12 Eylül 2007 Çarşamba

Olum Uzerine

Ölüm Üzerine

İnsanların çoğunun hayatı öylesine sefil, öylesine önemsizdir ki,
öldükleri zaman herhangi bir şey kaybettikleri söylenemez.Bu çeşit
kimselerde, değerli bir nitelik taşıyan biricik yan,yani insanlığın genel
özellikleri ise, onlar ölseler bile,
öteki insanlarda var olmaya devam eder.

Devamlılık, bireylerin değil, insanlığın bir özelliğidir. İnsana sonsuz bir
hayat verilmiş olsaydı, durmadan yaşayacağı için, en sonunda karakterinin
değişmezliği ve sınırlı zekasından ötürü, öyle bir yeksenaklık duygusuna
kapılacak ve öyle tiksinecekti ki, sonunda hiçliği tercih etmek zorunda
kalacaktı.

Bireyin ruh ölümsüzlüğünü istemek, bir yanılgıyı sonsuz olarak tekrarlamayı
istemekle birdir. Çünkü aslında her birey, özel bir yanılgı,zavallı bir şey
ve varolmaması gereken bir varlıktır. Ve hayatın gerçek amacı, bizi bundan
kurtarmaktır. Bunu açıkça gösteren şey, bir çok insanın, hatta bütün
insanların, hayal ettikleri bir dünyada olsalar bile, mutluluğa ulaşamayacak
bir biçimde yaratılmış olmasıdır.

Hayal ettikleri bu dünya, düşkünlük ve acıdan sıyrılmış olsa, can
sıkıntısının avucuna düşecekler ve can sıkıntısından kaçabildikleri ölçüde
de düşkünlüğe, acılara, sıkıntılara yeniden yöneleceklerdir. Demek ki,
insanı daha iyi bir duruma ulaştırmak için, onu daha iyi bir dünyanın içine
yerleştirmek yetmez; asıl yapılması gereken iş, onu tepeden tırnağa
değiştirmek ve o ana kadar ne ise, artık öyle olmamasını sağlamaktır. Bütün
hayat etkinliklerinin sona ermesi, bu etkinliği sürdüren gücün bir yük
altında kurtuluşu gibi görünüyor. Ölülerin yüzlerinde görülen o yumuşak
durulmuşluk, belki de bunu dile getirmektedir.

Arthur Schopenhauer

Hiç yorum yok: