Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 2040 yılından sonra karşılaşabileceği "yaşlanan nüfus" tehlikesine karşı kadınlara "en az üç çocuk doğurun" çağrısı yapmıştı. Ancak BM'nin Türkiye'deki gençliğin durumu hakkında hazırladığı rapor, bırakın yeni doğacakları, ülkenin mevcut genç nüfusa bile yeterli imkanları sağlayamadığını ortaya koydu.
Birleşmiş Milletler Gelişme Programı tarafından hazırlanan "Türkiye 2008- İnsani Gelişme Raporu- Türkiye'de gençlik" raporuna göre, ülkedeki 15-24 yaş arasındaki toplam 12 milyonluk genç nüfusun yüzde 40'ı, yani 5 milyon genç "atıl" durumda.
Aygen Aytaç liderliğindeki geniş bir akademisyen kadrosunun, BM kuruluşlarının tüm imkanlarından yararlanarak, Türkiye'nin 12 ilinde toplam 3322 gençle tek tek mülakatlar yapılarak hazırlanan raporda "atıl" kelimesi, bu beş milyon gencin, ne okula gittikleri, ne de çalıştıklarını ifade etmek için kullanılıyor.
Rapora göre, Türkiye'deki genç nüfusun yüzde 30'u okula gidiyor, yüzde 30'u ise çalışıyor. Yüzde 40'lık bölümü ise, deyim yerindeyse "hiçbirşey yapmıyor..."
2.2 MİLYON GENÇ KADIN "EVDE OTURUYOR..."
Rapora göre, 5 milyonluk "atıl" genç nüfusun 2.2 milyonunu "ne okuyan, ne de çalışan" genç kadınlar oluşturuyor. 300 bin kişi "ümidini kaybetmiş ve iş aramaktan vazgeçmiş" gençler, 650 bin kişi "fiziksel engelliler", 22 bini ise "genç hükümlüler" oluşturuyor. Diğerleri ise, iş aramayı sürdüren gençlerden oluşuyor.
NE YAPILMALI?
BM raporunda, Türkiye'nin bu 15/24 yaş arasındaki 5 milyonluk "atıl" gençleri topluma kazandırmak için neler yapması gerektiği konusunda da öneriler yer alıyor;
- Gençlerin fikirlerinin alınabilmesi için gençlik parlamentosu kurulmalı
-Gençlik sorunlarına eğilmek için merkezi ve bürokratik olmayan bir sistem oluşturulmalı
-Zorunlu eğitim 11 ya da 12 yıla çıkarılmalı (bunun için 10 yıllık süre içinde yaklaşık 25 milyar dolarlık bir yatırım gerekiyor)
- Tüm gençlere eşit eğitim imkanı sağlanmalı
- Kaliteli okul öncesi eğitim verilmeli
- Mevcut okullarda asgari eğitim kalitesi standardı getirilmeli
- E-yatırım sistemi ile okullara kamu yatırımının daha eşit yapılması sağlanmalı
- Dezavantajlı gençlere eşit fırsat sunmak için bunlara özel eğitim sağlayacak kurumlar yaygınlaştırılmalı
- Ögrenci seçme sınavlarında reforma gidilmeli (tek sınav yerine, öğrencinin başarısını yıllar içinde performansıyla değerlendirecek kümülatif uygulamaya geçilmesi)
- Üniversiteye giremeyen gençlere, doğrudan çalışma hayatına atılmayıp, eğitim için şanslarını bir kez daha denemeleri için maddi yardım yapılmalı
- Öğretmenlerin eğitimine ağırlık verilmeli
- Gençlerin sağlık sorunları konusunda da, sosyal güvenlik yaygınlaştırılmalı, iş yeri kazalarının azaltılması için önlem alınmalı, çocuk işçilik tamamen ortadan kaldırılmalı
- Genç istihdamın arttırılması için acil ve kapsamlı bir istihdam programı hazırlanmalı
- mesleki eğitime ağırlık verilmeli
KÖY ENSTİTÜTÜLERİNE ÖVGÜ; 1980 DARBESİNE ELEŞTİRİ
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğin eğitim ve istihdamı için daha yeni ülkenin ilk yıllarında bile, ciddi politikalar ürettiğinin hatırlatıldığı raporda, bu dönemde gençlerin eğitildiği köy enstitütülerinden de övgüyle söz edildi.
Raporda, 1961 Anayasası'nın ise gençliğe topluma daha fazla katılım ve söz söyleme imkanı tanıdığı belirtildi, ancak 1980 sonrasında bu durumun değişerek, gençliğin "toplumun öncüsü" olarak değil, "daha ziyade kavgacı ve tehlikeli unsur" olarak görülmesini sağladığı vurgulandı. Raporda, "1982 Anayasası, gençlerin önüne yeni engeller dikti. Belediye düzeyinde mevcuat değişiklikleri ve gençlik örgütlerinin kapatılması dahil, genç insanların siyasete katılamasını engelleyen birçok yeni düzenleme getirildi" denildi .
GENÇLERİN DESTEĞE İHTİYACI VAR
Raporda, 15-24 yaş arasındaki gençlerin "desteğe ihtiyaç duydukları" da ifade edilerek, bu destek alanları şöyle sıralandı:
- İlk ve orta öğretimde okullaşma oranı hala yüzde 100 değil. Özellikle genç kızların büyük kısmı okulu terkediyor.
- Okul öncesi eğitim bu çağdaki nüfusun sadece yüzde 20'sini kapsıyor
- Gençlerin yarıdan fazlasının, devletin sağladığı kredi ve burslardan haberi bile yok
- 18 yaş üzeri genç erkeklerin büyük çoğunluğunun sağlık sigortasına erişimi yok
-İlk kez iş arayanlar, işsizlik ödeneğinden yararlanamıyorlar.
KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ YOK
Rapora göre, Türkiye'deki cinsiyet ayrımı, genç nüfusta da kendini gösteriyor. Rapora göre, kadın-erkek ayrımcılığı daha ailede başlıyor. Geleneksel olarak, erkek çocukların kızlara oranla "daha çok tercih edildiğinin" ve kayırıldığının ifade edildiği raporda, "ergenlik çağındaki erkeklerin ne yapacağı belli olmaz hırçın ruh hali 'delikanlı' deyimiyle de ifade edildiği gibi, olağan kabul edilirken, aynı yaşlardaki kız çocuklar bu anlayışı görmüyorlar" denildi.
Zeynep Gürcanlı - Hürriyet