8 Ocak 2008 Salı

ABD'nin Turkiye Dusmanligi Tarihi

ABD'den Türklere yönelik düşmanlığın tarihi

İnsanlarımız keşke ABD'nin 28. cumhurbaşkanı Thomas Woodrow Wilson'ı tanısalardı. Wilson, dünyaya barış ve demokrasi getirme iddiasıyla elinde satır ortaya atılan zırtapoz ABD başkanlarının ilk ünlü örneğidir. 1918 yılında ortaya attığı ve "Wilson prensipleri" diye anılan 14 maddelik programı kapsamında Osmanlı'nın ve bu arada Anadolu'nun parçalanmasının gereğini ortaya koyan odur. Yurtdışına çıkan ilk ABD başkanıdır ve bu yolculuğa çıkışının tek nedeni de dünyanın parselasyon çalışmalarına öncülük etme amacıdır. 18 Ocak 1919 günü başlayıp dört gün süren ve Paris Konferansı olarak anılan toplantılarda İngiltere, İtalya ve Fransa başbakanları ; Lloyd George, Vittorio Emanuele Orlando ve Georges Clemenceau'ya önderlik etmiştir. Sevr işte bu konferansın ürünüdür. Dolayısıyla Sevr'in baş mimarının ABD olduğunu kafamıza çakmamız gerekir.

ABD'nin düşmanlığının başlangıcı olarak Sevr'in düşünülmesi ise büyük hata olur.

ABD Başkanı Wilson daha Birinci Dünya Savaşı bile başlamadan çok önce Türkiye'yi yok etmekten, haritadan silmekten söz etmiştir. 1912 yılında kendisine ABD büyükelçisi olarak Türkiye'ye Morgenthau'nun gönderilmesi önerildiğinde, "Öyle bir memleket olmayacak ki, elçi göndermek gereksin" cevabını verir. Elçi topraklarımıza, "O halde izin verin de bunu yerinde izlesin" gerekçesiyle gönderilebilecektir".

2)

ABD, Türk topraklarında Rumluk ve Ermenilik davası güdülmesini kışkırtıp desteklemek amacıyla daha Birinci Dünya Savaşı'ndan çok önce muazzam bir örgütlenme gerçekleştirmiştir. 1914 yılında, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde Amerikan Misyonerler Kurulu örgütüne bağlı 174 misyonerlik vardır. Kurul, 17 büyük misyonerlik merkezine ve 9 hastaneye sahiptir. 426 okulu ya doğrudan işletmekte ya da kontrolu altında tutmaktadır. Bu okulların öğrenci

sayısı 25 bindir.

3) Bu örgütlenmenin küçümsenmesini önlemek ve Ermeni soykırımı iddiasını başımızın üzerinde Demoklesin kılıcı gibi tutan ABD'nin maskesini düşürmek için iki belgeye değinelim. Bunlardan birincisi, Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi arşivlerinde bulunan Merzifon Amerikan Koleji Direktörü George White'ın mektubu. White, Haçlı Savaşı zihniyetini şöyle ortaya koyuyor : " Hristiyanlığın en büyük rakibi müslümanlıktır. Müslümanların da en kuvvetlisi Türkiye'dir. Bu devleti yıkmak için Ermeni ve Rum dostlarımızı terketmemeliyiz. Hristiyanlık için Ermeni ve Rum dostlarımız tarafından o kadar çok kan feda edildi ki, bunlardan birçoğu İslamlara karşı mücadelede şehit oldular. Unutmayalım ki, kutsal hizmetimizin sonuna kadar daha pek çok böyle şehit kanı akıtılacaktır. Alevîlere de mezhep hususunda serbestlik tanırsak, onlar da bize katılacaklardır. Bizim görevimiz bu fırsatı kaçırmamak, gereğine uygun hareket etmektir. Hristiyanların şimdiye kadar görmüş oldukları zulümlere karşı onların zekâtını ödeyecek bir ruh aşılamalıyız. Biz bunu şimdiye kadar yaptık ve başarılı olduk ".

4) Şimdi bir de Amerikalı profesör Earle'e kulak verelim : " Amerikan misyonerlerinden ve misyoner okullarından Ermeniler dillerini ve tarihsel geleneklerini yeniden üstün tutmayı öğrendiler, Batı'nın siyasal, toplumsal ve ekonomik ilerleme ideallerini tanıdılar, bulundukları duruma karşı daha etkin bir hoşnutsuzluk duymayı ve köylü müslüman komşularına karşı keskin bir üstünlük duygusu beslemeyi elde ettiler" 5)

( Anadolu'da bu kışkırtmacılığı yapan ABD'nin utanmazlığında elbette sınır olmayacaktır. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, çoğu Rum ve Ermeni olan Amerikan vatandaşlarının zarara uğradığı iddiasıyla yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nden tazminat ister. İsteği 55 milyon Dolar'dır ama, bir at pazarlığı niyetinde olduğu Cumhuriyet Hükümeti tarafından farkedilir ve kendisine yüz verilmez. Pazarlıklar uzun sürer ve nihayet 1934 yılında yakamızdan düşmelerini sağlamak için 1,3 milyon Dolar tazminat kabul edilir. 6) )

Şimdi ABD'nin o dönemlere ait bir başka küstahlığına değineceğiz.

Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na katılış tarihi 29 Ekim 1914'tür. Günümüzde Ermeni soykırımı iddialarının, tehcir kararının alınmış olduğu Mayıs 1915 ve sonrası döneme dayandırıldığını da biliyoruz. Halbuki, Türkiye'de hristiyan kırımı yapıldığı, bunu önlemek amacıyla Türkiye'ye bir donanma gönderilmesi gerektiği yönündeki bir kampanyanın ABD basınında başlatılması, tüm bu tarihlerden çok önceye rastlar. Böyle bir kampanyanın başlatılması üzerine ABD'de büyükelçi olarak bulunan Ahmet Rüstem 8 Eylül 1914 tarihli Washington Evening Star gazetesine bir demeç vererek, yürütülen bu kampanyanın ABD'yi savaşa sokma amaçlı bir kışkırtma olduğu konusunda Amerikan kamuoyunu uyarmaya çalışır. ABD yönetimi Ahmet Rüstem'e büyük tepki gösterir, özür dilemesini, ABD'de kalıp göreve devam edebilmek istiyorsa bir pişmanlık belgesi vermesini ister. Ahmet Rüstem bu isteği kabul etmeyince de 20 Eylül 1914 günü ABD'den kovulmuş olur. 7)

O döneme ilişkin ABD tarihinden bilmemiz gereken bir başka önemli isim, "Colonel (albay)" takma adıyla tanınan "Colonel House" ya da tam adıyla Edward Mandell House'dır. Bu kişi ABD başkanı Wilson'un danışmanı sıfatını taşımasına karşın, bazı çevrelerde "ABD'nin gerçek başkanı" olarak nitelendirilecek kadar güçlü ve yetkili bir politikacıdır. 1. Dünya Savaşı süresince de, ilgili devletlerle tüm ilişkileri o yürütmüştür. İşte bu "Albay" House, 1916 Şubat'ında Londra'da İngiliz Savaş Kabinesi ile toplantı yaptığı bir günün ardından güncesine şunları yazar : "Türkiye'yi hem Asya'da, hem de Avrupa'da neş'e içinde paylaştık". 8)

( Dikkatinizi çekeriz, bu laf edildiğinde daha 1. Dünya Savaşı'nın bitmesine ve bizim yenilerek Mondros Mütarekesi'ni imzalamaya mecbur kalmamıza iki yıl sekiz ay, Sevr'e dörtbuçuk yıl vardır).

Bu topraklara ve bu toprakların insanlarına karşı ezelden beri akıl almaz, ama hayâsız olduğu tartışılmaz bir kin duyan ABD'nin öyküsüne merak edenler için devam edeceğiz.

____________________

1) Evans, Laurence ; "United States Policy and the Partition of Turkey : 1914-1924 ", s.29.

2) Avcığlu, Doğan ; "Millî Kurtuluş Tarihi", Tekin Yayınevi, İstanbul, 1996, Cilt 1, s. 285.

3) Avcığlu, Doğan ; "Millî Kurtuluş Tarihi", Tekin Yayınevi, İstanbul, 1996, Cilt 1
s. 289

4) Avcığlu, Doğan ; "Millî Kurtuluş Tarihi", Tekin Yayınevi, İstanbul, 1996, Cilt 1 s.287-288.

5) Avcığlu, Doğan ; "Millî Kurtuluş Tarihi", Tekin Yayınevi, İstanbul, 1996, Cilt 1 s.289

6) Avcığlu, Doğan ; "Millî Kurtuluş Tarihi", Tekin Yayınevi, İstanbul, 1996, Cilt 1 s.292

7) Avcığlu, Doğan ; "Millî Kurtuluş Tarihi", Tekin Yayınevi, İstanbul, 1996, Cilt 1s. 292-300

8) . Avcığlu, Doğan ; "Millî Kurtuluş Tarihi", Tekin Yayınevi, İstanbul, 1996, Cilt 1, s. 302

Hiç yorum yok: