25 Haziran 2007 Pazartesi

Nesin Vakfi Cocuklari Buyuyor

Böylesi vakıfların sayısı artmadan Türkiye'de toplumsal kalkınma zor gerçekleşecek anlaşılan. Fakirin, yoksulun destekçisi olan vakıflar, okuyaman çocuklara, gençlere destek olan dernekler derken Türkiye'de büyük bir açık kapatılıyor farkında olmadan. Devlet her zaman yetişemiyor heryere. Özellikle devlette önemli yerlerde görev alan tecrübesiz, ilgisiz ve bilgisiz yöneticiler yüzünden toplumsan adımlar atılamamaktadır. Atatürk zamanında bu işlere çok özen göstermiştir. Atatürk toplumdaki ve devletteki her türlü gelişmeyi bizzat takip ederdi. Ne yazık ki Atatürk'ten bir tane vardı.

Nesin Vakfı Çocukları Büyüyor

Mynet Özel'in bu haftaki konuğu Nesin Vakfı yöneticisi Ali Nesin. Ali Nesin'le, baba Aziz Nesin'in kurduğu Nesin Vakfı'nı konuştuk. Kırk çocuğa hem barınma hem de eğitim imkânı veren Nesin Vakfı'nı bu hafta büyüteç altına aldık.

Öncelikle sizden Nesin Vakfı hakkında bilgi alabilir miyiz?

Ali Nesin: Vakıf 1972'de Aziz Nesin tarafından kuruldu. Vakıf Aziz Nesin'in kitaplarından alınan telif haklarıyla ayakta duruyordu. Aziz Nesin'in ölümüne kadar böyle oldu hatta ölümünden iki üç yıl sonra da bu böyle devam etti. Ama şimdi o telif hakları yetmiyor. Bunun iki nedeni var; birincisi, kitap satışları azaldı, ikincisi de harcamalarımız çoğaldı. Yani şimdi artık çok daha başka koşullarda yaşıyoruz. Koşullarımız düzeldi. 40 çocuğumuz ve 17 çalışanımız var. Binamız daha büyüdü.

Aslında kitap satışları azalmayabilirdi. TÜYAP'taki standlarda Aziz Nesin'in kitapları Yaşar Kemal ya da herhangi bir yazarın kitapları kadar satıyor. Tabii bir Ahmet Altan, Can Dündar ya da Orhan Pamuk kadar satmıyor. Ne yazık ki kitapçılar Aziz Nesin'in kitaplarını raflara kaldırıyorlar, ölmüş yazar diye. Halide Edip Adıvar'la aynı raflardalar örneğin. Kitaplar kitapçılarda okurun gözü önünde değil. Okurun gözü önünde olduğu zaman satıyor. Ama yine Vakfın gelirinin büyük bölümü Aziz Nesin'in kitaplarından karşılanıyor. Bunun yanında bağışlar ve gayrimenkul gelirlerimiz var. Aylık giderimiz 15 bin dolar civarında.

Vakıfta 40 çocuk bulunuyor. Bu çocuklara ne gibi eğitim imkânları sağlanıyor?

Ali Nesin: Her türlü... Seramik atölyesi, tiyatro salonu, spor salonu ve alanları, yüzme havuzu, kütüphane, resim atölyeleri, karanlık oda var. Müzik, piyano, şan dersleri, dershaneler, satranç, futbol, flüt, gitar... Yok yok. Çocuk istediği ve çalıştığı sürece elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Bir çocuk piyanoyla ilgilendi, şimdi dört piyanomuz var. Hemen hemen herkes piyano çalıyor, ama ikisi çok ciddi çalıyor. Biz çocuklardan hiçbir şeyi esirgemiyoruz. Eğitimin bir bedeli olduğunu biliyoruz, Milli Eğitim'in aksine... Ve biz bu bedeli ödemeye hazırız.

Çocukların vakıfa alınmasında herhangi bir kriter var mı?

Ali Nesin: Çok belli bir kuralımız, kriterimiz yok. Çocuğun küçük olmasına dikkat ediyoruz. Okula başlamamış olması bizim tercihimiz. Görünürde sağlıklı olması bizim için yeterlidir. Özellikle görünürde ruhsal sorunun olmaması gerekir, çünkü başa çıkamayabiliriz. Ve bu çocuk kendi başına ayakta durabilecek duruma geldiği zaman kendiliğinden vakıftan ayrılıyor. Yani biz çocukları kendi çocuğumuz gibi algılıyoruz. Hiçbir çocuğu, bu okuyamıyor, bu başaramıyor diye ayırmıyoruz, atmıyoruz.

Çocuklarımızın kendilerine güvenleri var. Yüksek sesle kimseden çekinmeden konuşabiliyorlar, doğru ya da yanlış fikirlerini beyan edebiliyorlar. Yürüyüşüyle, tavrıyla, yaşam biçimiyle kendine güvenli çocuklarımız. Vakıfta hiçbir yerde olamayacak bir özgürlük var. Otokontrol var belki ama baskı kesinlikle yok. Örneğin çocukların giyimine, saçına, sakalına karışmayız.

Vakıf içinde 40 çocuk... Problemlerin yaşandığı da oluyor mu?

Ali Nesin: Yaşanmaz olur mu? Bizim mesleğimiz problem çözmek. Tabi ki problem olacak. Bir çocuğa bakmak problem çözmek demektir. Kırkına bakmak gerçekten çok zor. Ama biz problemlerden yakınmıyoruz. Bizim işimiz bu.

Vakfın kapasitesinin 40 çocuk olduğunu söylediniz. Şu anda yeni bir çocuk getirseler alamaz mısınız?

Ali Nesin: Kapasitemiz yok ama reddetmek o kadar zor ki. Gözümle gördüğüm zaman hayır diyemiyorum. Ama internetten, mektupla, telefonla böyle bir teklif geldiğinde geri çeviriyorum. Siz de görseniz siz de hayır diyemezsiniz... Ya evinize alacaksınız ya da sokağa bırakacaksınız. Bu noktada artık karar vermiyorsunuz. Alıyorsunuz çocuğu, bırakamazsınız.

Sizin bir süre önce vakıftaki öğrenciler için özel okul açma çabalarınız vardı. Bu çalışmalar ne aşamada?

Ali Nesin: Türkiye'de özel okullar kâr etmiyor. Kâr etmediği gibi kendi kendilerine bile yetmiyorlar. Okulların arkasında ya bir dershane ya da bir fabrika oluyor. Bunlar, okulları finansal anlamda destekliyor. Tabi bu bizim için çok zor. Çatalca'da çok daha zor. Böyle bir projemiz vardı ama hiçbir destek gelmedi. Halktan çok az destek geldi, halk daha çok cami yapımına para veriyor. Okul projesini şimdilik askıya aldık. Şimdi onun yerine çiftlik yapıyoruz. Yedi ineğimiz var. 30-40 civarında koyun, yüzlerce tavuk, ördek, hindi, güvercin, tavşan... Çiftlik, üretime yönelik bir proje olacak. Yoğurdumuzu, kaymağımızı, reçelimizi, yağımızı, pastırmamızı, sucuğumuzu biz kendimiz yapıyoruz. Her şeyimizi kendimiz yapmaya çalışıyoruz. Sebzemizi kendimiz yetiştiriyoruz. Meyveler bahçeden... Hayvan sayımız çok çoğaldı. Arazimiz artık bize küçük geliyor. Yeni kurulacak çiftlikle Nesin Vakfı'nın yiyecek ihtiyacı sağlıklı ve ucuz bir şekilde temin edilecek. Çocukların sağlıklı yetişmelerini istiyorum.

Kâr edersek ne mutlu, ama ben Türkiye'de bu tür işlerde kâr edilmediğini biliyorum. Türkiye'de sadece paradan para kazanılıyor. Üretim, eğitim, kültür, sanat para getirmiyor. Bundan dolayı böyle bir rüyam yok. Öncelik çocuklara, sonra satış yapılacak. Türkiye'de en çok parayı gayrimenkul getiriyor. Ben de akıllı bir yönetici olduğum için gayrimenkule yatırım yaptım. Üçten başlamıştık şimdi 23 gayrimenkulumuz var, ev ve daire...

Babanızın ölümünden sonra mı 3'ten 23'e çıktı gayrimenkul sayısı?

Ali Nesin: Evet.

Çiftlik nerede olacak. Vakfa yakın bir yerde mi?

Ali Nesin: Evet vakfın 900 metre uzağında bir yerde olacak.

Vakıf bugüne kadar kaç çocuk yetiştirdi? Yetişen çocuklar şimdi nerelerde ve ne yapıyorlar?

Ali Nesin: Vakıf 72'de kuruldu ama 82'de faaliyete geçti. Babam başlangıçta dört çocuk aldı. Az çocukla başladı, sonra çocuk sayısı arttı. Şu anda maksimum seviyeye çıktık. Artık daha fazla almak istemiyoruz. Babamın planı 80 çocuk almaktı ama ben 40 çocukta kalmaktan yanayım. Çünkü hem o kadar paramız yok, hem de ne de olsa babamla aramızda bir kuşak farkı var. Her ne kadar ideallerimiz aynı olsa da, o ideallere ulaşmak için tercih ettiğimiz yollar ayrı. Babam olsaydı bir odaya dört çocuk koyardı. Ben her odaya bir çocuk koyuyorum. Çocukların kişisel alanlarının olmasını, o odayı özümsemelerini, odaya kendi kişiliklerini yansıtmalarını istiyorum. Yani çocukların özgür olmalarını istiyorum. Babam, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını, Kurtuluş Savaşı'nı yaşamış, başka bir kuşağın insanı. Başlangıçta koşullarımız bu kadar iyi olmadığı için, çocuklar gidiyordu, kaçıyorlardı. Annesi babası gelip alıyordu. 93'teki Sivas olaylarından sonra birçok anne baba, birçok hala, dayı çocuklarını aldılar. Korktular.

Ama artık çocuklar çok mutlular vakıfta. Onların mutluluğunu görmek bizim tek mükâfatımız.
Genel olarak bakıldığında eğitim nankördür. Ziraat gibi değildir. Bitkiye su verirsen, doğru koşulları sağlarsan büyüdüğünü görürsün. Eğitimde ise veriyorsun, veriyorsun, çok uzun süre sonra verdiklerini görüyorsun. Ayrıca sadece bir kişiyi eğitmiyorsunuz ki. Onun çocuklarını da, torunlarını da eğitiyorsunuz. Çünkü o da çocuklarını sizin verdiğiniz eğitime göre eğitiyor. Eğitmen olmak, çok idealist olmak ve kendinden sonrasını yaşamak demektir. Biz Nesin Vakfı'nda bunları yapıyoruz. Biliyoruz eğitimin ne kadar büyük bir emek ve bedel istediğini, ne büyük bir çaba gerektirdiğini. Ve verdiğimiz çabaların sonuçlarını göremeyeceğimizi biliyoruz.
Ama yine de çok çocuk yetişti. Kimi Türkiye'de, kimiyse dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyor, çalışıyorlar. Ve torunlarımız var. Babam ne yazık ki torunlarını göremedi. 15-20 mezunumuz var. Şimdi halen doktora yapanlar, master yapanlar var. Çok çok başarılı çocuklar var.

Vakıf için ileriki hedefleriniz neler?

Ali Nesin: Benim tarihsel görevim herhalde Nesin Vakfı'nı yaşatmak. Ama sadece ben yaşarken yaşatmak değil. Benden sonra da yaşamasını sağlamak. Kurumsallaşmasını sağlamak. Şunun farkına vardım ki, eğer sağlam bir gelir kaynağınız yoksa kurumsallaşmanız mümkün değil. O zaman her şey bir kişinin çabasına bakıyor. Şu anda vakıf sadece bana bakıyor. Benim çabama bakıyor. Ben çaba göstermezsem olmuyor. O yüzden ben vakfın kişilerden bağımsız var olmasını istiyorum. Bunun için de gayrimenkule yatırım yapıyorum. 1995 yılında babamın ölümünden sonra Türkiye'ye geldiğimde, vakfı nasıl yaşatabilirim diye, benden sonra gelebilecek kötü yöneticilerin vakfa zarar vermesini nasıl önleyebilirim diye çok düşündüm. Hırsız yönetici bankada birikmiş paranı alır kaçar, ya da banka batar, beceriksiz yönetici başarılı bir işi batırır, ya da kriz batırır. Gayrimenkul aklıma geldi. Gayrimenkulden zarar etmek zordur. Elinizdedir her zaman. Ve hiçbir yönetici gayrimenkulleri satamaz, ya da en fazla bir iki tanesini satabilir, Vakıf malı satmak kolay değil neyseki... Altmış gayrimenkul alsam yaşarken, Nesin Vakfı sanata, kültüre, bağışa muhtaç olmadan kendi başına ayakta durur. Eğer böyle bir emin gelir olursa, o zaman vakıf kurumsallaşır ve bir kişinin emeğine bakmaz. Benim yaşarken amaçladığım bu.

Peki bundan sonraki aşamada ne yapılması gerekiyor?

Ali Nesin: Bundan sonraki aşamada, yalnız yaşayan, Nesin Vakfı'na güvenen, Nesin Vakfı'nın eğitim ilkeleriyle çelişmeyen, bizimle aynı düşüncede olan kişiler eğer miraslarını Nesin Vakfı'na bırakırlarsa çok makbule geçer. Bu kişiler bilsinler ki o gayrımenkuller sayesinde yüzlerce çocuk mutlu olacak ve okuyacak.

Bağışlar için hesap numaraları

Ziraat Çatalca 130 48907 TL
Ziraat Çatalca 130 280425 CHF
Ziraat Çatalca 130 280452 Eur
Ziraat Çatalca 130 280385 USD
Web sitesi: www.nesinvakfi.org

Özlem Ulueren soylesi@mynet.com Mynet Haber

Hiç yorum yok: