12 Eylül 2007 Çarşamba

Vezuv Yanardagi - Pompei

Vezüv Yanardağı

24 Ağustos 79'da, Vezüv'den dumanlar yükselmeye başladı. Bir patlama olacağını anlayan Pompei halkı limana doğru kaçmaya çabaladı. Gemilere binebilenler bir daha dönmemek üzere kentten uzaklaşmaya başladılar.

Sarsıntılar başlayınca 20 dakika kadar süren bir şaşkınlık yaşandı. Halk paniğe kapıldı ve bir hareketle Sarno nehrindeki 600 metre uzakta olan bir limana atıldılar. Ne yazık ki bunların yolunu bir deniz kabarması kesti.

Dev dalgalar, bindikleri gemileri birer çöp gibi yukarıya kaldırıyor ve şehrin surlarının içindeki kızgın lav denizine doğru fırlatıyordu. Zaten bu arada gökten iri kum taneleri büyüklüğünde çok kızgın küçük taşlar yağmaya başlamıştı.

Şehrin insanları, rastgele sağa sola koşup duruyorlardı. İçlerinde farkında olmadan Vezüv'e doğru koşanlar bile vardı. Kurtuluşu evde görenler, volkandan çıkan müthiş sıcaklık yüzünden havadaki oksijenin kısmen gaz karbonik hale dönüşmesi yüzünden boğuldular. Faciadan, yalnızca o sırada şehirde olmayanlar kurtulabildi.

Yeryüzündeki en tehlikeli yanardağ, İS 79 yılında Pompei'yi yok etti. Ve bir sonraki patlama çok daha büyük olabilir.

Kadın ve adam, gökgürültüsünü andıran ilk patlamanın Campania Ovası'nda gümbürdemesinin hemen ardından başlayan volkanik kaya yağmuru sırasında telaş içinde köylerini terk etti.

Doğuya, hafif bir eğimle yükselen tepenin yamacına doğru kaçmaya çalıştılar; anlaşılan o ki hemen yakındaki ormana sığınmak istiyorlardı. Kadın 20 yaşlarında; erkek ise 40?lı yaşlarının ortalarındaydı. Tepelerine yağan, süngertaşıyla karışık akkor halindeki kayalardan oluşan moloz yağmuru ilerlemelerini güçleştiriyordu. Olan biteni kavrayamadıkları için başlarına gelen bu felaketi dünyanın sonu gelmiş gibi algılamış olmalıydılar. Aynı anda binlerce insan daha canını kurtarmak için kaçıyor; yumuşak kül ve ıslak volkanik çamur üzerine insanın çaresizliğini yazan ayak izlerini bırakıyordu. Kuzeye ya da kuzeydoğuya doğru gidenler olasılıkla kurtulmuştu; ama doğuya, günümüz İtalyası'ndaki Avellino kasabasına doğru kaçanlar -genç kadın ve yaşça ondan büyük adam da aralarındaydı? farkında olmaksızın sonu mutlak ölüm olan yolu seçmişti. Onlar, tam serpinti alanının ortasına dalmış ve bir metre kalınlığındaki süngertaşı tabakasının altında kalmıştı. Serpinti alanında adeta Tanrılar tarafından taşlanan, çabalamaktan bitkin düşen ve üzerlerine çöken kül bulutunun yarattığı karanlık yüzünden dehşet içinde kalan çiftin soluk alıp vermesi giderek güçleşiyordu. Belki yaşadıkları çağa özgü bir evlilik bağı içindeydiler, belki de değil. Ama onları burada bir araya getiren şeyin çaresizlik olduğu kesindi. Yavaşlamaya başlamışlardı. Giuseppe Mastrolorenzo, "Bir metreden ötesini göremiyor olmalıydılar" diyor.

Napoli'deki Osservatorio Vesuviano?da volkanbilimci olarak görev yapan Mastrolorenzo, Napoli Üniversitesi Antropoloji Müzesi'nde küçük, iyi aydınlamış bir odada, bir süngertaşı tabakasının üzerinde aynen ilk bulunduğu haliyle uzanmış duran, çok iyi derecede korunmuş genç kadın iskeletinin bulunduğu vitrine eğiliyor. Kadın iskeletinin ortaya çıkarıldığı kazı çalışmalarını yürüten ve iskelet üzerinde çalışan antropolog Pier Paolo Petrone de, "Pompei ve Herculaneum kentlerini gömen yanardağ püskürmesinde ölümler çok ani olmuştu; insanlar neye uğradıklarını bile anlamamıştı," diyor ve ekliyor. Ama onun ölümü daha trajikti, anında ölmemişti." Kadın ve erkek son bir kez daha kendilerini korumak amacıyla kollarını yüzlerine siper etmiş, ancak hiçbir işe yaramayan bu hareketle ölümsüzleşmişlerdi.

Hiç yorum yok: