18 Ağustos 2007 Cumartesi

Migren ve Hastalara Tavsiyeler

Başımızın Belası Migren, Migren ve Migren...

Migren dünyada bilinen en eski hastalıklardan biridir. Mısır'da Firavunlar döneminden papirus kalıntılarında baş ağrısı tedavi çizimlerine rastlanmıştır. Hastalık için "yarım baş ağrısı" anlamına gelen latince söylemin değişimiyle MIGREN adı yerleşmiştir. Ülkemizde de yaygın olarak halk tarafından bilinmektedir. " Migren herhalde ", " Migrenim tuttu " laflarını her insan duymuştur.

Migren, gelip geçici baş ağrısı ile kendini gösteren bir hastalıktır. Baş ağrısı en uzun bir gün sürer. Çoğunlukla 3 - 5 saat devam eder. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir. Ayni kişide de her ağrı ayni şiddette değildir. Ağrı şiddetli olduğunda bulantı ve kusma ağrıya katılır. Kusmadan sonra ağrıda bir azalma olması migrene ait bir özelliktir. Ağrı genellikle başın bir yarısında başlar ve her tarafına yayılır. Kusmadan sonra ağrı azalmadan sürüyorsa ve başın tek tarafından başlayan ağrı, her ağrı geldiğinde ısrarla aynı tarafta ve yer değiştirmiyorsa bir hekime danışmak gerekir.

Hekim migrene ait olduğu düşünülen ağrının başka bir nedeni olabileceğini araştıracaktır.

Baş ağrısı sırasında hastalar parlak ışık ve sesten rahatsızlık duyarlar. Loş ve sessiz bir ortamda yatmak isterler. Ağrı geçtiğinde çoğunlukla uyurlar. Bunu da " ağrım uyuyunca geçiyor." diye aktarırlar.

Migren kadınlarda daha çok görülür. Adet öncesi, adet ve adet sonrası dönemlerde yoğunluk gösterdiği bilinmektedir. Yalnız bu dönemlerde ortaya çıkan tipleri de vardır. Her yaşta başlayabilir. Bebeklerde görülen
periyodik kusmaların bile migrenle ilgili olduğu düşünülmektedir. Migren hastası olan kadınların ağrıları menopozdan sonra çok hafifler ya da kaybolur.
Migren ataklarının sıklığı değişkendir. Haftada ikiden çok baş ağrısı söz konusu ise hastanın ağrı gelmesini önleyen tedavi için bir nöroloji doktoruna başvurması önerilir. Migren hastalarının ailelerinde mutlaka migreni olan bir kişi vardır. Hastalar bunu çoğunlukla kabul etmezler illa kendilerindeki ağrıya tıpatıp benzer bir ağrı olmadığını savunurlar. Oysa migren ağrısı kişiden kişiye, şiddeti ve sıklığıyla farklıdır. Migren ailevi geçişli bir hastalıktır.

Bazı yiyecekler ve bazı durumlar baş ağrısını davet edebilirler. Uykusuzluk, açlık, mayalı içkiler, eskitilmiş peynirler, kabuklu deniz mahsulleri, konserve yiyecekler ve kuru yemişler ağrıyı tetikleyebilir. Bazı migren hastaları ağrının geleceğini önceden anlarlar. Çoğunluk hastada bu hafif bir ağrı ve durgunluk hissi olarak kendini gösterir. Bazı hastalarda bu öncü belirtiler, parlak ışık çakmaları, yarım görme, bulanık görme şeklindedir.Ağrı bunları izler. Bunlara " öncü belirtili migren " ( Auralı Migren ) diyoruz. Çok nadir hastada da bir beden yarısında güçsüzlük ya da gözde kapanına ve çift görme ile giden migren tipleri de görülür. Bu tipler de " eşliğinde bozukluk gösteren " ( komplike ) migren olarak adlandırılır.

Migren iyi huylu bir hastalıktır. Sakatlığa neden olmaz. Ancak iş günü kaybına neden olduğu ve çok kişide görüldüğü için ciddiye alınan bir hastalıktır. Ağrıdan sonra hasta sanki ağrıyı çeken o değilmişçesine sağlıklı ve iyidir. Hastalar ağrıyı hisseder hissetmez alırlarsa ağrı kesici ilaçlarla rahatlarlar. Ağrı çok sık geliyorsa sorumlu migrenden ziyade sık kullanılan ağrı kesici ilaçlardır. Migren hastalarında günlük gerilim baş ağrıları görülmesi de olağandır ve hastalar migren ağrısını diğer baş ağrısından ayırt etmeyi öğrenmelidirler.

Hastalara Verilebilecek Öğütler


Migren tanısını mutlaka doktor koymalıdır. Yakınlarınızın söylemesi ile migren hastası olduğunuza inanmayın.

Haftada iki kereden fazla baş ağrısı için ilaç kullanmayın. Ağrı kesicilerin sorunsuz kullanımı ile kimi ilaç böbreğinizi kimisi de karaciğerinizi tedavisi olanaksız şekilde hastalandırabilir. Içinde " ergotamin " olan ilaçları ayda bir kereden daha çok ( doktor vermiş olsa bile ) kullanmayın.

Her zamankinden farklı baş ağrısı hissederseniz mutlaka bir nöroloji kliniğine başvurun

Hazırlayan: Doç.Dr. Hulki Forta

Hiç yorum yok: