üzdü Galiba

Anne L.Ç.: Benimle de ilişkiye girdi


MUDANYA'da tecavüz suçlamasıyla gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemede 14 yaşındaki B.Ç.'ye 'cinsel istismar' suçundan tutuklanan Vakit gazetesi yazarı 78 yaşınhdaki Hüseyin Üzmez, cezaevinde can güvenliği nedeniyle tek kişilik koğuşa konuldu. İlköğretim okulu öğrencisi B.Ç.'nin tutuklanan annesi Livaze Ç. de ifadesinde Hüseyin Üzmez'in kendisiyle de ilişkiye girdiğini öne sürdü.

Vakit gazetesi yazarı ve televizyon programlarındaki konuşmalarında 'şeriat' yanlısı tavrıyla tanınan Hüseyin Üzmez, cumartesi gecesi Bursa'nın Mudanya İlçesi'nde, İnegöllü Ç. Ailesi'nin ilköğretim okulu öğrencisi 14 yaşındaki kızları B.Ç.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. Mudanya Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusundan sonra dün adliyeye sevkedilen Hüseyin Üzmez, savcılıkta ve nöbetçi mahkemede 5 saat ifade verdikten sonra, B.Ç.'ye 'cinsel istismarda bulunduğu' iddiasıyla akşam saatlerinde tutuklandı.

Bursa'nın İnegöl İlçesi'ndeki Şükrü Nail Paşa İlköğretim Okulu 8-A sınıfı öğrencisi B.Ç.'nin annesi Livaze ve babası Bekir Ç. de, 'Çocuklarını fuhuşa teşvik etmek' suçundan gözaltına alınıp, adliyeye çıkartıldı. Anne Livaze Ç. tutuklanırken, baba Bekir Ç. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

İFADELERDE NELER VAR
Cumartesi gecesi yazlık olarak kullandığı Mudanya'daki evinde gözaltına alınıp Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan Hüseyin Üzmez'le birlikte, şikayetçi olduğu belirtilen Bekir Ç. ve eşi Livaze Ç. ve kızı B.Ç.'nin de ifadeleri alındı.

Bu ifadelerde Hüseyin Üzmez'in, B.Ç.'nin annesi Livaze Ç. ile de ilişkisinin olduğu ortaya çıktı. Telefonda Livaze Ç. ile seks konuları konuşan Üzmez'in, daha sonra annesinden telefonu kızı B.Ç.'ye vermesini isteyip, aynı görüşmeleri kızıyla da yaptığı anlaşıldı.

Hüseyin Üzmez'in Bursa'ya gelip Mudanya'da ve İnegöl'de olduğu süre içersinde Livaze Ç. ve kızı B.Ç. ile gezip, yemek yediği ortaya çıktı.

B.Ç.: EDEP YERLERİMİ ÖPÜYORDU
İlköğretim okulu öğrencisi B.Ç. emniyette ve adliyedeki ifadelerinde, Hüseyin Üzmez'in kendisiyle kurduğu ilişkiyi detaylarıyla anlattı.

Hüseyin Üzmez'in kendisini Mudanya'daki yazlık evinde yanına oturup okşayıp sevdiğini söyleyen B.Ç., "Edep yerlerimi defalarca öpüyordu" dedi. Üzmez'in daha ileri gidemeyip kısa sürede tatmin olduğunu öne süren B.Ç., bu ilişkilerden sonra sürekli ağladığını anlattı.

Annesi Livaze Ç.'nin tutuklanması, babası Bekir Ç.'nin de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasından sonra devlet korumasına alınan B.Ç.'ye psikolojik destek verilmeye başlandı.

Adı gizli tutulan bir kız yetiştirme yurduna yerleştirilen ve yaşadığı çöküntüden kurtulması için özel seanslar uygulanacak olan B.Ç.'nin gerekirse kısa süre eğitimine ara verileceği, daha sonra okula gönderileceği kaydedildi.

TEK KİŞİLİK KOĞUŞTA

Tutuklanıp Bursa E Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulan Hüseyin Üzmez, küçük yaştaki kıza yaptıkları nedeniyle diğer mahkumlar tarafından saldırıya uğrayabileceği indişesiyle, tek kişilik koğuşa konuldu. Geceyi uyumadan geçiren Hüseyin Üzmez'in uzun süre bu koğuşta kalacağı belirtildi.

Yetkililer, lise yıllarında Gazeteci Ahmet Emin Yalman'a düzenlediği suikast nedeniyle 10 yıl cezaevinde yatan Üzmez'in, Bursa E Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki ilk gecesinin, kendisi için 10 yıldan çok daha ağır olduğunu söylediğini öne sürdü.

L.Ç. YAZARIN HESABINDAN PARA ÇEKMİŞ!

Öte yandan anne L.Ç.'nin, yazarın banka hesabından 350 YTL çektiği bildirildi. Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda, yazar Üzmez ile tutuklanarak Bursa E Tipi Kapalı Cezaevine
konulan 14 yaşındaki B.Ç’nin annesi L.Ç’nin dün Mudanya ilçesi Hasanbey Mahallesi’nde Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez’e ait evden ayrılmasının ardından bir banka şubesinin ATM’sinden para çektikten sonra gözaltına alındığı öğrenildi.
Yapılan incelemede, L.Ç.’nin ATM’den Hüseyin Üzmez’in kartıyla 350 YTL çektiği belirlendi. Bu arada, Üzmez’in kız ve annesiyle ilçede kendi evine yakın yerde ev kiralamak üzere buluştukları öne sürüldü.
Öte yandan, B.Ç’nin "Hüseyin Üzmez’i uzun süredir tanıyordum. Annem daha önce onun yanında çalışmıştı. Bana yakın davranıyordu. Bu sırada bana defalarca cinsel yaklaşımda bulundu. Uyarması için anneme söyledim.
Annem de ’uyarırım’ dedi. Ama değişen bir şey olmadı" dediği öğrenildi.
Anne L.Ç’nin de "Zarar veremeyeceğini bildiğim için yalnız bırakmakta sakınca görmedim" yönünde söz sarfettiği kaydedildi.
14 yaşındaki kızın İnegöl’de oturan babası Bekir Ç’nin de polise, olayla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını ancak yazar Hüseyin Üzmez’i uzun süredir tanıdığını söylediği bildirildi.
Yazar Hüseyin Üzmez’in ise "Susma hakkımı kullanacağım" diyerek ifade vermediği kaydedildi.

DHA - AA

İngiltere'nin en zengin 1000 kişisi içinde bir Türk...

İngiltere'nin en zengin 1000 kişisi içinde bir Türk...


İngiltere’de yayımlanan The Sunday Times gazetesi, geleneksel "En Zengin 1000" sıralamasını bu yıl da tekrarlarken, ilk sıralardaki 75 kişinin 40’ını bu ülkeye göç eden yabancıların oluşturduğu dikkat çekti.
Ülkedeki en zengin 1000 kişinin bu yıl toplam servetlerini rekor bir düzeye ulaştırdıklarına dikkat çeken gazete, söz konusu servetin geçen yıla göre 53 milyar sterlinlik bir artış gösterip, 400 milyar sterline (793,8 milyar dolar) ulaştığını duyurdu.
"En Zengin 1000 kişi" sıralamasında son 4 yıldır birinciliği kimseye kaptırmayan Hint kökenli çelik imparatoru Lakshmi Mittal’in bu yıl yine liste başına oturduğu, Mittal’in servetinin ise geçen yıla gore 8 milyar sterlin (15,9 milyar dolar) artarak 27,7 milyar sterline (55 milyar dolar) ulaştığı açıklandı.
Listenin ikinci sırasında da yine bir yabancı yer aldı. Chelsea futbol kulübünün de sahibi olan petrolcü ve sanayici ünlü Rus işadamı Roman Abromovich de servetini geçen yıldan bu yana 10,8 milyar sterlinden (21,4 milyar dolar), 11,7 milyar sterline (23,2 milyar dolara) yükselterek ikinciliğe yerleşti.
Üçüncü sıraya Kraliçe’nin kuzeni, emlak kralı olan Westminister Dükü oturdu. Dükün servetinin 7 milyar sterlin (13,9 milyar dolar) olduğu bildirildi.
Dördüncü sırada Endüstri ve finans alanında yatırımları bulunan Hint ortaklar Sri ve Gopi Hinduja 6,2 milyar sterlinlik (12,3 milyar dolar) servetleriyle yerleşirken, ilk 10 sıranın yeni sahiplerinden biri de listeye beşinci sıradan giren ünlü madenci Alisher Usmanov oldu. Arsenal futbol kulübünün en büyük hisse sahibi durumunda bulunan Usmanov’un servetinin de 5,7 milyar sterlin (11,3 milyar dolar) olduğu açıklandı.
Eski İngiltere güzellerinden Kirsty Bertarelli ve ilaç sanayi alanında faaliyet gösteren eşi Ernesto Bertarelli 6. sırada yer alırken, servetlerinin miktarı da 5,6 milyar sterlin (11,1 milyar dolar) olarak açıklandı.
Listenin ilk 10’ünde yer alan diğer isimler ise, ambalaj sanayi alanında faaliyet gösteren ve serveti 5,4 milyar sterlin (10,7 milyar dolar) olan Hans Rausing, nakliyat alanında faliyet gösteren ve serveti 4,6 milyar sterlin (9,1 milyar dolar) olan John Fredriksen, 4,3 milyar sterlin (8,5 milyar dolar) servetiyle tüccar Sir Philip Green, 4,3 milyar sterlin (8,5 milyar dolar) servetiyle ve emlakçı ortaklar David ve Simon Ruben yer aldı. İngilizlerin uzun yıllar zenginler
listesinin ilk sıralarında görmeye alıştıkları Sir Richard Bronson 2007 yılında 11. sıradaki yerinden 9 sıra birden geriledi ve 2,7 milyar sterlinlik (5,36 milyar dolar)servetiyle 20. sıraya oturdu.
Kraliçe II. Elizabeth’in servetinin 320 milyon sterlinde (635 milyon dolar) kaldığı ve masallarda ülkelerinin en zengin kişisi olarak algılanan Kraliçeler’in aksine, Elizabeth’in en zengin 1000 ismin yer aldığı listede sadece 264. olabildiği bildirildi.
İsmaili cemaatinin lideri Ağa Han listeye 1 milyar 250 milyon sterlinlik (2,48 milyar dolar) servetiyle 59. sıradan, Harry Potter romanlarıyla ünlü Joanna Rowling 560 milyon sterlinlik (1,11 milyar dolar) servetiyle 144. sıradan, Kraliyet ailesine karşı verdiği hukuk mücadelesiyle tanınan Mısırlı işadamı Muhammed El Fayed 555 milyon sterlinlik (1,1 milyar dolar) servetiyle 145. sıradan, ünlü müzisyen Sir Paul McCartney 500 milyon sterlinle (992 milyon dolar) 158. sıradan, Semiramis Pekkan’ın eski eşi Gulu Lalvani 450 milyon sterlinlik (893 milyon dolar) servetiyle 184. sıradan, Madonna ve Guy Ritchie çifti 300 milyon sterlinlik (595 milyon dolar) servetleriyle 270. sıradan listeye girmeyi başardı.
Bu arada listenin ikinci sırasındaki Rus işadamı Roman Abromovich’den rekor bir boşanma tazminatı olarak ayrılan eski eşi İrina Abromovich de listeye girdi. Listede 516. sırada, "işkadını", "sanayici", "tüccar" olarak değil "boşanmış eş" titriyle yer alan İrina’nın servetinin 155 milyon sterlin (308 milyon dolar) olduğu açıklandı.
Haberi "İnglitere’de İşçi Partisi İktidarı Döneminde Zengin Daha da Zengileşti" başlığıyla duyuran Sunday Times, listeye girebilmek için en az 80 milyon sterlinin (159 milyon dolar) sahibi olmak gerektiğine işaret etti.

LİSTEDE BİR TÜRK NEMİR KIRDAR
Bu arada Times’ın En Zenginler listesine 2005 yılından bu yana girmeyi başaran eski İstanbul valilerinden Lütfi Kırdar’ın yeğeni ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ilk başkanı İhsan Doğramacı’nın kuzeni Nemir Kırdar, bu yıl da 230 milyonluk (456 milyon dolar) servetiyle listenin 357. sırasında yer aldı.
2006 yılında serveti 300 milyon sterlin (595 milyon dolar) olarak ilan edilen ve listenin 192. sırasında Kraliçe II. Elizabeth ile aynı sırayı paylaşan Kırdar, geçen yıl da listeye 200 milyon sterlinlik (397 milyon dolar) servetiyle 351. sıradan girmişti.
Times, Kırdar’ın Bahreyn merkezli Investcorp adlı finans şirketinin 1982 yılında kurulduğunu hatırlatan Times, "şirketin nakite aç batı iş çevrelerinin bu ihtiyacını petrol zengini Körfez ülkelerinden karşıladığına" işaret etti.

INDEPENDENT’TEN EN MUTLULAR

Bu arada Times’ın en zenginler listesine yanıt niteliğinde bir liste hazırlayan The Independent on Sunday gazetesi de en mutlu 100 kişiyi belirlemeye çalıştı.
Listesini hazırlarken, akıl sağlığı, vücut sağlığı, yardım etme gücü, hayattan alınan zevk, çevreye olan özen, buluşlara katkılar, gönüllü hizmetlere ayrılan zaman, topluma verilen hizmet ve insanları eğlendermekte ortaya konulan performans gibi unsurları kriter olarak kullanan gazette, ilk sırasında İngiltere"nin yaşayan en yaşlı kişisi 112 yaşındaki Henry Allingham’ı koydu.
Listede, çeşitli vakıfların başkanları ilk sıraları paylaşırken, öğretmenler, çevreciler, yazarlar da yer aldı.

Kimlik numarası artık mecburi...

Kimlik numarası artık mecburi...


2 yıl önce yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası uygulamasının salı gününden itibaren zorunlu hale geliyor. 29 Nisan 2008 tarihinden itibaren hiçbir kamu kurumu kimlik numarası olmadan işlem yapmayacak.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden ilgili tüm kurum ve valiliklere gönderilen genelgede, Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) projesi kapsamında, kurum kayıtları arasındaki bilgi alışverişini sağlamak ve kamu hizmetlerinin sunulmasında kişiyi tek bir numaradan tanımlamak üzere TC Kimlik Numarası uygulamasına başlandığı ve her bireye bu numara verildiği hatırlatılarak şöyle denilmişti:
“21 Ekim 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Başbakanlığın 2006/33 nolu genelgesinde de (kişilerin adına düzenlenecek olan her türlü form, beyanname, kimlik kartı, vergi kimlik kartı, sürücü belgesi, pasaport gibi bütün tanıtıcı belgelerde Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına yer verilir. Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişilerin her türlü işlem ve kayıtlarında esas alınır) hükmü bulunmaktadır.

2 yıl boyunca verilen uyum sürecinin tamamlanması ile beraber salı gününden itibaren artık TC Kimlik Numarası artık her türlü belge ve işlemlerde TC Kimlik Numarası’nın kullanılması bir zorunluluk olacak.

ANKA

Nakit gişeleri kalktı, çile bitmedi

Nakit gişeleri kalktı, çile bitmedi

Gece 00:00'da nakit gişelerin kalktığı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde OGS ve KGS'si olmayan sürücülerin ne yapacağını bilmemesi nedeniyle uzun kuyruklar oluştu.
Sürücüler görevliler tarafından KGS satışının yapıldığı gişelere yönlendirilirken bazı sürücülerin araçlarını yol ortasına bırakarak yaya olarak gişe önüne gitmesi trafiği felç etti.
Uygulamanın ilk gününde uzun süre kuyrukta bekleyen vatandaşlar, gişe önünde toplanan sürücüleri karaborsa yapmakla suçladı. Vatandaşların iddiasına göre, gişeye yaya olarak gelip kart alan kişiler, bu kartları kuyrukta bekleyen sürücülere sattı.
Ancak gişe önünde yaya olarak gelenlere kart satışı yapılmadığının söylenmesi üzerine sürücüler yollarda bıraktıkları araçlarına geri döndü.

Dha

23 Nisan 2008 Çarşamba

Evli biriyle kaçan kız dövülerek öldürüldü

Burası Türkiye.. Her köşesi, her bucağıyla Türkiye..

Evli biriyle kaçan kız dövülerek öldürüldü

SİİRT'in Eruh İlçesi'nde evli biriyle kaçtıktan sonra tekrar evine dönen 24 yaşındaki Leyla Gök, dövülerek öldürülmüş olarak bulundu. Jandarma, cinayetle ilgili ağabeyi 29 yaşındaki Hayrettin Gök'ü gözaltına aldı.

Eruh'un Fatih Mahallesi'nde yaşayan Leyla Gök, iddiaya göre, evli birisiyle kaçıp kayıplara karıştı. Kaçtığı kişiyle bir süre kalan Gök, tekrar evine dönüp ailesiyle birlikte yaşamaya başladı. Ancak 5 gün önce kaybolan Leyla Gök'ün cesedi Siirt-Eruh karayolu üzerinde dağlık bir arazide bulundu.

Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'nda otopsisi yapılan Gök'ün vücudunda ateşli silah izi bulunmadığı ve ölümün dövülme sonucunda meydana geldiği belirlendi. Gök'ün hamile olduğu belirtilirken, Eruh Cumhuriyet Savcılığı'nın olayla ilgili başlattığı soruşturma kapsamında ağabey Hayrettin Gök jandarma tarafından gözaltına alındı.

DHA

Mühendise çocuk pornosundan tutuklama

Ne denir ki böylesine.. Umarız ki hakettiği cezayı çeker. Meydanda emekçiler,işçiler dayak yerken polis diktatörlerinden bu adamlara hiçbir şey olmuyor. Cezaevlerinde linç edilirlerse ediliyorlar yoksa pek yakında çıkıp geziyorlar. Ama siyasi suçlular veya açlıktan ekmek çalanlar yıllarca fişleniyorlar, eziliyorlar bu ülkede.. Ondan sonra da kime sorsanız namus düşkünü, milliyetçi veya dindar.. Hepsi hikaye kalmıyor mu bu gerçek olaylar karşısında.. Sadece biraz empati diyoruz; etek altı fotoğrafı çekilen sizin kızınız olsa ne düşünürdünüz...? Ne olsun isterdiniz..? Peki bu satırları okuyan baylara soruyorum kaçınız bu görüntüleri heyecanla izlemek istediniz.. Acı şeyler bunlar.. Yıla size dokunmadan yaşayacak gidecek..

Mühendise çocuk pornosundan tutuklama


Maltepe'de duraklarda bekleyen kız öğrencilerin etek altı resimlerini çektiği ve bilgisayarına internetten çocuk pornosu içerikli görüntüler indirdiği öne sürülen makine mühendisi tutuklandı.

Çocuk pornosu içerikli bir site ilgili soruşturma başlatan Avusturya polisi bu siteden görüntü indiren kişileri tespit etti. Türkiye'den de bir kişinin IP numarasını belirlenerek Asayiş Daire Başkanlığı'na bildirildi. Talimat üzerine harekete geçen Asayiş Şube Müdürlüğü Bilişim Büro Amirliği Ekipleri, Maltepe Feyzullah Mahallesinde bulunan bir eve operasyon düzenleyerek 35 yaşındaki makine mühendisi Uğur T.'yi gözaltına aldı.Bu kişinin evinde yapılan aramada ele geçirilen bilgisayarında yapılan incelemede otobüs duraklarında bekleyen kız öğrencilerin etek altından çekildiği belirlenen çok sayıda fotoğraf, çocuk pornosu içerikli görüntüler ve içerisinde kız öğrencilerin etek altı görüntüleri olan 1 cep telefonu ele geçirildi. Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan ve eşinden ayrı yaşadığı öğrenilen makine mühendisi T.'nin, verdiği ifadesinde, eşinin kendisini terk etmesinin ardından bunalımlı günler geçirdiği gerekçesiyle bu yola başvurduğunu söylediği öğrenildi. Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemleri tamamlanan Uğur T., "çocuk pornoso ve cinsel taciz" iddiasıyla Kartal Adliyesi'ne sevk edildi. Burada ifadesi alınan Uğur T. Mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Şanlıurfa’da çocuklar 23 Nisan’a ilahiler okuyarak girdi

Şanlıurfa’da çocuklar 23 Nisan’a ilahiler okuyarak girdi

Şanlıurfa’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları öncesi küçük çocuklar, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle düzenlenen etkinlikte başörtüleri ile sahneye çıkıp Kürtçe- Türkçe ilahi okuyarak tekbir getirdi.

Genelkurmay’ın 27 Nisan Bildirisi’nde ‘Alternatif 23 Nisan Kutlamaları’ olarak nitelenen harem-selamlık düzene göre yapılan kutlama programında, başörtülü 7 yaşındaki bir kız çocuğu peygamber sevgisini Kürtçe şiirle dile getirdi.

Dün Anadolu Gençlik Derneği’nce Şanlıurfa Şair Nabi Kültür Merkezi’nde yapılan gecede, kadın izleyiciler salonun üst katındaki bölümüne, erkekler ise alt kata alındı.

Kuran-ı Kerim okunması ile başlayan gecede sahneye yaşları 11-14 arasında değişen 5 erkek çocuğu çıktı. ‘Dolunay Minik Dualar Grubu’ diye anons edilen çocuklar, ilahi okudu. Beyaz gömlek ve siyah pantolon giyen çocuklar için salondakiler sık sık salavat getirdi. Grup, müzik eşliğinde Kürtçe ve Türkçe ilahiler seslendirdi.

‘Hz. Muhammed’e mektup’ yarışması ödül töreni ve Hz. Muhammed’e ithafen slayt gösterisinin ardından saat 21.30 sıralarında sahneye çıkan, başörtülü 7 yaşındaki Ayşe Buğurca peygamber sevgisini şiirle anlattı. Hepsi aynı anlama gelen Zazaca, Kürtçe ve Türkçe ‘Ya resul ez tore hezkena’, ‘Ya resul Ez tı pır hezdıkım’, ‘Seni çok seviyorum ya Resul’ diyen kız, izleyenlerden büyük alkış topladı. Geceyi izleyenler kadınların büyük bölümünün kara çarşaflı, erkeklerin ise cüppeli, takkeli, şalvarlı olması dikkat çekti.

Anadolu Gençlik Derneği Başkanı Fuat Keşküş ve Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Musa Kazım Yılmaz, günün anlamına ilişkin birer konuşma yaptı.

GENELKURMAY BİLDİRİSİNE GİRMİŞTİ

Geçen yıl Anadolu Gençlik Derneği’nin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Ankara’daki Atatürk Spor Salonu’nu kiralayarak ‘Asr-ı Saadet Gecesi’ programı düzenleme girişimi toplumda infial yaratacağı gerekçesiyle son anda ertelenmişti. ‘Kuran okuma yarışması’nın düzenleneceği program Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan’da açıkladığı bildiride de ‘alternatif 23 Nisan kutlamaları’ olarak nitelendirilmişti. Aynı tarihte Şanlıurfa’da, Mustazaflar Derneği tarafından Atatürk Spor salonunda yapılan kutlamalarda gecenin geç saatlerinde yaşları 5 ile 12 arasında değişen 8 kız çocuğu çıkmıştı. Arkalarında Atatürk posteri ve Türk bayrağı bulunan, başları örtülü olan ve yeşil renkte tek tip giyinmiş olan kızların sahnede ilahi okuması Genelkurmayın yayınladığı bildiride tepkiye neden olmuştu.

DHA

8 Nisan 2008 Salı

CiNSEL GUCU ARTTIRAN YiYECEKLER

CİNSEL GÜCÜ ARTTIRAN YİYECEKLER

Bazı beslenme unsurlarının özellikle düzenli kullanımına dikkat edildiğinde kişinin cinsel performansını artırması ve cinsel isteği de kamçılaması mümkün. Cinsel istek vücuttaki bazı biyokimyasal etkileşimler sonucunda ortaya çıkar ve son derece karmaşık bir mekanizmadır. Sadece cinsellik için değil, damar, kalp ve sinir sistemleri için de faydalı olan diyet ve yaşam tarzları performans kaybını önlüyor, hatta iyileştiriyor.

Kadın-erkek ayrımı var mı?

Cinsiyet ayrımı yok. İlginç bir şekilde kadında da, erkekte de cinsel dürtüleri uyaran, testosteron, yani erkeklik hormonu olarak bildiğimiz maddedir. Bu nedenle gerçek anlamda bir maddenin afrodizyak olabilmesi için kadında ve erkekte aynı mekanizma üzerinden etki göstermesi gerekir.

Vitaminler performansı etkiler mi?

E vitamininin antioksidan özelliği penis içerisindeki dokuların özelliklerini ve damar sistemini koruduğu için faydalı olabiliyor. Aynı zamanda erkeğin testis fonksiyonlarında da iyileşmelere yol açabiliyor. B vitamini, özellikle diyabetik olan bireylerde diyabetik şikâyetler ortaya çıkmadan önce kullanılması gereken bir vitamin. Sinirlerin şeker hastalığından en az zarar görmesini ve kendini yenileme kapasitelerini iyileştiriyor. Selenyum da sperm hareketlerini ve kalitesini artırmak için öneriliyor. Çinko da hem ereksiyon hem de sperm üretimindeki basamaklarda görev alan bir mineral.

Alkol cinsel gücü artırır mı?

İnsanlar, alkol aldıklarında rahatladıklarını, cinselliğe daha iyi yaklaştıklarını düşünürler. Bu doğrudur, ancak alkolün enerjisi çok yüksektir. Vücutta gereğinden fazla enerji olduğu zaman bu yağa çevrilir. Dolayısıyla yağlanma ve damar tıkanıklığı hızlanıyor. Alkol, içeriği nedeniyle damarlarda genişleme yapıyor. Vücuttaki uç damarlar (eller, ayaklar, yüz gibi) genişlediği için ereksiyon sırasında penise giden kan miktarında azalma olur. Alkol de belli dozlarda alınmalı. Fazla yağ damarları tıkadığı için sorun. Az yağ ise hormon dengesini bozuyor. Kansızlık özellikle kadınlarda hormonal dengeyi bozuyor ve cinsel uyarı için, genital bölgeye kan gidişini azaltıyor.

Bisiklet kullanan dikkatli olsun

Cinsellikte egzersizin rolü nedir?

Spor kendine güveni sağlıyor ama aşırıya kaçıldığında ciddi sorunlar oluyor. Diyelim ki günde 5 km koşuyorsunuz. Vücudunuz bunu algılıyor ve özellikle bacaklarınıza, ciğerlerinize giden damarlarınızı genişletiyor. Bu sefer hem erkek hem kadında genital bölgeye giden kan azalıyor. Bu da cinsel anlamda sorun. Doğa bisikleti kullananların koruyucu ekipmanları olmalı. Erkeklerde penise giden damarların çoğu sele bölgesindedir. Bisiklete binmeyle bu damarlarda hasar oluşur. Cinsellikte en ideal sporlar yüzme ve tempolu yürüyüştür. Hafif ağırlık kaldırma egzersizleri de iyi. Düzenli egzersizle kalp konusunda sorun yaşamayanlar da ileri yaşlara kadar cinsel performanslarını sürdürebilirler.

İşte performans artırıcılar!

İstiridye: Birçok edebi eserde afrodizyak olarak bahsedilen istiridye üzerine İtalyan ve Amerikalı bilim adamları çeşitli araştırmalar yapmış. Bu araştırmalara göre; içerdiği bazı aminoasitlerin cinselliği sağlayan hormonları tetiklediği görülmüşse de, bu etkinin oluşması için gerekli miktar ve zaman kısa süreli kullanımda böyle bir etkinin görülmesini mümkün kılmamaktadır.

Şampanya: Özel bir afrodizyak etkisi yoktur. Düşük dozdaki alkol kişilerin üzerlerindeki baskıyı atmalarını ve daha rahat hissetmelerini sağlar. Fazla kullanıldığında ise cinsel performansta bozulmalar görülebilir.

Havyar: Yüzyıllardır afrodizyak olarak kullanılmaktadır. İçerdiği çinko miktarı nedeniyle erkeklik hormonlarının yapımını artırıyor. Çinkonun aynı zamanda sperm kalitesini de artırdığı belirlenmiştir.

Çikolata: İçerdiği seratonin ve daha da önemlisi fenetilamin maddeleri nedeniyle hafif cinsel istek arttırıcı etkiye sahiptir. Afrodizyak özelliklerinin açıklanabilir bilimsel yönleri olsa da, yenilirken yaşanan haz, etkinin daha fazla olmasını sağlar.

Ginseng: Geleneksel Çin ve Güney Amerika tıbbında cinsel gücü artırmak üzere kullanılan bir köktür. Bir araştırma ginsengin cinsel isteği ve birleşme kapasitesini artırdığını ortaya koymuştur. Bu etkilerini sinir sistemi ve yumurtalıklar üzerinden gösterirken penis bölgesine gelen kan damarlarını da etkileyerek erkeklerdeki ereksiyon kalitesini de artırabilmektedir.