17 Eylül 2008 Çarşamba

Ufuk Uras: 12 Eylül’ün izleri sürüyor

ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen Türkiye’nin, hala bu darbenin izlerinden ve sonuçlarından kurtulamadığını söyledi.

ANKARA - Uras, 12 Eylül askeri müdahalesinin 28. yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, toplumun 12 Eylül’ün yarattığı Anayasadan ve demokrasi ile alakası olmayan birçok yasadan, seçim ve siyasi partiler yasalarından, demokratik hukuk ilkeleri ile bağdaşmayan yargı sisteminden, çalışana düşman iş yasalarından kurtulamadığını savundu.

Uras, şöyle dedi: “Türkiye, 12 Eylül ile birlikte başlatılan neo-liberal ekonomi politikalarının toplumda yarattığı işsizlik ve yoksulluktan kaynaklanan yıkımı ve yolsuzluklar düzenini düzeltemedi. Toplum, Türkiye’yi 12 Eylül’e iteleyen derin devlet ve Ergenekon ilişkilerinden kurtulamadı.

12 EYLÜL’ÜN İZLERİ
Aradan 28 yıl geçti. Bugün Türkiye’nin gündemi yine demokratikleşmedir, yargı reformudur, aş, iş ve yoksulluğa karşı mücadeledir, yolsuzluğu ezmektir, Ergenekon rumuzlu devlet içi çetelerle, yeni darbe heveslileri ve derin devletle hesaplaşmadır, 12 Eylül darbecilerini yargılamaktır, siyasal ve toplumsal alan üzerindeki askeri vesayetten kurtulmaktır.”

Açıklamasında, “Türkiye’de medya-ticaret-siyaset arasında yolsuzluk ve rüşvet bağlarının güçlenmesi de tarikat-cemaat ilişkilerinin yarattığı yolsuzlukların gelişmesi de bu dönemin ürünüdür” ifadesini kullanan Uras, şöyle devam etti:

İKTİDAR OLANAKLARINI TEHDİT İÇİN KULLANILIYOR
“AKP’nin yolsuzluk ve usulsüzlüğü örtmek için iktidar olanaklarını bir tehdit olarak kullanması da medya sahiplerinin basın-yayın olanaklarını ekonomik çıkarlarını gerçekleştirmek için kullanması da 12 Eylül’le birlikte gelişen Özalizmin sonucudur.

İYİLİK DUYGULARI SÖMÜRÜLÜYOR
Deniz Feneri, Şaban Dişli ve belediyelerdeki yolsuzluklar da ‘hayırseverlik’ kisvesi altında patlayan ve insanların iyilik duygularını kullanan yolsuzluk da yılların bataklığının ve hortumculuğunun devamıdır.”

AHLAKİ KRİZ BÜYÜYOR
ÖDP Genel Başkanı Uras, yolsuzluk yapanlardan hesap sorulmadığı müddetçe işin çığırından çıktığını belirterek, olağanüstü bir çürümenin ve ahlaki Krizin “dal budak” sardığını, çalkantı arttıkça da pisliğin her tarafa bulaştığını bildirdi.

6 Eylül 2008 Cumartesi

Kravat cezası artık yok

İl Milli Eğitim Müdürü Özer, öğrencilerin çoğunun lacivert ceket, gri pantolon, gömlek ve kravattan nefret ettiğini, kravat yüzünden disipline giden öğrencinin de okuldan soğuduğunu savundu...

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, yeni eğitim öğretim yılında kravat takmayan öğrencilerin disiplin cezası almayacağını açıkladı. Özer bu kararı çocukların okuldan soğumaması için verdiğini söyledi.

NTV’ye yaptığı açıklamada kararını bir ankete dayandıran Özer, öğrencilerin pek çoğunun lacivert ceket, gri pantolon, gömlek ve kravattan nefret ettiğini, kravat yüzünden disipline giden öğrencinin de okuldan soğuduğunu savundu. Kravat serbestisi kararını 39 ilçenin milli eğitim müdürlerine bir toplantıyla duyuran Özer, Milliyet’e yaptığı açıklamada da şunları söyledi:
“Kravat takmayan öğrenci, okuldan soğuması, disiplin cezası almaması ve okulla irtibatını kesmemesi için disiplin kuruluna verilmeyecek. Okuldan uzaklaştırılması için herhangi bir işlem yapılmayacak. Öğrenci hava soğuyana kadar, ihtiyaç duyana kadar okul aile birliğinin öngördüğü tişörtü giyebilecek” dedi. Özer’in aldığı karara göre, kot yasağı sürecek.

Öğrencilere kravat serbestisini, “modernleşmenin, aydınlanmanın ve batılılaşmanın Cumhuriyet’le beraber sembolü haline gelen kravata dair bir karşıtlık ve örgütlenme niyeti taşığını” söyleyen Eğitim - Sen eski Genel Başkanı Alaaddin Dinçer’in eleştirilerini de yanıtlayan Özer şöyle dedi:

“Ben kravatı kaldırmıyorum ki. Kravat takmayan çocuk disiplin cezasıyla cezalandırılmayacak. O benim amirim değil. Ben bakanlığa bağlıyım. Çocuklara kravat takmayın cümlesini söylemedim. Biz çocukları disiplin cezalarıyla okuldan uzaklaştırmayı mı yeğliyoruz? İkna etsinler takmayanları, çocuk da taksın.”

Topyekün mücadele edilmeli

Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelede, sivil toplum örgütlerinin çok önemli rolü bulunduğunu ve bunların başarılarda çok etken olduğunu kaydetti.

Göreve geldikten sonra ilk gezisini 2. Ordu sorumluluk bölgelerine yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Diyarbakır’dan önemli mesajlar verdi.
Başbuğ, dün 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Terminal Komutanlığı’nda kuvvet komutanlarının da katıldığı bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye’nin terörden çok çektiğini anımsatan Başbuğ, terörle mücadelenin tüm kurumlarla topyekün sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

Elbirliğiyle çalışmalıyız
Bir ülkenin güvenliğinin mali kaynaklarla ölçülemeyeceğini belirten Başbuğ, “Güvenlik için harcanacaksa harcanacaktır. Bölücü terör örgütü Türkiye’nin başına bela olmasaydı bu kaynaklar bu bölgeye harcanacaktı. 100 milyarlarca kaynaktan bahsediyoruz. Terörle mücadelede önemli mesafeler alındı” ifadelerini kullandı. Başbuğ, şunları kaydetti:
“Güvenlik kuvvetlerimiz artan bir kararlılık ve şiddetle bölücü terör örgütüne karşı mücadelesini sürdürmektedir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın... TSK olarak terör belasının etkinliğinin mümkün olduğunca kısa sürede sonlandırılmasını hedefliyoruz. Önemli olan biz devlet olarak, millet olarak tüm kuruluşlarıyla kırılma noktasına giden terör örgütüne daha ağır darbeyi vurmak için el birliğiyle koordineli işbirliğiyle omuz omuza bu mücadeleyi daha da artan bir yoğunlukta götürmeliyiz.”
“Terörle mücadelenin sürecini kısaltmayı istiyorsanız, terörle mücadelenin bütün alanlarında, yani güvenlik, ekonomik, sosyo kültürel psikolojik harekât ve uluslararası ilişkiler alanındaki faaliyetlerin aynı zamanda, eş zamanda koordineli olarak yapılması zorunlu” diyen Başbuğ, özellikle ekonomik ve sosyo-kültürel alanlarda terörle mücadelede sivil toplum örgütlerinin çok önemli rolü olduğunu kaydetti. Başbuğ, şöyle devam etti:
“Bu değerli sivil toplum kuruluşlarımızın başkanlarının görüşlerini ve düşüncelerini dinledik. Bu alandaki faaliyetlerin yürütülmesi bizim, TSK olarak olarak direkt sorumluluğumuzda olan bir alan değil. Ancak şu da bir gerçek ki bu alandaki alınacak başarılar terörle mücadelenin sürecini kısaltacaktır. Bu nedenle kendileriyle yapmış olduğumuz çok samimi görüşmeler çerçevesinde, onların önerilerini dinledik. İlk yapacağımız husus buradan aldığımız görüşleri hükümet başta olmak üzere ilgili makamlara aktarmaktır. Çünkü bu konuların fevkalade önemli olduğunu değerlendirmekteyiz.”

14-18 yaş grubu eğitilmeli
“Diyarbakır’ın içinde bulunduğu sorunlar, problemler bizim de problemimiz” diyen Başbuğ, sivil toplum örgütleri ile yaptıkları toplantıda üç önemli tespitte bulunduklarını, Diyarbakır nüfusunun yüzde 64’ünün 24 yaş altında olmasının bunlardan biri olduğunu belirtti. Sözlerini “Bu nüfusu gerçekten etkin olarak kullanabilirsek, dünya ülkelerinin hele Avrupa ülkelerine baktığımız zaman gıpta edilecek bir potansiyel var” diye sürdüren Başbuğ, 14 ile 18 yaş grubunun alınacak tedbirlerle eğitimle nitelikli bir noktaya getirilmesi halinde PKK’nın etkisiz hale getirilmesi sürecinin beklenenden de aşağı çekmenin mümkün olacağını söyledi.
Bölgedeki kadın ve kızların eğitim durumunun düşük olduğuna da işaret eden Başbuğ, üçüncü temel noktanın GAP Eylem Planı olduğunu ifade etti.

Başbuğ’un fotoğrafını çektiler
Diyarbakır’dan sonra Van’a gelen Başbuğ, yol boyunca vatandaşların sevgi gösterileriyle karşılandı. Vatandaşların el sallayıp alkış tutması üzerine makam aracından inen Başbuğ, halkın arasına karıştı. Vatandaşların “Hoşgeldiniz paşam” dediği Başbuğ’un duygulandığı gözlendi. Vatandaşların cep telefonuyla fotoğrafını çektiği Başbuğ, “Vanlısı, Karslısı, Erzurumlusu, Edirnelisi... İşte bu ya. Bir kaç tane münafık ortalığı bozuyor. Bunlara fırsat vermeyelim” dedi. Vali Özdemir Çakacak’ı ziyaret eden Başbuğ, daha sonra Hakkâri Yüksekova’ya geçti. Bazı sınır birliklerini denetleyen Başbuğ, kısa süren incelemesinin ardından tekrar döndüğü Van’dan askeri uçakla ayrıldı.
DHA

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Bursu

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu

Yurtiçinde tüm üniversitelerde ve yüksek okullarda okuyan öğrencilere öğrenim kredisi ve katkı (harç) kredisi adı altında borç olarak verilmektedir.
Web Adresi: www.kyk.gov.tr
Tel: (0-312) 431 11 00

Türk Silahlı Kuvvetleri Bursu

Türk Silahlı Kuvvetleri

TSK Personel Kanunu gereklerine göre verilen burstan subay olarak yetiştirilmek üzere fakülte ve yüksek okulda okuyan öğrencilere askeri öğrenci statüsünde yararlandırılmaktadır.
Web Adresi: www.tsk.mil.tr
Tel: (0-312) 417 61 00

Türk Dil Kurumu Bursu

Türk Dil Kurumu

ÖSS sınavında sözel puan sıralamasında ilk 2000′e giren ve Türk dili ve edebiyatı veya çağdaş Türk lehçeleri ve edebiyatları bölümlerinden birini seçen öğrencilerin 15′ine verilmektedir. Bu yıl burslarla ilgili bir açıklama yapılmazken, kurumun önümüzdeki günlerde kendi web sitesinden açıklama yapması bekleniyor.
Web Adresi: www.tdk.gov.tr
Tel: (0-312) 467 73 50

TÜBİTAK Bursu

TÜBİTAK

Yerleştirildiği bölümün gerektirdiği puan türü esas olmak üzere matematik ve fen ağırlıklı puana göre yapılan sıralamada ilk 1000 öğrenci arasına girenlerden, temel bilimler bölümlerine (matematik, fizik, kimya, biyoloji, moleküler biyoloji ve genetik) kayıt yaptıran T.C. vatandaşı öğrencilere karşılıksız ve sınavsız burs verilmektedir. Ancak, Kredi ve Yurtlar Kurumu dışında herhangi bir yerden burs alanlara aylık burs ödemesi yapılmaz. Yalnız, yılda iki kez (Kasım ve Mart aylarında) birer aylık burs tutarında kitap desteği sağlanmaktadır. Başvuru tarihleri üniversite sınav sonuçlarının ardından ilan edilmektedir.
Web Adresi: http://www.tubitak.gov.tr/home.do?ot=1&sid=455&pid=453
Tel: (0-312) 468 53 00

Milli Eğitim Bakanlığı

Milli Eğitim Bakanlığı

Bakanlık, yükseköğretim kurumlarının öğretmen yetiştiren bölümlerinde okuyan öğrencilere burs desteği sağlamaktadır. Hangi bölümden kaç öğrenciye ne kadar burs verileceği her öğrenim yılı başında belirlenmektedir. MEB’in bursları, mecburi hizmet karşılığında verilmekte olunup, burslu öğrenci mezun olduğunda öğretmen olarak doğrudan göreve alınmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada üniversitelerin eğitim fakültelerinde okuyan öğrenciler için verilen bursun bu yıl da devam edeceğini bildirmişti. Ancak bakanlığın sitesinde burs başvurularıyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı. Bakanlığın önümüzdeki günlerde www.meb.gov.tr adresinden burslarla ilgili gerekli açıklamayı yapması bekleniyor.
Tel: (0-312) 425 53 30

İstanbul Büyükşehir Belediyesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi

1994 yılından bu yana İstanbul’da eğitim gören üniversite öğrencilerine burs veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu yıl henüz burslarla ilgili açıklama yapmadı. Ekim ayında burs başvurularının başlayacağı belirtiliyor. Burs başvurusunda bulunacak öğrenciler İBB’nin www.ibb.gov.tr adresinden yapılacak açıklamayı takip edebilir ve buradan başvuruda bulunabilir.
Tel: (0-212) 514 08 15

Çalışma ve Sos. Güvenlik Bakanlığı Erğ. Köm. Hav. Aml. Br. ve Yrd. San.

Çalışma ve Sos. Güvenlik Bakanlığı Erğ. Köm. Hav. Aml. Br. ve Yrd. San.

Yardım için sandık başkanlığına dilekçeyle başvurmak gerekmektedir. Karşılıksız öğrenim yardımı yapılmaktadır.
Tel: (0-372) 251 10 06

Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu

Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu

Ekim ayının son haftası ile Kasım ayının başında başvurulabilinir. Açık öğretim fakültesi öğrencileri dahil bu bursa tüm üniversite öğrencileri başvurabilir. Başvuru formları, Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (YKYK) bağlı bölge ya da yurt müdürlüklerinden alınabilinir.
Web Adresi: www.basbakanlik.gov.tr
Tel: (0-312) 419 13 93 - 419 13 94

Ankara Büyükşehir Belediyesi

Ankara Büyükşehir Belediyesi

Ankara’da dar gelirlilere, doğal afet mağdurlarına, şehit çocuklarına, öksüz ve yetimlere verilen bursa 1-30 Ekim tarihleri arasında başvuruların yapılması gerekmektedir.
Web Adresi: http://www.ankara-bel.gov.tr/
Tel: (0-312) 310 83 87

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Vakfı

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Vakfı

Burstan sadece Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencileri faydalanabilmektedir. Başvurular Ekim ayındadır.
Tel: (0-432) 225 16 90

Yumlu Eğitim Kültür Ve Bilimsel Araştırma Vakfı

Yumlu Eğitim Kültür Ve Bilimsel Araştırma Vakfı

Başarılı ve maddi desteğe gereksinimi olan üniversite öğrencilere burs verilmektedir. ÖSS sonuçlarına göre vakıfça belirlenen fakülteleri kazanan öğrenciler Eylül sonuna kadar burs için müracat edebilmektedir. Genel olarak vakıf, bursiyerlerini İstanbul dışında yerleşik, üniversite sınavında ilk sıraları alacak kadar başarılı, yaşama çağdaş bir pencereden bakan, ülkenin orta ve alt gelir gruplarına mensup ailelerin çocukları arasından seçilmektedir.
Tel: (0-216) 489 49 45

Yirmibirinci Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı

Yirmibirinci Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı

Başarılı fakat eğitimlerini sürdürürken zorlanan gençlere burs verilmektedir. 15 Eylül-15 Ekim arasında başvuran adaylar sıra numarasına göre mülakata alınmaktadır. Belli bir puanlamaya tabii tutulan adaylara daha sonra burs verilebilinmektedir.
Web Adresi: http://www.yekuv.org/
Tel: (0-212) 288 9072 / 73 - 274 15 02

Türk Eğitim Vakfı

Türk Eğitim Vakfı

Yaklaşık 5000 lisans ve lisans üstü öğrenciye burs vermektedir. Yurtiçi burs için başvurular Ekim ayı içinde öğrenim görülen kuruma yapılabilir. Yurtdışı burslar için başvurular ise TEV’e yapılabilir. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olmak, başarılı olmak burs almada ön plana çıkıyor. Burslara başvuru tarihi 1-31 Ekim’dir.
Web Adresi: www.tev.org.tr
Tel: (0-212) 217 58 58

27) Yaşar Eğitim VakfıBaşvurular Ekim ayında yapılmaktadır. Toplam 150 öğrenciye burs verilmektedir.
Web Adresi: http://www.yasar.com.tr/vakif/egitim_burs.htm
Tel: (0-232) 482 22 00

Türk Diyanet Vakfı

Türk Diyanet Vakfı

Yaklaşık olarak 200 öğrenciye burs veriyor. Burs verilecek öğrencinin babasının Diyanet İşleri personeli olması, anne ve babasından birisinin ya da ikisinin birden vefat etmiş olması, derslerinde başarılı olması ve kazandığı okulun ilk 5 tercihi arasında olması aranan koşullardır. Burs miktarı, burs adayının bu özelliklerine ve puanına göre belirlenmektedir. Başvurular Eylül ayındadır.
Web Adresi: https://burs.diyanetvakfi.org.tr
Tel: (0-312) 417 12 35/557-558

Sema Yazar Gençlik Vakfı

Sema Yazar Gençlik Vakfı

Vakıf, her yıl üniversite öğrencilerine katkıda bulunmak amacıyla burs vermektedir. Bursun devamlılığı her yıl başarılı olma koşuluna bağlıdır. Burs verilen öğrencilerin herhangi bir kuruluştan burs ve yardım almıyor olması gerekmektedir. Burs talebinde bulunan başarılı ve maddi yönden desteğe muhtaç öğrencilerin vakıftan alacakları formu doldurarak Ekim ayı başına kadar müracaat etmeleri gerekmektedir.
Web Adresi: http://www.semayazar.org.tr/tr/burs.html
Tel: (0-312) 284 44 00

Sağlık ve Eğitim Vakfı

Sağlık ve Eğitim Vakfı

Önceki yıllarda tıp fakültesinde okuyan ve 3.4.5 ve 6. sınıf öğrencilerine burs veren vakıf geçtiğimiz yıl için burs vermemişti. Bu yıl için ise henüz bir açıklama yapılmadı. Tel: (0-216) 474 25 35
E-mail: sevbilgi@sev.org.tr

Kızılay Gençlik Müdürlüğü

Kızılay Gençlik Müdürlüğü

Dernekçe verilmekte olan karşılıksız burs yardımları, toplumsal yardıma muhtaç, kendi imkanları ile tahsil hayatlarını devam ettiremeyen öğrencilere verilmektedir. Öğrencinin başarılı olması ve sınıfta kalmamış olması gerekmektedir.
Tel: (0-312) 430 23 00

İzmir Ticaret Odası

İzmir Ticaret Odası

İzmir doğumlu, İzmir’de ikamet eden veya İzmir’deki öğrenim kurumlarında öğrenim gören öğrencilere burs verilmektedir. Burs alacak olan öğrencinin, başka bir kurum veya kuruluştan burs almaması, iktisadi desteğe ihtiyaç duyması ve başarılı bir öğrenci olması gerekmektedir. Karşılıksız olan bursun kaç öğrenciye verileceği ve miktarı öğrenim yılı başlamadan önce yönetim kurulunca belirlenmektedir.
E-mail: info@izto.org.tr
Tel: (0-232) 441 77 77

İstanbul Ticaret Odası Vakfı

İstanbul Ticaret Odası Vakfı

Bursun miktarı her Aralık ayında değişmektedir. Aranılan şart; öğrencinin maddi imkânının yetersiz ve herhangi bir üniversitede iktisati ile ilgili bölümlerinden birinde okuyor olması.
Web Adresi: www.ito.org.tr/itoportal/Dokuman/BursBasvuruFormu.doc
Tel:(0-212) 511 41 50

İstanbul Ticaret Borsası Vakfı

İstanbul Ticaret Borsası Vakfı

Her yıl en fazla 23 kişiye karşılıksız burs vermektedir. İktisad bölümlerinden herhangi birinde okuma şartı aranmaktadır. Öğrencilerin Marmara veya İstanbul Üniversitesi’lerinden olmak zorunluluğu vardır. Başvurular Ekim ayındadır. Istanbul Ticaret Borsası Burs başvurusu yapmadan önce Istanbul Ticaret Borsası orijinal websitesini ziyaret ediniz veya aşağıda belirtilen iletişim numarasını arayınız.
Tel:(0-212) 511 84 40

İstanbul Sanayi Odası Vakfı

İstanbul Sanayi Odası Vakfı

Üniversite ve meslek yüksek okullarının teknik bölümlerinde okuyan öğrencilere burs vermektedir. Burs verilecek adayı öğrencinin öğrenim gördüğü kurum seçer ve vakıfa bildirir.

Web Adresi: http://www.isov.org.tr/tr/index.asp?page=burslar
Tel: (0-212) 293 54 18-19

İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER)

İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER)

Dernek İmam Hatip Lisesi mezunu öğrencilere burs vermektedir. Burs alabilecek öğrencilerde belli kriterler arayan ÖNDER’in başarılı öğrenciler için yurt dışı bursları da bulunuyor. 2008-2009 yılı için burs başvuruları başladı. İlgilenen öğrenciler ÖNDER’in internet sitesinden başvuruda bulunabilir.
Web Adresi: http://www.onder.org.tr/YaziGoster.asp?ID=80
Tel: 0 (212) 519 09 53

Hacı Ömer Sabancı Vakfı

Hacı Ömer Sabancı Vakfı

Burs, yükseköğrenim süresince, Ekim ayında başlamak üzere, her yıl 9 aylık bir süre için karşılıksız, fakat geri ödemeli olarak verilmektedir. Sabancı Vakfı bursları için başvuruların ve gerekli belgelerin öğrenci tarafından en geç 17 Ekim 2008 akşamına kadar kayıtlı olduğu üniversitenin Öğrenci İşleri / Burs Ofisi’ne teslim edilmesi gerekmektedir. Maddi desteğe ihtiyacı olan çalışkan ve başarılı öğrencilere yüksek öğrenimleri süresince verilen ancak geri ödeme yükümlülüğü bulunan bursun adı Sosyal Amaçlı Burs (SAB). Bu burs için, öğrencilerin üniversiteye giriş sınavında aldıkları puan ile bir önceki okulda veya sonraki sınıflarda gösterdikleri başarılar ve mali durumları dikkate alınmaktadır. Her yıl Eylül ayında üniversitelere gönderilen ve gazetelerde yayınlanan duyuruların ardından başvuruda bulunanlara form gönderilmekte ve gerekli koşulları taşıyan öğrencilerin müracaatları değerlendirilmektedir.
Burslar ile ilgili sorularınız için:
Tel: (0-212) 385 89 01

Faisal Finans Kurumu Vakfı

Faisal Finans Kurumu Vakfı

Vakfın burs adayında aradığı şartlar; bir üst sınıfa geçerken borçlu dersi olmaması, başka vakıftan veya kurumdan burs almaması, disiplin suçu işlememiş olması, savcılık tarafından hakkında soruşturma açılmamış olması. Başvurular Ekim ayındadır.
Tel: (0-212) 251 65 20

Eskişehir Sanayi Odası

Eskişehir Sanayi Odası

Eskişehir veya Bilecik doğumlu, Eskişehir veya Bilecik il sınırları içinde yer alan bir liseden mezun olan ve Mühendislik ve İdari Bilimler Fakültesi’ni kazanan 25 yaşını aşmamış başarılı öğrencilere burs veriliyor. Başvurular, Eskişehir Sanayi Odası veya Eskişehir Kızılay Şube Başkanlığı’ndan alınacak form ile Eskişehir Sanayi Odası’na yapılmaktadır.
Tel: (0-222) 236 03 60

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği

İstanbul içinde okuyan üniversite öğrencilerine karşılıksız burs veriyor. Eylül’ün ilk haftasında başvurulması gerekiyor.
Web Adresi: http://www.cydd.org.tr/nasilburs.asp
Tel: (0-212) 252 44 33

Aydın Ticaret Odası

Aydın Ticaret Odası

Aydın Ticaret Odası, bünyesinde kurulu bulunan Aydın Ticaret Odası Öğrenci Okutma ve Eğitim Vakfı unvanlı kurumla, sadece Aydın’da ikamet eden ve en az 4 yıllık yüksek öğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilere kredi verilmektedir.
Tel: (0-256) 213 22 02

Asım Kocabıyık Vakfı

Asım Kocabıyık Vakfı

Başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veren vakfın önceliği yetim, öksüz veya anne-babası ayrı olan öğrencilere tanımaktadır. Bu burstan mezun oluncaya kadar yararlanmak için yıllık not ortalamasının 4 üzerinden 2,5 olması gerekmektedir. Başvuru Ekim ayında yapılmaktadır. Vakıf geçtiğimiz yıllarda İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi; Mühendislik, İşletme ve İktisat bölümünde okuyan öğrencilere burs vermişti. Bu yıl ise henüz bir açıklama yapılmadı. Burs müracaatı, sözkonusu okullara kayıt yaptırmış öğrencilerin kendi okullarının burs ofislerine yapılmaktadır.
Tel: (0-212) 251 34 10

Ankara Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı

Ankara Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı

Üniversite birinci sınıfı başarı ile tamamladıktan sonra Bireysel Gelişim Programı’na kabul edilen öğrenciler, fakültelerin ikinci akademik yılından başlayarak üç yıl süreyle her yıl Ekim - Haziran ayları arasında toplam sekiz ay aylık burs almaya hak kazanırlar. Burs miktarı her yıl Vakıf Yönetim Kurulu tarafından tespit edilir.
Web Adresi: http://www.tikav.org.tr/bgpbasvuruformu.htm
Tel: (0-312) 442 4822-438 05 43

Ankara Durak Eğitim Öğrt. Day. ve Yar.Vakfı

Ankara Durak Eğitim Öğrt. Day. ve Yar.Vakfı

Ekim ayında burs başvuruları yapılmaktadır. 4 yıllık bir fakültede öğrenci olmak yeterlidir.
Adres: Zübeyde Hanım Mah.Sulugöz Sok.No:15/1 İskitler
Tel: (0-312) 341 31 36

Ankara Çankaya Eğitim ve Kültür Vakfı

Ankara Çankaya Eğitim ve Kültür Vakfı

Ankara’daki üniversitelerin 4 yılık İİBF ve Fen Ebebiyat fakültelerinde okuyan öğrencilere 8 ay boyunca burs verilmektedir. Başvuru kosulları Eylül ayında açıklanmaktadır. Ekim ayında başvuruların yapılması gerekmektedir.
Tel: (0-312) 438 05 43

Ankara Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı

Ankara Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı.

1-31 Eylül tarihleri arasında başvurular yapılır. 4 yıllık fakültede okumak ve öğrencinin anne ya da babasının Bitlisli olması şartı aranmaktadır.
Tel: (0-312) 418 69 16

Ali Osman Sönmez Vakfı

Ali Osman Sönmez Vakfı

Vakıf sadece işletme alanında öğrenim gören öğrencilere burs vermektedir. Bursiyer adaylarının Bursalı ya da orta öğrenimini Bursa’da tamamlamış olması gerekmektedir.
Tel: (0-224) 261 04 40

Alarko Eğitim ve Kültür Vakfı

Alarko Eğitim ve Kültür Vakfı

Ekim ayında başlayan burslar 8 ay boyunca devam etmektedir. Verilecek burs miktarı her öğretim yılı için yeniden belirlenmektedir.
Web Adresi: www.alarko.com.tr/alevwebformc1.doc
Tel: (0-212) 258 61 20

Ağrı Eğitim ve Kültür Vakfı

Ağrı Eğitim ve Kültür Vakfı

Maddi durumu yetersiz, anne veya babası Ağrı doğumlu olan öğrencilere burs verilmektedir.
Tel: (0-472) 215 39 58

Adıyaman Kültür Ve Eğitim Vakfı

Adıyaman Kültür Ve Eğitim Vakfı

Bu bursa başvurabilmek için anne veya babanın Adıyamanlı olması gerekmektedir. Öğrencinin maddi durumunun yetersiz, ama aynı zamanda başarılı olması gerekmektedir. Son olarak mülakat yapılmaktadır. Başvurular 15 Eylül’dedir.
Tel: (0-416) 213 47 30

Adana Ticaret Odası Sosyal Hizmet Eğitim Vakfı

Adana Ticaret Odası Sosyal Hizmet Eğitim Vakfı

Yüksekokul ve üniversitelerde okuyan ve maddi desteğe ihtiyaç duyan, Adana’na oturan başarılı öğrencilere burs veriliyor. Burs müracatları 1-31 Ekim tarihleri arasında yapılmaktadır, Ocak ayından itibaren 8 ay süresince burs verilmektedir.

Web Adresi: http://www.atosev.org.tr/burslar.html
Tel : (0-322) 232 59 13

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Vakfı

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Araştırma ve Geliştirme Vakfı

Başarılı ve maddi durumu yetersiz öğrencilere burs veriliyor. Başvurular eğitim döneminin başında yapılmaktadır.
Tel: (0-374) 253 45 11 / 45 06

İBB burs başvuruları başlıyor

Burs başvuruları başlıyor ama umarız ki gerçekten ihtiyacı olanlara gider bu yardımlar.. Çünkü gerçekten de ihtiyacı olan bir sürü öğrenci var. Çok zor koşullarda eğitimlerine devam ediyorlar.


İBB Burs müracaatları başlıyor. 20 Eylül 15 Ekim tarihleri arasında devam edecek olan başvurular, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin internet sitesi www.ibb.gov.tr adresinden yapılabilecek.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eğitime verdiği destek sürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl da 50 bin üniversite öğrencisine vereceği eğitim yardımlarının başvuru takvimi belli oldu. Yüksek öğrenimlerini İstanbul’da sürdüren ve üniversitelerin ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora bölümlerinde okuyan öğrencilerin başvuruda bulunabileceği eğitim yardımlarına müracaatlar bu yıl 20 eylül – 15 ekim tarihleri arasında www.ibb.gov.tr adresinden yapılacak.
İBB 50 BİN ÖĞRENCİYE EĞİTİM YARDIMI YAPACAK

Bu yıl eğitim yardımı miktarında ve bu yardımdan yararlanacak öğrenci sayısında herhangi bir değişiklik yapmayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu yıl da 50 bin öğrenciye toplam 36.680.000 YTL eğitim yardımı yapacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı eğitim yardımlarından bu yıl 46.400’ü lisans ve ön lisans, 3000’i yüksek lisans, 600’ü ise doktora olmak üzere toplam 50 bin üniversite öğrencisi yararlanacak. Eğitim yardımları kapsamında 7 ay süresince lisans ve ön lisans öğrencilerine aylık 100’er, yüksek lisans öğrencilerine 150’şer, doktora öğrencisine ise 250’şer YTL ödeme yapılacak.

BANKA HESABINA YATACAK

Eğitim yardımları 18 Aralık tarihinden başlayarak Haziran ayını da kapsayacak şekilde her ayın ikinci haftasında öğrencilerin Ziraat Bankası’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılacak olan hesaplarına yatırılacak.

KAZANANLAR ELEKTRONİK ORTAMDA BELİRLENİYOR

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından dağıtılan eğitim yardımını almaya hak kazanan öğrencilerin isimleri, 2004–2005 eğitim öğretim yılından bu yana, elektronik ortamda belirleniyor. Öğrencileri, başvuru sırasında verilen bilgiler doğrultusunda puan esasına göre sıralayan sistem, daha sonra yüksek puandan itibaren eğitim yardımı almaya hak kazanan öğrencileri belirliyor. Eğitim yardımı almaya hak kazanan öğrenciler, başvuru sırasında belirttikleri bilgilerin doğruluğunu gösteren evrakları Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne teslim ediyor. Evrakını teslim edemeyen öğrencilerin ise eğitim yardımı hakları kaybolarak eğitim yardımı hak kazanamayanlar arasında en yüksek puanı bulunan öğrenciye veriliyor.

KONTENJANIN YÜZDE 5'İ YABANCI ÖĞRENCİLERE...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından yürütülen eğitim yardımı çalışmaları kapsamında yapılacak olan toplam yardım miktarının yüzde 5’i, (2500 öğrenci) yabancı uyruklu öğrencilere dağıtılacak.

14 Ağustos 2008 Perşembe

Utangaçlık öldürdü

Utangaçlık öldürdü SİVAS DHA
Sivas'ta Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle hastanede tedavi gören Ömer Taşkafa (65) yaşamını yitirdi. Yaşlı adamın, kenenin testisine yapışmasından dolayı utandığı için kimseye söyleyemediği öğrenildi. Yıldızeli ilçesine bağlı Akçakoca köyünde çiftçilik yapan 2 çocuk babası Taşkafa, 5 gün önce tarlada çalıştığı sırada kene tarafından ısırıldı.
Taşkafa testisine yapışan keneyi koparıp attı. Erojen bölgesinin ısırıldığını söylemeye utanan yaşlı adam, yüksek ateş ve mide bulantısı belirtileriyle Tokat Sulusaray Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Buradaki ilk müdahalesinin ardından Tokat Devlet Hastanesi'ne sevkedilen yaşlı adam, tedavinin ardından taburcu edildi.
Evine döndükten sonra tekrar rahatsızlanan Taşkafa, ailesi tarafından dün Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirildi. KKKA hastalığı şüphesiyle tedaviye alınan Taşkafa tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. Bu arada, rahatsızlandıktan sonra hastaneye kaldırılan Taşkafa'nın durumunun, eşinin doktorlara anlatması üzerine anlaşıldığı öğrenildi.

Deutche Welle: "Komünist 'Şirinler' Müslüman oldu"

Deutche Welle: "Komünist 'Şirinler' Müslüman oldu"

Popüler çizgi filmi Şirinler’in Türkiye’deki bazı TV kanallarında “İslami usul"de yayınlandığına dikkat çekildi. Alman Deutche Welle, Türkiye’deki bazı "İslami TV kanalları"nın Şirinler çizgi filmini "Müslüman Şirinler"e uyarladığına dikkat çekerken "Şirin Baba’nın Cuma namazına gittiği" Türkiye’deki versiyonda filmde "laylaylaylay" nağmelerinin de "La ilahe illallah, Allahü ekber"e dönüştüğüne işaret etti. Alman yayın kurumu DW, 1980’li yılların popüler çizgi filmi Şirinler’in günümüzde “Müslüman Şirinleröe uyarlandığını belirttiği haberinde, “’Mümin Şirinler’de, Şirin Baba Cuma namazına gidiyor, ’Allah rahatlık versin’ gibi replikler kullanılıyor, ’laylaylaylay’ nağmeleri de ’La ilahe illallah, Allahü ekber’e dönüşüyor" denildi. Şirinler’in komünist bir yaşam biçimini temsil ettiği iddialarına da yer verilen haberde şöyle denildi: "Şirinlerin orijinal ismi ’Schtroumpfs’ idi. Konuştukları dil ve isimleri bir dil sürçmesi sonucu oluştu. İngilizce ismi ’Smurfs’ olarak bilinen Şirinler bir dönem komünist propagandası yaptığına dair eleştiriler ile de karşılaştı. Şirinler’in komünist olduğu iddiaları ise ’Smurf’ kelimesinin ’kızıl bayrak altında yaşayan küçük adam’ anlamına geldiğine dair söylentilerle birlikte Şirinler’in yaşam biçimi ile komünist değerlerin arasında paralellik kurmak mümkün. Komün şeklinde ve maddiyattan uzak yaşamaları, para biriminin olmaması, ’Şirinköy’de herhangi bir tapınağın olmaması, herkesin eşit olması ve kolektif çalışmaları, bu tür iddiaların gerçeklik payı taşıdığı şeklinde yorumlanabilir." DW, Gargamel isimli kötü karakterin ise sadece maddiyat üzerine kurulu yapısının ve sürekli Şirinler’in yaşadığı köyü bulmak istemesinin, kapitalist ve emperyalist dünyayı temsil ettiğini belirttiği haberinde, kendi şatosunda birlikte yaşadığı ve sağ kolu olan kedisi Azman’ın ise kapitalist dünyanın peşinden gelen ülkeleri sembolize ettiği söyleniyor" dedi.

‘Binmeyeni işten atıyorlar’ iddiasıSERHAT OĞUZ, GÖKHAN KARAKAŞ İstanbul
Tuzla’da kum torbasıyla yapılması gerekirken 19 işçiyle yapılan ve 3 işçinin ölümüyle sonuçlanan filika testiyle ilgili olarak konuşan bir işçi, ‘Filikaya binmek istemeyenler başka şeyler bahane edilerek işten çıkarılıyor’ diye konuştu.

Tuzla’da 3 işçinin ölümü 16 işçinin de yaralanmasıyla sonuçlanan filika (free fall) kazasıyla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı soruşturma başlattı. Limter İş Sendikası, kum torbasıyla yapılması gereken testin eğitimsiz 19 işçiyle yapılmasını cinayet olarak değerlendirirken, teste katılmayanların işten atıldığını belirten ve ismini vermek istemeyen M.Y ise “Başka bir tersanede çalışıyorum. Bu tür testlerde insanlar içine bindirilip testler yapılıyor. Binmek istemeyenler başka şeyler bahane edilerek işten çıkartılıyor. Bu şekilde daha önce bir iki arkadaşımızın çıkarılışına şahit oldum” dedi. Yakınları konuşmadıİki gün işi durdurulan GİSAN Tersanesi’nde bakanlıktan bir heyet dün inceleme başlattı. Tuzla Devlet Hastanesi morgunda bulunan Ramazan Ergün (34), Ramazan Çetinkaya (36) ve Emrah Varoğlu’nun (22) yakınları kazayla ilgili konuşmaktan kaçındılar. Cenaze sahibi her ailenin yanında bir firma yetkilisinin olması dikkat çekti. Ergün’ün kaynakçı, Varoğlu’nun boyacı, Çetinkaya’nın ise 2 yıllık işçi olduğu, günlük 40 - 60 YTL arasında yevmiye aldıkları öğrenildi. Tersanelerde 10 yıldan beri kaynakçı olarak çalışan 4 çocuk babası Ergün’ün, kazalar nedeniyle tedirginlik duyarak bir çikolata fabrikasına geçtiği, ancak ücretinin az olması nedeniyle tekrar tersaneye döndüğü belirtildi. İşverenin sürekli işe girişini yenileyerek primini asgari düzeyden yatırmasından rahatsız olan Ergün, düzenli bir iş hayali kuruyordu. Varoğlu ise, tersaneye, aynı yerden emekli olan yakınlarının ısrarı üzerine girmiş. Açıköğretim Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okuyan Varoğlu, Samsun’da, Çetinkaya, Zonguldak Ereğli’de toprağa verilecek. Ergün, Esenyalı Mezarlığı’nda toprağa verildi.Sendika: CinayetLimter İş Genel Başkanı Cem Dinç, filika testlerinin kum torbaları ya da diğer teknolojik donanımlarla yapılması gerektiğini ancak Tuzla’da bu kurala uyulmadığını öne sürdü. Dinç, olayla ilgili kamu davası açılacağını, ancak diğer kazalarda olduğu gibi taşeron firmaya 2 yıl hapis cezası çıkacağını, bunun 15-20 bin YTL para cezasına çevrileceğini ve ana firmanın sorumlu tutulmayacağını söyledi. Bu arada, Dok Gemi-İş Sendikası Genel Başkanı Necip Nalbantoğlu tersanede incelemelerde bulundu. “Ne yapılacaksa en ağır şekilde yapılması lazım” diyen Nalbantoğlu şunları söyledi: “Filikanın içine bu insanları kimin koyduğunun sorulması gerek. Elbette 19 kişiye deneme yapması için emir veren kişi birinci derecede sorumludur. İşçiler beni tanımasına rağmen sorularıma cevap verilmiyor. Soru sorduğum işçiler kaçıyor.”

Test için 2 işçi yeterliTMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı İlter Çelik yaptığı açıklamada, “GİSAN Tersanesi’nde inşası tamamlanan 12 bin 500 tonluk Panama bandıralı tanker, denetimlerden sorumlu olan ve Fransız loydu olarak bilinen Bureau Veritas firmasınca test edilmekteydi. Bu testlerden biri olan kurtarma filikasının serbest düşme testinde, filikanın düzeneğindeki bir hata nedeniyle gemiye çarpması ve kontrolsüz düşmesi sonucu camları patladı, içine su doldu. İçinde test amaçlı ağırlık kullanılmak üzere emniyet kemerleri bağlı halde oturan 19 işçiden 3’ü öldü, 16’sı yaralandı. Ağırlık testinin kum torbasına bağlı simülasyon düzenekli araçlarla yapılması gerekirken, insanların kum torbası olarak kullanılmaları, ülkemizde insan hayatının ne kadar değersizleştirildiğini bir kez daha gözler önüne sermekte” dedi.Gemi Mühendisleri Odası Genel Başkanı Tansel Timur da, free fall için ilk testin üretim sırasında yapıldığını ve bağımsız kuruluşlarca denetlenerek tersanelere gönderildiğini söyledi. Timur, gemilerde yapılan testte insan bulunmasının şart olduğunu belirterek, şöyle konuştu:“Acil durumda filikayı harekete geçirecek mekanizmayı kullanacak personelin de içeride olması lazım. Ama bunun için en fazla 2 kişi yeterli olur, diğer bölümlere kum torbası konabilirdi. Uluslararası Denizcilik Örgütü bu konuda eğitimli personel kullanılmasını tavsiye ediliyor. Ben olsam bu kadar kazanın olduğu Tuzla’da bu tavsiyeyi kural olarak dikkate alırdım. İşçilerin yüzme bilmemesi kuvvetle muhtemel. Filikanın denize düştüğünde ters dönmemesi ve camının kırılmaması lazım. Ya üretimde bir hata var ya da filika indirilirken bir hata yapılmış.”4 aşamalı test yapılıyorTürk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İnsel, “Filikalara, yangın, ters dönme ve düzelme, düşme ve serbest düşme olmak üzere 4 aşamalı test yapılıyor. En son yapılan düşme testinin ilkinde boş, ikincisinde eğitime tabii tutulmuş 2 uzman gemi personeli kullanılıyor. Kalan bölümünde kum torbası kullanılabiliyor” diye konuştu.

TBMM TUZLA KOMİSYONU’NDAN TEPKİ Akılla açıklamak mümkün değilTuzla’daki filika kazası TBMM’de tepkiyle karşılandı. Tuzla Komisyonu’nun üyeleri şu değerlendirmelerde bulundu:Mehmet Domaç (Tuzla Komisyonu Başkanı, AKP İstanbul Milletvekili): Bu normalde bir iş kazası değil. İş kazası olabilmesi için bir iş yapmak gerekiyor. Burada kazaya uğrayanlar, ölenler bir iş yapmıyorlar. Dolayısıyla bu insanlar boşu boşuna ölmüştür. Bu insanlar akılsızlıktan, akıl dışı davranmaktan, ihmalden, tedbirsizlikten öldü. Bunu akılla anlatmak mümkün değil. O kadar çok hata var ki, düzeltilmesi mümkün değil. Müdahalemize gerek yok, hukuk işliyor. Burada bu denemeyi yaptıran hangi kuruluşsa yetkilisinin cezalandırılması lazım. Yoksa gemi kaptanının bu konuda cezaya uğraması gerekiyor. Hangi kuruluş böyle bir tekneyi 19 insanla dener? Böyle bir şey olmaz. Çetin Soysal (CHP İstanbul): Biz baştan beri ‘ilkel koşullarda yaşam biçimi var’ dedik. Bu önlenebilir ölümlerin bir tanesine daha tanık olduk. Kum torbası yerine insanların nasıl konulduğunu ibretle gördük. Bunları görmek için tebdil-i kıyafete gerek yok. Çalışma Bakanı da Başbakan da raporlarımızı okumaları halinde bile orada çözümlerin olduğunu görürler. Tebdil-i kıyafet yapıp da oradaki sorunları çözemeyen bakanın bir dakika bile kalmadan istifa etmesi lazım. Mithat Melen (MHP İstanbul): Raporumuzda belirttiğimiz gibi mesele sadece bir Tuzla meselesi değil, Türkiye’nin sorunları meselesi. Bugün Nişantaşı’nda bile adamın elinde koca kazma var, inşaatın 8. katında ne emniyet ipi var, ne kafasında kaskı var. İşimiz o kadar çok ki. MANSUR ÇELİK Ankara

İşte ilk inceleme sonucuGemi Mühendisleri Odası İş Güvenliği Komisyonu Üyesi Bülent Çağlar’ın kaza yapan filika ve gemide yaptığı inceleme sonuçları basına açıklandı. Ön inceleme sonucu, geminin rampa bölümünün, projeye uygun yapılmadığı ve filikanın ilk testinde de insanların kullanıldığı ortaya çıktı. Hatalar sıralandıGemi Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Erdal Kılıç, “Filikanın bulunduğu rampada yaptığımız incelemede, Vardevela’nın (güverteyi çevreleyen korkuluk) projeye uygun yapılmadığı ve içeri dönük olması gerekirken düz yapıldığını belirledik. Filika, Mapa’ya çarpmışİkinci hata ise filikanın bağlı olduğu Mapa’nın (filika kancasının bağlandığı halka) 8 cm daha uzun olduğunu belirledik. Bu tespitlere göre, gemiden fırlatılan filika, hareket ettikten sonra Mapa’ya çarpmış, akabinde Vardevela’ya çarparak havada takla atmış. Suya ters düşen filikanın, camlarından önce tavan ve yan kupaları kırılmış” dedi.

1 Mayıs 2008 Perşembe

Üniversiteli travesti gaspçı suç üstü yakalandı

Son iki ayda 8 hipermarket soygununu gerçekleştiren travesti Göksel G(30). Gazi Hastanesinde Gasp Büro Amirleri görevlilerince kıskıvrak yakalandı.

Ağzına ameliyat maskesi başına da kaşkol takıp elindeki silahla marketlerin kasasını boşalttıktan sonra taksiye binerek şoföre kendisini 'doktor', 'hasta' diye tanıtıp herhangi bir hastaneye gittiği ve burada izini kaybettirdiği belirlendi.Latince kursuna giden zanlı Göksel G. kurs parasını sağlamak için böyle bir yola başvurduğunu söyledi.Yunanistan'a gitmek için Latince öğrendiği ve ailesinin kendisini travesti olduğu için reddettiğini polis ifadesinde söyledi. Ayrıca gözaltına alınan Göksel G. (30) adlı kişinin Ankara’da özel bir üniversiteden atıldığı belirlendi.Zanlı Göksel G. marketin güvenlik önlemlerinin az olduğu için soyduğunu dile getirdi.

Soygun marketin güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.. Zanlı üstünde siyah mont ve şapkayla yüzünü saklayarak markete girdi daha sonra silahını çıkarıp kasiyerden paraları isterken olay sırasında orda bulunan vatandaşlar panik halinde geriye çekildiler. Zanlı vatandaşları ve kasiyerleri silahını göstererek uzaklaştırdı ve daha sonra koşarak kaçtı.Girdiği diğer markete üstünde bu kez yeşil kapşonlu t-şhirt bulunan zanlı içeri girdikten bir süre sonra silahını çıkarıp kasiyere doğrulttu ve kasayı boşaltıp kaçtı.Üçünü soygunda ise kendisini siyah mont,şapka,yüzünde yeşil bir atkı ve ağzında doktorların kullandığı ameliyat maskesi bulunan Göksel G.kasadaki paraları alarak olay yerinden uzaklaştı.

Soyguncu Ankara Emniyet Müdürlüğü Gasp Büro Amirleri güvenlik kameralarını izleyerek soyulması muhtemel marketlerde ve hastanelerde güvenlik önlemi aldı.Soyguncunun yakalandığı gün başka bir marketi yine silah zoruyla soyduktan sonra olay yerinden taksiye binip Gazi Hastanesine giden soyguncuyu hastanede hazır bekleyen polis ekipleri kıskıvrak yakaladı.

Emniyetteki sorgusu biten travesti soyguncu Göksel G. bugün adliyeye sevkedildi.

DHA

27 Nisan 2008 Pazar

Osmanlı Cumhuriyeti

Filmimi 10 milyon seyirci izleyecek

Ata Demirer: 3-5 milyon seyirci iyi bir rakam kabul ediliyor ama filmimiz bu rakamı ikiye katlayacak


Senaryosunu ve yönetmenliğini Gani Müjde’nin üstlendiği, başrollerini Ata Demirer, Vildan Atasever, Sümer Tilmaç gibi isimlerin paylaştığı Osmanlı Cumhuriyeti filminin çekimleri başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Günay’ın devreye girmesiyle Milli Saraylar’dan alınan izinle çekimi Topkapı Sarayı’nda yapılan filmde ’Kurtuluş Savaş yapılmamış olsaydı Osmanlı İmparatorluğu’nun bugün ne durumda olacağı’ mizahi bir dille işleniyor. Padişah Seyid’i canlandıran Ata Demirer, “Topkapı Sarayı’na girdik ve padişahların çok kolay şeyler yaşamadığını gördük. O kapıların ardında bir imparatorluğu yönetmek zor bir şeymiş” dedi. Fragmanını 1.5 milyon kişinin izlediği filmin gişesinden de çok umutlu olduğunu belirten Demirer iddialı konuştu: “Bir film için 3 ve 5 milyon seyirci iyi rakam gibi kabul ediliyor. Ancak ben 10 YTL harcayabilen bütün insanların bu filme gelmesini bekliyorum. Filmi 8-10 milyon kişi izlesin istiyorum. Bu hedefe de ulaşacağımızı umuyorum.”

Erdoğan’la Baykal birlikte izler

Gani Müjde filmiyle ilgili şunları söyledi: İşgal altında bir ülke tasarladım. O işgal altından kurtulmaya çalışan iyi niyetli bir padişahın çabalarını yansıtıyor. Ne Osmanlı’yla ne de Türk tarihi ile dalga geçmiyor. Tersine bunları yücelten bir film. Bütün siyasi akımlardan iyi niyetli olumlu tepkiler geleceğini düşünüyorum. Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan ve Devlet Bahçeli yanyana keyifle izleyebilir.

Güne nane ile başlayın!

Güne nane ile başlayın!

Stres dolu toplantılar veya partilerle dolu geçen yoğun bir haftanın sonunda yorgun mu düştünüz? Kolayca eski performansınıza kavuşabilirsiniz.

Nanenin kokusu bir eğitim çavuşuna benzer; beyninize "Kalk ve işine konsantre ol!" emrini verir. Araştırmalara göre bu kokunun olduğu yerlerde çalışanlar, sıkıcı ama yapılması şart olan işlere daha fazla yoğunlaşabilmektedirler. Zihinsel olarak tembelleştiğinizi hissettiğinizde naneli bir sakız çiğneyin, şeker yiyin ya da nane kokusunu içinize çekin. Böylece beyninizin "Yapabilirim!" dediğinizi duyabilirsiniz.
Nane kokulu yerlerde titizlik gerektiren işlerde çalışan insanların daha iyi performans gösterdikleri bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Araştırmaya katılanlar arasından nane kokulu yerlerde çalışanların, kokusuz yerlerde çalışanlara göre, daha az yazım hatası yaptıkları ve alfabetik işlemleri daha çabuk gerçekleştirdikleri görülmüştür.

Tedavi amacıyla; detaylara olan dikkatinizi arttırmak için, zihninizi dinlendirmek için ya da kilo vermenize yardımcı olması için kokuların kullanılması, aromaterapinin uygulama alanına girer. Aromaterapi, güzel kokuların ciğerlere çekilmesi ya da cilde sürülmesiyle uygulanabilir.

Bazı esanslar, gevşeme ve zihinsel rahatlama gibi biyolojik tepkilerin oluşmasını sağlayan beyin aktivitelerini uyarır. Yakın zamana kadar aromaterapinin yararlarını destekleyen fazla kanıt bulunmuyordu. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda, artık aromaterapinin psikolojik ve fiziksel sağlık için gerçekten faydalı olabileceği görülmüştür.

RealAge

Sara cerrahisinde başarı arttı!

Sara cerrahisinde başarı arttı!

İlaç tedavisine yanıt vermeyen sara hastalarında yapılan ameliyatlarda yüzde 70 - 90 başarı elde ediliyor.

Pamukkale Üniversitesi Nöroşirürji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Feridun Acar, epilepsi cerrahisinde yüzde 90'lara varan oranda bir başarı yakalandığını söyledi. Antalya'da düzenlenen Türk Nöroşirürji Derneği 22. Bilimsel Kongresi'ne katılan Yrd. Doç. Dr. Acar, ülkemizde 700 bin epilepsi hastası bulunduğunu ve hastaların da yüzde 20'sinin ilaca direnç gösterdiğini belirtti. Hastalığın başında ya da ilerleyen evrelerinde ilaca dirençli hale gelen bu hastalarda nöbetlerin kontrol edilemez bir hal aldığını vurgulayan Acar, "İlaca cevap vermeyen bu hastalar günlük yaşamlarında yolda yürürken aniden nöbet geçirip düşüp kafasını vurabiliyor, ya da araç kullanırken nöbet geçirip kaza yapabiliyor. Bu grupta epilepsi cerrahisi olarak yapabileceğimiz çok değişik uygulamalar var ve bunların başarıları yüzde 70 ile 90 arasında. Hatta bazı özel durumlarda bu nöbetleri yüzde 95 oranında kontrol altına alabiliyoruz" dedi.

Hasarlı bölge zarar vermeden alınıyor

Epilepsi cerrahisinde uygulamalar hakkında bilgi veren Acar, ameliyatla beyindeki hasarlı bölgeyi çıkararak epilepsiyi kontrol edebildiklerini, tüm bunlar yapılırken beynin tüm fonksiyonlarını da denetim altında tuttuklarını söyleyerek, şöyle dedi:
"Bazı ameliyatlarda beynin içine ve üzerine elektrodlar koyup hem nöbetin kalktığı yeri net gösteriyoruz hem de beyin haritalandırması yaparak fonksiyonel bölgeleri ayırıp hastaya zarar vermeden problem yaratan o bölgeyi çıkarabiliyoruz."

Yaşam kaliten bozulmasın!

Yaşam kaliten bozulmasın!

Beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız basit değişiklikler ile İritabl Bağırsak Sendromundan kolayca kurtulabilirsiniz.

25 Nisan 2008 Cuma

Ülkemizde görülme sıklığı birçok Avrupa ülkesinden daha yüksek olan İritabl Bağırsak Sendromundan (İBS) şikâyetçi olanlar kimi bölgelerde nüfusun yüzde 20'sini buluyor. Oysa beslenme alışkanlıklarında yapacakları basit değişiklik çok şeyi değiştirebiliyor. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre İBS, soğuk algınlığından sonra işe veya okula gidememe nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Ancak hastaların çoğu bu durumu yaşam biçimi olarak kabulleniyor ve yaklaşık yüzde 70'i hekime başvurmuyor.


Novartis OTC tarafından düzenlenen II. Gastroenterohepatoloji Günleri çerçevesinde yapılan İBS sempozyumunda konuşan İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenterohepatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynel Mungan, karın ağrısı, şişkinlik, ishal ya da kabızlık gibi belirtilerle ortaya çıkan rahatsızlıkta ilaç ve psikolojik tedavilerin yanı sıra yaşam kalitesinin yükseltilmesi için liflerin sürekli kullanımının önemini vurguladı. Hastalığın nedenlerinin bilinmediğini belirten Mungan, İBS şikâyetlerinde tavsiye edilen tahıl, ekmek, baklagil, meyve ve sebze gibi doğal liflerin şişkinlik yapması sebebiyle dikkatli önerilmesi gerektiğini ve prebiyotik ve probiyotik etkilerinden dolayı doğal bir lif olan hidrolize "guar gum" (PHGG) kullanımının önemine değindi.

Yorulmadan zayıflayın

Tüm vücudunuzu aynı anda ve zorlamadan çalıştıran Life Fitness Cross Trainer, yüksek kalori yakımını sağlarken, motivasyonu artıran birçok egzersiz programıyla adeta tek başına bir spor salonu gibi çalışıyor. X3 Cross Trainer, tüm vücudu bir arada çalıştırıyor ve yoğunluk belli bir bölgede toplanmadığı için hedeflenen kalori yakımına daha az yorularak ulaşılıyor. "Whisper stride" özelliği sayesinde istenilen her saatte sessiz bir şekilde spor yapmaya imkan veren X3 Cross Trainer, pek çok programı birarada barındırıyor. Manuel kullanım seçeneği, başarısı kanıtlanmış verimli Life Fitness programları Hill ve Random'un yanı sıra; direnci yavaş yavaş artıran EZ-Incline Resistance ve arazi koşulları simule edilerek, inişli çıkışlı ve farklı direnç seviyelerinin bir arada bulunduğu Sport Training programlarını sunuyor. X3 Cross Trainer ayrıca, kas ve dolaşım sisteminizi egzersize hazırlayan Warm Up Mode, egzersiz sonrası kalp atışlarını güvenle normal seviyesine döndüren Cool-Down Mode gibi özelliklere sahip.

Sakızla saatte 11 kalori yak!

Sakızla saatte 11 kalori yak!

Çiğnemekten zevk aldığımız sakızın aslında sağlığımıza da faydalı olduğunu biliyor muydunuz?

"Sakız çiğnemek faydalı mı yoksa zararlı mı?" diye daha önce düşünmemiş olabilirsiniz. Hatta erkek çocuklarını "sakız çiğneme bıyıkların eğri çıkar" diye korkuturlardı eskiden. Oysa sakız endüstrisi o kadar gelişti ki marketlerde sakız reyonu gittikçe büyüyor. Artık çeşit çeşit sakız var. Aynı kahve sektöründeki veya yoğurt seçimlerindeki inanılmaz çeşitlilik gibi. Artan tüketim ve ilgiye bağlı olarak bu konuda yapılan araştırmalar da artıyor.
Sakız çiğnemek çoğumuzun çocukluğumuzdan kalan bir alışkanlıktır. Bazen kendimizi abur cuburlardan korumak bazen de sinirimizi yatıştırmak için sakız çiğnemeyi tercih ederiz. Her ne nedenle olursa olsun sakız çiğnemek çoğumuzun alışkanlıkları arasında yer alıyor. 270 milyon nüfusa sahip ABD'nin sakız tüketimi yılda 46 milyar adettir. Yani ABD'de kişi başına 184 sakız düşmektedir. Türkiye'deki duruma göz atacak olursak sakız tüketiminin her geçen gün arttığı göze çarpmaktadır. Aylık ortalama 10 milyon dolarlık bir pazar payından söz edilebilir. Bu rakamlara göre ülkemizdeki herkes yılda bir kez de olsa sakız çiğnemektedir. Peki, çiğnemekten zevk aldığımız sakızın aslında sağlığımıza da faydalı olduğunu biliyor muydunuz? Birçok tüketici şekersiz sakız çiğnemenin diş çürüklerini önlediğini ve nefesi ferahlattığını biliyor ama yeni araştırmalar gösteriyor ki sakız kilo kontrolünde de yardımcı olarak kullanılabilir, odaklanmayı, uyanıklığı ve konsantrasyonu artırır ve hayatın günlük stresini azaltır. İşte yararları:

Kilo kontrolüne yardımcı olur: Sakız pratik, ucuz ve düşük kalorilidir. Şekerli bir sakız yaklaşık 5 -10 kaloridir. Şekersiz olanlar da tercih edilebilir. Sakız, atıştırmayı engellemek ve kalori alımını azaltmak için harika bir yoldur.

İştahı azaltır: Sakız çiğnemek iştah kontrolü sağlamaya yardımcıdır. Appetite (iştah) dergisinde 2007 yılında yayımlanmış çalışma gösteriyor ki öğleden sonraki atıştırma öncesi sakız çiğnemek, açlığı ve kalori alımını azaltmaya yardımcı oluyor.
Öğünde daha az yemeye sebep olur: Yapılan bir çalışmada akşamüstü ara öğününden önceki üç saatlik bir zaman diliminde bir saat aralıklarla 15 dakika sakız çiğneyen yetişkinler, sakız çiğnemeyenlere göre ara öğünlerinde 36 kalori daha az yedikleri gözlenmiştir. Sakızın şekersiz ya da normal olması ise bir şey fark ettirmiyor ve her ikisi de az yemeye yardımcı oluyor.
Atıştırma olarak seçenek olabilir: Sakız çiğnemek düşük kalorili olduğu gibi, yüksek kalorili atıştırmaların yerine de geçebilir. Özellikle, 140 kalorilik 1 veya 2 parça çikolatalı kurabiye yerine 2 parça 20 kalorilik sakız çiğneyerek, 120 kalori kazanç sağlayabilirsiniz.

Kalori harcatır: Mayo Clinic Uzmanları yaptıkları bir deneyde, sakız çiğnemenin saatte 11 kalori yakımını sağladığını hesaplamışlardır.

Konsantrasyonu artırır ve stresi hafifletir:Beyne giden kanı artırıyor
Birçok sporcu ve koçları oyun sırasında sakin kalabilmek ve gerginliği azaltmak için sakız çiğnemeyi tercih etmektedir. Aynı zamanda bazı öğretmenler de okullarda sakız çiğneme kuralının değiştirilmesini ve çocukların sınav sırasında sakız çiğnemesinin onların uyanıklığını ve konsantrasyonunu daha iyi sağlayacağını savunmaktadır. Son yapılan araştırmalarsa sakız çiğnemenin, damarlardan beyne giden kan akımını yüzde 25 oranında artırdığını gösteriyor. Appetite (iştah) dergisinde 2002 yılında yayımlanmış bir başka çalışma gösteriyorki sakız çiğnemek bireylerin öğrenme, akılda tutma ve bilgiye erişme yeteneğini de artırıyor.

Ağız ve diş sağlığını destekliyor

Sakız çiğnemenin, nefesimizi ferah tutmaya yardımcı olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bunun yanında vücuttaki en güçlü savunma mekanizması olan tükürük salgısını da artırır. Bu nedenle gün içinde sakız çiğnemek iyi bir seçenek olacaktır. Şekersiz sakız, ağız sağlığını birçok yönden destekler. Plaklarının ve çürüklerin oluşumunu önler, diş minesinde mineral bozukluklarını onarır, diş lekelerinin oluşumunu önler, olanları azaltır. Sağlıklı bir ağız, sağlıklı bir vücutla birebir ilişkilidir. Ağız yoluyla bakterin alınması, çeşitli hastalıklara yol açar.

Sakızla kilo kontrolünü sağlamanın ipuçları

Çok yemek yediniz ya da kendinizi durduramıyorsunuz, hemen sakız çiğnemeye başlayabilirsiniz.
Yüksek kalorili abur cubur besinlerden yemek istediğinizde sakız çiğneyerek bu güdüyü bastırabilirsiniz.
Stres daha fazla yemek yemenize mi sebep oluyor? Sakız çiğneyerek stresinizi azaltmayı ve atıştırmalardan uzak durmayı deneyebilirsiniz.
Yemek pişirirken sakız çiğnemeniz de hazırlık aşamasında tadına bakma bahanesiyle yemeklerden atıştırmanızı engelleyecektir.

Konsantrasyonu arttırmanın ve gerginliğinizi hafifletmenin basit yollarını arıyorsanız, Sakız çiğnemek en kolay yollardan biri olacaktır. Çalışmalara göre sakız çiğnemek uyanıklığı ve konsantrasyonu arttırıyor ve hayatın günlük stresini azaltıcı yönde etki gösteriyor.

Hangi gözlük size göre?

Hangi gözlük size göre?

Gözlük alışverişinizi kolaylaştırmak ve zamandan kazanmak için moda olan hangi model gözlüklerin yüzünüze uygun olduğunu öğrenmeniz gerekiyor.

Bu yıl çok büyük, maske şeklinde gözlükler moda. Bunlar yüzü tamamen kaplıyor. Birçoğu Swarovski kristallerle süslü, kristalsiz bulursanız şanslısınız. Saplarda ve gözlükle sapların birleşme noktalarında bol bol parlak taşlar kullanılmış. Moda renkler dore ve lame. Prada, Dolce & Gabbana, Burberry, Vogue markalarında bu renkler yoğun şekilde kullanılmış. Kahverengi, siyah veya çift renkli ya da leopar desenli gözlükler de dikkat çekiyor.
Kemik gözlüklerde yuvarlak formlar, kahverengi, siyah ve bej renkleri ağırlıkta. Ray Ban Wayfarer hızlı bir dönüş yaptı; birçok ünlü yüzünden eksik etmiyor. Yazın trendi renklerine ise pembe, kırmızı ve mor eklendi.

Yuvarlak yüzlüler

Yuvarlak yüzlü kişilerin seçeceği güneş gözlükleri yüzü olduğundan uzun ve ince göstermelidir. Yapmanız gereken, yüzünüzün en geniş kısmıyla eşit veya daha fazla genişlikte gözlükleri tercih etmek. Yüzünüzün yuvarlaklığını azaltacak yumuşak, köşeli ve dikdörtgen çerçeveli gözlükler size göre.

Uzun yüzlüler

Eğer yüzünüz uzunsa, küçük ya da dar, kare şeklinde gözlüklerden uzak durmalısınız. Geniş çerçeveler yüzün uzunluğunu kırdığı için dar çerçeveli gözlüklerden çok daha idealdir. Kare çerçeveli gözlükler sadece yüzün köşeli hatlarını belirginleştirir.

Oval yüzlüler

Yüzünüzün şekli ovalse şanslısınız, size hemen her tarz gözlük yakışır. Bu yüz şekli dengeli kabul edilir çünkü oval yüzde elmacık kemikleri genellikle çıkık olur. Yüzün kenarlarını kaplayan modeller de bu yüz tipine yakışır.

Üçgen yüzlüler

Üçgen yüzlülerin çenesi dar, alnı geniştir. Gözlerin olduğu bölgeye vurgu yaparak yüzün alt kısmını yumuşatın. Kedi gözü şeklinde çerçeveler yanlara doğru kıvrılmalı ve çeneyi dengeleyecek genişlikte olmalı.

Kare yüzlüler
Bu yüzde güçlü çene yapısı, geniş alın ve geniş elmacık kemikleri dikkat çeker. Köşeleri yumuşak, yuvarlak tarzda (kedi gözü şeklinde olabilir) gözlüklerle yumuşatabilirsiniz. Klasik oval çerçeveli gözlüklerde kare yüzlülerde iyi durur.

Açık tenliler
Hafif çerçeveleri veya gül ya da kehribar gibi renklerde olanlarını tercih edin. Şeffaf, mavi veya yeşil renkli çerçeveler yanaklara renk verir.

Koyu tenliler
Esmer ciltli ve koyu renk saçlı insanlara dore, lame veya şeffaf çerçeveli gözlükler çok yakışır. Siyah çerçeveler ise fazla ağır kaçabilir.

milliyet

İslam masaya vurarak sevdirilmez

İslam masaya vurarak sevdirilmez

Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Nihat Hatipoğlu, Türkiye'nin en iyi hatiplerinden biri olarak gösteriliyor. İnsanlar üzerinde etkisi ise tartışılmıyor bile...

Konferansları ayakta kalmak pahasına dinleniyor, ona dokunmaya çalışan hayranları yüzünden izdihamlar yaşanıyor. Bir günde ortalama bin 250 mail alıyor. Hayatında babası gibi o da kendisine Hz. Peygamberi model alıyor ve programında da onu anlatıyor. İslamın sade ve gösterişten uzak yaşanmasından yana olduğunu söyleyen Hatipoğlu, tesettürün defilelerde moda olarak sunulmasını doğru bulmadığını anlatıyor.


Hadis bilimiyle ilgilenmeniz ve ilahiyatçılığı seçmeniz nasıl oldu?
Babam din adamıydı, müftülük yapıyordu. Ayrıca, iki dedem de müftüydü. Ailenin büyükleri yukarıya doğru hep ilahiyatla meşgul olmuşlar. Osmanlı döneminde de böyle yetiştirilmişler. Babamın ahlaki yapısı, anneme ve bize karşı güzel tavırları, insanlara olan merhameti ve iyilikseverliği beni çok etkiledi. Onu kendime bir model olarak gördüm. Büyüdükçe onun da kendine peygamberi model aldığını anladım. Bu da beni ilahiyata yönlendirdi.


Babanızın size verdiği en önemli öğüt neydi?
Samimiyet. Bizim "ihlas" diye ifade ettiğimiz, bir şeyi Allah için yapmak. İnsanlara karşı merhametli ve toleranslı olmak. Babamın en etkilendiğim ve bana yansıyan özelliği "tevazu"ydu. Babam yıllarca İzmir İl Müftülüğü yaptı. Bir gün bile çay isterken bacak bacak üstüne atıp da "Oğlum bana çay getir" demedi. En fazla, "Evladım, bana çay getirebilir misin" derdi. Ankara'daki evimin kapısı herkese açık.


Hatip özelliğinizi ilk kim keş- fetti?
İlk dönemlerde camilerde de vaaz verilir. Yavaş yavaş Ankara'da tanınmaya başladım. 1-2 radyo programına konuk çağrıldım. Daha sonra da program yaptım. 15 yılı aşan bir yerel radyoculuğum var.


Nasıl bir üslup oluşturdunuz?
Direkt dini mesajlar vermek yerine, program içerisinde peygamberin ve dostlarının yaşantılarını ön plana çıkardım. İnsanlara onları kırmadan, güzel yolla bir şeyler vermeye karar verdim. Hz. Peygamber'in metodu da odur. "Güzel örneklerle insanları çağrınız. Kaba ve haşin olmayın" diyor. Ben etiyle, kemiğiyle oraya gelip "Allah!ın Peygamberi böyle merhametliydi, siz de böyle olmaya çalışın" diye hitap ediyorum. Bana yönelik aşırı sevgi tezahürlerini de şöyle yönlendiriyorum: "Sizin buraya gelmenizin sebebi Nihat Hoca değil, siz peygamberi seviyorsunuz."


Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?
Ben Ankara'da yaşıyorum. Ama Ramazan ayında 1 ay İstanbul'da kalıyorum. 3 erkek çocuk babasıyım. Cumaları TV programı için İstanbul'a geliyorum. Büyük oğlum tıpta okuyor. Ortancamız liseyi yeni bitirdi. En küçüğümüz ise 10 yaşında. Geçenlerde gece geç saatte bir yerden dönünce kapıyı çaldım. Osman, beni görünce eskiden "Hoşgeldin" diye sarılırdı. Bu kez annesine dedi ki, "Anne, kapıda bir amca var, sık sık eve gelmiyor." Bana sitem ettiğini ifade etmek için yaptı bunu.


Bir din adamının sizin kadar ilgi görmesi alışıldık bir durum değil...
Doğru. Son 1 hafta içerisinde Akyazı, Bolu, Adana gibi yerlerdeydik. İstanbul'da dahil olmak üzere gelenler kapasitelerinin çok üzerinde. Oradaki idarecilerin ifadelerine göre, gittiğimiz her yerde, bugüne kadar oranın en büyük kalabalıkları oluşmuş. Beni sevindiren tarafı, o kalabalıkta herkesin olması. Açığı, kapalısı, Sünnisi, Alevisi, halk var orada. Ben aralarında çok sayıda genç olmasına seviniyorum. Demek ki insanların dinleri ile kavgaları yok. Yanlış din anlayışı ile kavgaları var.


Nedir "yanlış din" inancı?
Hurafeye bulanmış, "sertlik" diye ifade edilebilecek olan ve sürekli tek pencereden bakan din anlayışı. İnsanları cennette değil de, cehennemde görmeyi isteyen bir anlayış. Tabii hoca arkadaşlarımı tenzi ediyorum. Ama sonuçta bu yılların birikimi. Böyle gelmiş. Sert bir üslupla, masaya vurmak suretiyle çok hitaplar yapıldı bu ülkede. Bütün İslam aleminde bunların hiçbir faydası yok.


İnsanlar sizi izlediklerinde "Peygamber zamanına gitmiş" gibi oluyoruz diyorlar...
Bütünleşiyorsunuz onunla. Çünkü peygamberi hissetmeden anlatamazsınız. Ben hiçbir zaman ekranda, "Beni Türkiye izliyor, onlara bir şeyler anlatayım, onları yönlendireyim" diye bir şey anlatmam. Kendi kendime konuşurum, kendime anlatırım. Ekranda kendime bakarım, kameralara bakmam. Karşınızda, diri diri kızları toprağa gömülmekten kurtaran bir insan var. Siz onunla ilgili bir sahneyi anlattığınızda etkileniyorsanız, "Gerçekten böyle yaşamış, temiz bir insanmış" diyebiliyorsanız, TV'deki kitlenin de içi kıpırdıyordur.


İlahiyatçılar siyasete girmeli mi?
Tam tersine uzak durmalıyız. Biz politize olursak, çok insana ulaşabilme şansını yitiririz. Bence buna hakkımız yok. Çünkü sizi, peygambere giden bir kapı gibi görüyorlar. Sizi severken politik tavrınızdan dolayı değil, anlattığınız İslam'dan dolayı sizi seviyorlar. Benim dün gece okuyamadığım mail sayısı 125 bindi. Son 1 ay içerisinde 4-5 şehit ailesi ile görüştüm. Akyazı'da 65-70 yaşında bir şehit ailesi, yanıma geldi, beni kucakladı. Beni öptükten sonra ağlamaya başladı. Dedi ki, "5-6 sene önce benim oğlum şehit oldu. Televizyonda seni görünce oğlumun acısı hafifliyor."


Politikaya girmek için teklif aldınız mı?
Milletvekili adayı olmam için teklif aldım. Belediye Başkanlığı'na adaylığımı açıklamam için ısrar da edildi. Ama "Ben ilahiyatçı hocayım. İslamı anlatıyorum ve anlatmaya da devam edeceğim" diyerek teklifleri reddettim.


Bir dönem Mısır'da da ilahiyat araştırmalarında bulundunuz. Diğer Müslüman ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye bugün İslam'ı doğru yaşayabiliyor mu?
Mısır'a Diyanet İşleri Başkanlığı görevi ile gönderildim. Dünyada Müslüman ülkeler "aşiret" mantığıyla yönetiliyor. Samimi olarak Türkiye'de İslam'ı yaşayan insanlar, dünyada İslam'ı en doğru ve temiz yaşayanlardır. Hacı amcanın veya delikanlının yaşadığı tertemiz İslam"ı çoğu kez Arap aleminde göremiyorsunuz. İslam'ın Türkiye'de Anadolu"ya has ama doğru yorumlandığına inanıyorum. Bu yüzden de gurur duyuyorum. Giyim olarak dikkat çekecek kadar "fazlaca açık" bir hanımefendi, iki dakika sonra ben Hz. Peygamber"den bahsederken gözyaşı döküyorsa, o sağlam bir inancının olduğunu gösteriyor. Kimse boşuna gözyaşı dökmez. Birgün bana asansörde bir bayan şöyle dedi: "Hocam, siz ne yaptığınızın farkında mısınız?" "Nasıl?" dedim. "Bizim dinle ilgili korkularımızı yendiniz. Eskiden dinden korkardık, şimdi seviyoruz" dedi. Halkımız samimi. Katışıksız bir din istiyorlar.

Neye bindiğine değil nasıl kazandığına bakmak lazım

Son zamanlarda "İslami Burjuvazi" adı verilen, İslami geleneklere bağlı ama gösterişe düşkün bir kesim ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İslam ve burjuvazi biraraya gelmez zaten. İslam, çok farklı bir şeydir. Hayata bakış tarzıdır. Fakat Türkiye"de halkın yüzde 99"u Müslüman"dır. Onlar da lüks araba kullanabilirler. Ben İslam"ın sade ve temiz yaşanmasının taraftarıyım. Ama "helal" kazanıyorlarsa, vergilerini veriyorlarsa, yardım da ediyorlarsa, kimsenin de emeğini sömürmüyorlarsa, güzel bir şekilde yaşamalarına karşı değilim. Herkes eşitlensin demem. Ama herkes onurlu bir hayat tarzında eşitlensin isterim. O yüzden Müslüman'ın veya gayrimüslimin neye bindiğine değil, nasıl kazandığına bakarım. Temiz kazanıyorsa binsin, yeter ki başkasını küçük görmesin.


Daha önce mayolu defilelere çıkan mankenlerin podyumda peçe giyip dua etmesi ritüeline ne diyeceksiniz?
Eğer bu bir gösteri ve sanatsa, bu tür ritüellere yer verilmesi normaldir. Bir tiyatroda, şiir sunumunda, değişik animasyonlar kullanılabilir. Mesela, dua eden, secde eden ya da ağlayan bir insanın silüetinin gösterilmesi son derece normaldir. Ama buraya uygun mudur, değil midir, orası başka. Fakat dua tabii ki bu fotoğraftaki gibi değildir. Dua, kişinin kendi iç aleminde Allah'a ellerini açıp yalvarmasıdır. Kitle içerisinde bu tür hareketler dua olmaz, sadece gösteri olur. Dua olması için, kimse olmayacak. Birileri olsa bile sizle ilgilenmeyecek. "Kimse görsün" diye yapmayacaksın. Ama bunları da kötü niyetle yaptıklarını düşünmüyorum.


Peki defileyi izlemeye gelen erkeklerin namaz kılmasını doğru buluyor musunuz?
Burada hata organizasyonun. Tabii ki defileye gelenlerin namaz ihtiyaçları var. Onlar için uygun bir zemin bulunabilirdi. Bu durum onları da rahatsız etmiştir. Namaz kılmak isteyene saygı duyulmalıdır. Tabii ki görüntüde ben de hoş karşılamam. Ben öyle bir yerde de namaz kılmam. Uygun bir yer ararım. Namazı orada kılarım.


Hep iyimsersiniz. Etrafınızda hiç eleştirdiğiniz bir şey yok mu?
Mutlaka var. Dünya barışı için gelinlik giymiş bir İtalyan kızının bir yerde boğulması olayını izah etmek mümkün değil. Ben ekranda "Acaba bu cinayeti işleyenle aynı dini mi paylaşıyorum" diye sordum. Ya da 85 yaşında bir kadına tecavüz için evine giren adamı gördüğümde, "Ben bunla aynı ülkede mi yaşıyorum" diye düşünmüşümdür. Ama bunlarda da eğitim açısından bizim rolümüz var. Allah sevgisinin ve Peygamber sevgisinin ve ahiret inancının bu insanlara verilmediğini düşünüyorum.


Tesettüre aykırı giysiler var

"Tekbir Giyim" firmasının düzenlediği defileyi izlemeye gelenlerden bazılarının file çorapları ve giysileri dikkat çekti. Ve çok eleştiri aldı. Siz defileyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben haberi ilk kez görüyorum. Bunu bir "moda gibi" görürüm. Diğer defileler oluyor, bu da onlardan birisi. Bunun tesettürle bağlantılandırılması doğru değildir. Çünkü bizim Anadolu'daki tesettür biliniyor. Anadolu'daki örtü, bizim İslam'daki "başörtü" ya da "tesettür" dediğimiz örtüdür. Bence tesettür odur. "Türban" politize olmuş bir kavram. "Tesettür" diye ifade ediyorum ben. Ama tesettürün de bu şekilde bir moda olarak sunulmasına taraf değilim. Daha mütevazi, daha hoş ve kadının kendi tercih edebileceği bir giyim tarzı olmalı. Bu moda, çok farklı bir şey. Bunların vitrine edilmemesi gerektiği fikrindeyim. Tabii burada sade olmayan, "İslami tesettür" dediğimiz şeye aykırı giysiler de var. Ama mahkum etmek istemiyorum birilerini. Tesettür ve başörtü, kişinin iç aleminde kendi tercihleri ile yaşayacağı bir mesele." Ben örtünüyorum ama temiz ve güzel örtünmek istiyorum ve renklerde de biraz daha uyum istiyorum" denilse, İslam'ın genel kurallarına aykırı değilse benim bir sözüm olmaz. Ama yine bu fotoğraflara baktığımda, ben de "tesettürden çıkma bir moda" olduğu izlenimi uyandırdı.


Moda şov gösterisi gibi yani...
Ben "Şov" kelimesini kullanmıyorum. Böyle bir şey gündeme gelmeden önce, bana sorsalar, bunun vitrine edilmemesi gerektiğini söylerim. Onlara da derdim ki, "Bunu tesettür adı altında ifade etmeyin, başka bir isim koyun." Şu kişiye ait moda kıyafetleri derseniz, olur biter. "Kimse bunu tesettürle bir araya getirmesin, siz de bu eleştirileri almayın" derdim.


Defileyi düzenleyen Alman modacı da türbanlı birisinin seksi gözükebileceğini söylemiş...
Yanlış söylemişler. İslam'da tesettürün gayesi bu değil. Tesettürün gayesi, Allah'ın emirlerini yerine getirmektir. Kadın bir değerdir. Kadının da erkeğin de karşı cinsi etkilemek adına o tarz bir görüntü içerisine girmesi hoş değildir.




27.04.2008
Haber: TUĞRUL TUNALIGİL

Turkcell'li Yalan Mesaj Uyarısı

Bu mesaja inanmayın!



Cep telefonlarına Turkcell'den geldiği iddia edilen bir mesaj bir çok kişinin canını yaktı.


Turkcell'den gönderildiği iddia edilen mesaj da şöyle deniliyor.

"TURKCELL'den 2. Bahar kampanyası. Bu mesajı 1 saat içinde 25 kişiye gönder anında 250 kontör kazan. 5 mesajdan sonrası bedava. Daha çok gönder daha çok kazan"

Bu mesaj, yeni bir kampanya başladığını zanneden aboneler arasında hızla yayılıyor. Ancak Turkcell yetkilileri böyle bir kampanyaları bulunmadığı söylüyor.Zaten Turkcell'in resmi sitesinden yaplımış bir duyuru da yok.

ŞANLIURFA'DA 66 KONTÖR DOLANDIRICISI YAKALANDI

Şanlıurfa Polisi Tarafından "Kontör Yolla" Adı Verilen Operasyonla Gözaltına Alınan 66 Kişiden 10'u Tutuklandı.

Şanlıurfa polisi tarafından "Kontör Yolla" adı verilen operasyonla gözaltına alınan 66 kişiden 10'u tutuklandı.
Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Kontör Yolla" kod adlı operasyonla gözaltına alınan 65 kişiden 54'ü, tutuklanma talebi ile nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye sevk edilen şahıslardan 14'ü savcılık talimatıyla serbest bırakılırken, hakim karşısına çıkan 10 kişi ise kontör dolandırıcılığı suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Nöbetçi mahkemede yargılanan 44 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Polis, Türkiye genelinde vatandaşları arayarak kendilerini hakim, savcı, polis ve rütbeli kişiler olarak tanıttıktan sonra kontör dolandırıcılığı yaptıkları öne sürülen 85 kişiyi gözaltına alırken, zanlıların bilgisayar kasalarına da el konulmuştu. Operasyonda 2 adet tabanca, 71 adet dolu fişek, 15 gram esrar maddesi, 755 adet klonlanmış ve seri numaraları değiştirilmiş kaçak cep telefonu, 4 bin 840 adet sahte belgelerle farklı şahıslar adına alınmış sim kart, 22 adet kart okuyucu, satışa hazır vaziyette sim kartlara yüklü milyonlarca kontör, 3 bin 225 adet farklı şahıslara ait nüfus cüzdanı fotokopisi, 182 adet abonelik sözleşmesi, 93 adet bilgisayar kasası, yüzlerce USB kablosu, 144 adet TRT bandrolü ile çok sayıda not ele geçirmişti.

Şebekenin Türkiye genelinde vatandaşlara yaklaşık 20 milyon YTL zarar verdiği ve kurbanlarına kendilerini hakim, savcı ve üst düzey yetkili olarak tanıttığı öğrenildi.

Hüseyin Üzmez Birilerini Üzdü Galiba

Anne L.Ç.: Benimle de ilişkiye girdi


MUDANYA'da tecavüz suçlamasıyla gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemede 14 yaşındaki B.Ç.'ye 'cinsel istismar' suçundan tutuklanan Vakit gazetesi yazarı 78 yaşınhdaki Hüseyin Üzmez, cezaevinde can güvenliği nedeniyle tek kişilik koğuşa konuldu. İlköğretim okulu öğrencisi B.Ç.'nin tutuklanan annesi Livaze Ç. de ifadesinde Hüseyin Üzmez'in kendisiyle de ilişkiye girdiğini öne sürdü.

Vakit gazetesi yazarı ve televizyon programlarındaki konuşmalarında 'şeriat' yanlısı tavrıyla tanınan Hüseyin Üzmez, cumartesi gecesi Bursa'nın Mudanya İlçesi'nde, İnegöllü Ç. Ailesi'nin ilköğretim okulu öğrencisi 14 yaşındaki kızları B.Ç.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. Mudanya Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusundan sonra dün adliyeye sevkedilen Hüseyin Üzmez, savcılıkta ve nöbetçi mahkemede 5 saat ifade verdikten sonra, B.Ç.'ye 'cinsel istismarda bulunduğu' iddiasıyla akşam saatlerinde tutuklandı.

Bursa'nın İnegöl İlçesi'ndeki Şükrü Nail Paşa İlköğretim Okulu 8-A sınıfı öğrencisi B.Ç.'nin annesi Livaze ve babası Bekir Ç. de, 'Çocuklarını fuhuşa teşvik etmek' suçundan gözaltına alınıp, adliyeye çıkartıldı. Anne Livaze Ç. tutuklanırken, baba Bekir Ç. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

İFADELERDE NELER VAR
Cumartesi gecesi yazlık olarak kullandığı Mudanya'daki evinde gözaltına alınıp Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan Hüseyin Üzmez'le birlikte, şikayetçi olduğu belirtilen Bekir Ç. ve eşi Livaze Ç. ve kızı B.Ç.'nin de ifadeleri alındı.

Bu ifadelerde Hüseyin Üzmez'in, B.Ç.'nin annesi Livaze Ç. ile de ilişkisinin olduğu ortaya çıktı. Telefonda Livaze Ç. ile seks konuları konuşan Üzmez'in, daha sonra annesinden telefonu kızı B.Ç.'ye vermesini isteyip, aynı görüşmeleri kızıyla da yaptığı anlaşıldı.

Hüseyin Üzmez'in Bursa'ya gelip Mudanya'da ve İnegöl'de olduğu süre içersinde Livaze Ç. ve kızı B.Ç. ile gezip, yemek yediği ortaya çıktı.

B.Ç.: EDEP YERLERİMİ ÖPÜYORDU
İlköğretim okulu öğrencisi B.Ç. emniyette ve adliyedeki ifadelerinde, Hüseyin Üzmez'in kendisiyle kurduğu ilişkiyi detaylarıyla anlattı.

Hüseyin Üzmez'in kendisini Mudanya'daki yazlık evinde yanına oturup okşayıp sevdiğini söyleyen B.Ç., "Edep yerlerimi defalarca öpüyordu" dedi. Üzmez'in daha ileri gidemeyip kısa sürede tatmin olduğunu öne süren B.Ç., bu ilişkilerden sonra sürekli ağladığını anlattı.

Annesi Livaze Ç.'nin tutuklanması, babası Bekir Ç.'nin de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasından sonra devlet korumasına alınan B.Ç.'ye psikolojik destek verilmeye başlandı.

Adı gizli tutulan bir kız yetiştirme yurduna yerleştirilen ve yaşadığı çöküntüden kurtulması için özel seanslar uygulanacak olan B.Ç.'nin gerekirse kısa süre eğitimine ara verileceği, daha sonra okula gönderileceği kaydedildi.

TEK KİŞİLİK KOĞUŞTA

Tutuklanıp Bursa E Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulan Hüseyin Üzmez, küçük yaştaki kıza yaptıkları nedeniyle diğer mahkumlar tarafından saldırıya uğrayabileceği indişesiyle, tek kişilik koğuşa konuldu. Geceyi uyumadan geçiren Hüseyin Üzmez'in uzun süre bu koğuşta kalacağı belirtildi.

Yetkililer, lise yıllarında Gazeteci Ahmet Emin Yalman'a düzenlediği suikast nedeniyle 10 yıl cezaevinde yatan Üzmez'in, Bursa E Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki ilk gecesinin, kendisi için 10 yıldan çok daha ağır olduğunu söylediğini öne sürdü.

L.Ç. YAZARIN HESABINDAN PARA ÇEKMİŞ!

Öte yandan anne L.Ç.'nin, yazarın banka hesabından 350 YTL çektiği bildirildi. Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda, yazar Üzmez ile tutuklanarak Bursa E Tipi Kapalı Cezaevine
konulan 14 yaşındaki B.Ç’nin annesi L.Ç’nin dün Mudanya ilçesi Hasanbey Mahallesi’nde Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez’e ait evden ayrılmasının ardından bir banka şubesinin ATM’sinden para çektikten sonra gözaltına alındığı öğrenildi.
Yapılan incelemede, L.Ç.’nin ATM’den Hüseyin Üzmez’in kartıyla 350 YTL çektiği belirlendi. Bu arada, Üzmez’in kız ve annesiyle ilçede kendi evine yakın yerde ev kiralamak üzere buluştukları öne sürüldü.
Öte yandan, B.Ç’nin "Hüseyin Üzmez’i uzun süredir tanıyordum. Annem daha önce onun yanında çalışmıştı. Bana yakın davranıyordu. Bu sırada bana defalarca cinsel yaklaşımda bulundu. Uyarması için anneme söyledim.
Annem de ’uyarırım’ dedi. Ama değişen bir şey olmadı" dediği öğrenildi.
Anne L.Ç’nin de "Zarar veremeyeceğini bildiğim için yalnız bırakmakta sakınca görmedim" yönünde söz sarfettiği kaydedildi.
14 yaşındaki kızın İnegöl’de oturan babası Bekir Ç’nin de polise, olayla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını ancak yazar Hüseyin Üzmez’i uzun süredir tanıdığını söylediği bildirildi.
Yazar Hüseyin Üzmez’in ise "Susma hakkımı kullanacağım" diyerek ifade vermediği kaydedildi.

DHA - AA

İngiltere'nin en zengin 1000 kişisi içinde bir Türk...

İngiltere'nin en zengin 1000 kişisi içinde bir Türk...


İngiltere’de yayımlanan The Sunday Times gazetesi, geleneksel "En Zengin 1000" sıralamasını bu yıl da tekrarlarken, ilk sıralardaki 75 kişinin 40’ını bu ülkeye göç eden yabancıların oluşturduğu dikkat çekti.
Ülkedeki en zengin 1000 kişinin bu yıl toplam servetlerini rekor bir düzeye ulaştırdıklarına dikkat çeken gazete, söz konusu servetin geçen yıla göre 53 milyar sterlinlik bir artış gösterip, 400 milyar sterline (793,8 milyar dolar) ulaştığını duyurdu.
"En Zengin 1000 kişi" sıralamasında son 4 yıldır birinciliği kimseye kaptırmayan Hint kökenli çelik imparatoru Lakshmi Mittal’in bu yıl yine liste başına oturduğu, Mittal’in servetinin ise geçen yıla gore 8 milyar sterlin (15,9 milyar dolar) artarak 27,7 milyar sterline (55 milyar dolar) ulaştığı açıklandı.
Listenin ikinci sırasında da yine bir yabancı yer aldı. Chelsea futbol kulübünün de sahibi olan petrolcü ve sanayici ünlü Rus işadamı Roman Abromovich de servetini geçen yıldan bu yana 10,8 milyar sterlinden (21,4 milyar dolar), 11,7 milyar sterline (23,2 milyar dolara) yükselterek ikinciliğe yerleşti.
Üçüncü sıraya Kraliçe’nin kuzeni, emlak kralı olan Westminister Dükü oturdu. Dükün servetinin 7 milyar sterlin (13,9 milyar dolar) olduğu bildirildi.
Dördüncü sırada Endüstri ve finans alanında yatırımları bulunan Hint ortaklar Sri ve Gopi Hinduja 6,2 milyar sterlinlik (12,3 milyar dolar) servetleriyle yerleşirken, ilk 10 sıranın yeni sahiplerinden biri de listeye beşinci sıradan giren ünlü madenci Alisher Usmanov oldu. Arsenal futbol kulübünün en büyük hisse sahibi durumunda bulunan Usmanov’un servetinin de 5,7 milyar sterlin (11,3 milyar dolar) olduğu açıklandı.
Eski İngiltere güzellerinden Kirsty Bertarelli ve ilaç sanayi alanında faaliyet gösteren eşi Ernesto Bertarelli 6. sırada yer alırken, servetlerinin miktarı da 5,6 milyar sterlin (11,1 milyar dolar) olarak açıklandı.
Listenin ilk 10’ünde yer alan diğer isimler ise, ambalaj sanayi alanında faaliyet gösteren ve serveti 5,4 milyar sterlin (10,7 milyar dolar) olan Hans Rausing, nakliyat alanında faliyet gösteren ve serveti 4,6 milyar sterlin (9,1 milyar dolar) olan John Fredriksen, 4,3 milyar sterlin (8,5 milyar dolar) servetiyle tüccar Sir Philip Green, 4,3 milyar sterlin (8,5 milyar dolar) servetiyle ve emlakçı ortaklar David ve Simon Ruben yer aldı. İngilizlerin uzun yıllar zenginler
listesinin ilk sıralarında görmeye alıştıkları Sir Richard Bronson 2007 yılında 11. sıradaki yerinden 9 sıra birden geriledi ve 2,7 milyar sterlinlik (5,36 milyar dolar)servetiyle 20. sıraya oturdu.
Kraliçe II. Elizabeth’in servetinin 320 milyon sterlinde (635 milyon dolar) kaldığı ve masallarda ülkelerinin en zengin kişisi olarak algılanan Kraliçeler’in aksine, Elizabeth’in en zengin 1000 ismin yer aldığı listede sadece 264. olabildiği bildirildi.
İsmaili cemaatinin lideri Ağa Han listeye 1 milyar 250 milyon sterlinlik (2,48 milyar dolar) servetiyle 59. sıradan, Harry Potter romanlarıyla ünlü Joanna Rowling 560 milyon sterlinlik (1,11 milyar dolar) servetiyle 144. sıradan, Kraliyet ailesine karşı verdiği hukuk mücadelesiyle tanınan Mısırlı işadamı Muhammed El Fayed 555 milyon sterlinlik (1,1 milyar dolar) servetiyle 145. sıradan, ünlü müzisyen Sir Paul McCartney 500 milyon sterlinle (992 milyon dolar) 158. sıradan, Semiramis Pekkan’ın eski eşi Gulu Lalvani 450 milyon sterlinlik (893 milyon dolar) servetiyle 184. sıradan, Madonna ve Guy Ritchie çifti 300 milyon sterlinlik (595 milyon dolar) servetleriyle 270. sıradan listeye girmeyi başardı.
Bu arada listenin ikinci sırasındaki Rus işadamı Roman Abromovich’den rekor bir boşanma tazminatı olarak ayrılan eski eşi İrina Abromovich de listeye girdi. Listede 516. sırada, "işkadını", "sanayici", "tüccar" olarak değil "boşanmış eş" titriyle yer alan İrina’nın servetinin 155 milyon sterlin (308 milyon dolar) olduğu açıklandı.
Haberi "İnglitere’de İşçi Partisi İktidarı Döneminde Zengin Daha da Zengileşti" başlığıyla duyuran Sunday Times, listeye girebilmek için en az 80 milyon sterlinin (159 milyon dolar) sahibi olmak gerektiğine işaret etti.

LİSTEDE BİR TÜRK NEMİR KIRDAR
Bu arada Times’ın En Zenginler listesine 2005 yılından bu yana girmeyi başaran eski İstanbul valilerinden Lütfi Kırdar’ın yeğeni ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ilk başkanı İhsan Doğramacı’nın kuzeni Nemir Kırdar, bu yıl da 230 milyonluk (456 milyon dolar) servetiyle listenin 357. sırasında yer aldı.
2006 yılında serveti 300 milyon sterlin (595 milyon dolar) olarak ilan edilen ve listenin 192. sırasında Kraliçe II. Elizabeth ile aynı sırayı paylaşan Kırdar, geçen yıl da listeye 200 milyon sterlinlik (397 milyon dolar) servetiyle 351. sıradan girmişti.
Times, Kırdar’ın Bahreyn merkezli Investcorp adlı finans şirketinin 1982 yılında kurulduğunu hatırlatan Times, "şirketin nakite aç batı iş çevrelerinin bu ihtiyacını petrol zengini Körfez ülkelerinden karşıladığına" işaret etti.

INDEPENDENT’TEN EN MUTLULAR

Bu arada Times’ın en zenginler listesine yanıt niteliğinde bir liste hazırlayan The Independent on Sunday gazetesi de en mutlu 100 kişiyi belirlemeye çalıştı.
Listesini hazırlarken, akıl sağlığı, vücut sağlığı, yardım etme gücü, hayattan alınan zevk, çevreye olan özen, buluşlara katkılar, gönüllü hizmetlere ayrılan zaman, topluma verilen hizmet ve insanları eğlendermekte ortaya konulan performans gibi unsurları kriter olarak kullanan gazette, ilk sırasında İngiltere"nin yaşayan en yaşlı kişisi 112 yaşındaki Henry Allingham’ı koydu.
Listede, çeşitli vakıfların başkanları ilk sıraları paylaşırken, öğretmenler, çevreciler, yazarlar da yer aldı.

Kimlik numarası artık mecburi...

Kimlik numarası artık mecburi...


2 yıl önce yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası uygulamasının salı gününden itibaren zorunlu hale geliyor. 29 Nisan 2008 tarihinden itibaren hiçbir kamu kurumu kimlik numarası olmadan işlem yapmayacak.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden ilgili tüm kurum ve valiliklere gönderilen genelgede, Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) projesi kapsamında, kurum kayıtları arasındaki bilgi alışverişini sağlamak ve kamu hizmetlerinin sunulmasında kişiyi tek bir numaradan tanımlamak üzere TC Kimlik Numarası uygulamasına başlandığı ve her bireye bu numara verildiği hatırlatılarak şöyle denilmişti:
“21 Ekim 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Başbakanlığın 2006/33 nolu genelgesinde de (kişilerin adına düzenlenecek olan her türlü form, beyanname, kimlik kartı, vergi kimlik kartı, sürücü belgesi, pasaport gibi bütün tanıtıcı belgelerde Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına yer verilir. Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişilerin her türlü işlem ve kayıtlarında esas alınır) hükmü bulunmaktadır.

2 yıl boyunca verilen uyum sürecinin tamamlanması ile beraber salı gününden itibaren artık TC Kimlik Numarası artık her türlü belge ve işlemlerde TC Kimlik Numarası’nın kullanılması bir zorunluluk olacak.

ANKA

Nakit gişeleri kalktı, çile bitmedi

Nakit gişeleri kalktı, çile bitmedi

Gece 00:00'da nakit gişelerin kalktığı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde OGS ve KGS'si olmayan sürücülerin ne yapacağını bilmemesi nedeniyle uzun kuyruklar oluştu.
Sürücüler görevliler tarafından KGS satışının yapıldığı gişelere yönlendirilirken bazı sürücülerin araçlarını yol ortasına bırakarak yaya olarak gişe önüne gitmesi trafiği felç etti.
Uygulamanın ilk gününde uzun süre kuyrukta bekleyen vatandaşlar, gişe önünde toplanan sürücüleri karaborsa yapmakla suçladı. Vatandaşların iddiasına göre, gişeye yaya olarak gelip kart alan kişiler, bu kartları kuyrukta bekleyen sürücülere sattı.
Ancak gişe önünde yaya olarak gelenlere kart satışı yapılmadığının söylenmesi üzerine sürücüler yollarda bıraktıkları araçlarına geri döndü.

Dha

23 Nisan 2008 Çarşamba

Evli biriyle kaçan kız dövülerek öldürüldü

Burası Türkiye.. Her köşesi, her bucağıyla Türkiye..

Evli biriyle kaçan kız dövülerek öldürüldü

SİİRT'in Eruh İlçesi'nde evli biriyle kaçtıktan sonra tekrar evine dönen 24 yaşındaki Leyla Gök, dövülerek öldürülmüş olarak bulundu. Jandarma, cinayetle ilgili ağabeyi 29 yaşındaki Hayrettin Gök'ü gözaltına aldı.

Eruh'un Fatih Mahallesi'nde yaşayan Leyla Gök, iddiaya göre, evli birisiyle kaçıp kayıplara karıştı. Kaçtığı kişiyle bir süre kalan Gök, tekrar evine dönüp ailesiyle birlikte yaşamaya başladı. Ancak 5 gün önce kaybolan Leyla Gök'ün cesedi Siirt-Eruh karayolu üzerinde dağlık bir arazide bulundu.

Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'nda otopsisi yapılan Gök'ün vücudunda ateşli silah izi bulunmadığı ve ölümün dövülme sonucunda meydana geldiği belirlendi. Gök'ün hamile olduğu belirtilirken, Eruh Cumhuriyet Savcılığı'nın olayla ilgili başlattığı soruşturma kapsamında ağabey Hayrettin Gök jandarma tarafından gözaltına alındı.

DHA

Mühendise çocuk pornosundan tutuklama

Ne denir ki böylesine.. Umarız ki hakettiği cezayı çeker. Meydanda emekçiler,işçiler dayak yerken polis diktatörlerinden bu adamlara hiçbir şey olmuyor. Cezaevlerinde linç edilirlerse ediliyorlar yoksa pek yakında çıkıp geziyorlar. Ama siyasi suçlular veya açlıktan ekmek çalanlar yıllarca fişleniyorlar, eziliyorlar bu ülkede.. Ondan sonra da kime sorsanız namus düşkünü, milliyetçi veya dindar.. Hepsi hikaye kalmıyor mu bu gerçek olaylar karşısında.. Sadece biraz empati diyoruz; etek altı fotoğrafı çekilen sizin kızınız olsa ne düşünürdünüz...? Ne olsun isterdiniz..? Peki bu satırları okuyan baylara soruyorum kaçınız bu görüntüleri heyecanla izlemek istediniz.. Acı şeyler bunlar.. Yıla size dokunmadan yaşayacak gidecek..

Mühendise çocuk pornosundan tutuklama


Maltepe'de duraklarda bekleyen kız öğrencilerin etek altı resimlerini çektiği ve bilgisayarına internetten çocuk pornosu içerikli görüntüler indirdiği öne sürülen makine mühendisi tutuklandı.

Çocuk pornosu içerikli bir site ilgili soruşturma başlatan Avusturya polisi bu siteden görüntü indiren kişileri tespit etti. Türkiye'den de bir kişinin IP numarasını belirlenerek Asayiş Daire Başkanlığı'na bildirildi. Talimat üzerine harekete geçen Asayiş Şube Müdürlüğü Bilişim Büro Amirliği Ekipleri, Maltepe Feyzullah Mahallesinde bulunan bir eve operasyon düzenleyerek 35 yaşındaki makine mühendisi Uğur T.'yi gözaltına aldı.Bu kişinin evinde yapılan aramada ele geçirilen bilgisayarında yapılan incelemede otobüs duraklarında bekleyen kız öğrencilerin etek altından çekildiği belirlenen çok sayıda fotoğraf, çocuk pornosu içerikli görüntüler ve içerisinde kız öğrencilerin etek altı görüntüleri olan 1 cep telefonu ele geçirildi. Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan ve eşinden ayrı yaşadığı öğrenilen makine mühendisi T.'nin, verdiği ifadesinde, eşinin kendisini terk etmesinin ardından bunalımlı günler geçirdiği gerekçesiyle bu yola başvurduğunu söylediği öğrenildi. Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemleri tamamlanan Uğur T., "çocuk pornoso ve cinsel taciz" iddiasıyla Kartal Adliyesi'ne sevk edildi. Burada ifadesi alınan Uğur T. Mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Şanlıurfa’da çocuklar 23 Nisan’a ilahiler okuyarak girdi

Şanlıurfa’da çocuklar 23 Nisan’a ilahiler okuyarak girdi

Şanlıurfa’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları öncesi küçük çocuklar, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle düzenlenen etkinlikte başörtüleri ile sahneye çıkıp Kürtçe- Türkçe ilahi okuyarak tekbir getirdi.

Genelkurmay’ın 27 Nisan Bildirisi’nde ‘Alternatif 23 Nisan Kutlamaları’ olarak nitelenen harem-selamlık düzene göre yapılan kutlama programında, başörtülü 7 yaşındaki bir kız çocuğu peygamber sevgisini Kürtçe şiirle dile getirdi.

Dün Anadolu Gençlik Derneği’nce Şanlıurfa Şair Nabi Kültür Merkezi’nde yapılan gecede, kadın izleyiciler salonun üst katındaki bölümüne, erkekler ise alt kata alındı.

Kuran-ı Kerim okunması ile başlayan gecede sahneye yaşları 11-14 arasında değişen 5 erkek çocuğu çıktı. ‘Dolunay Minik Dualar Grubu’ diye anons edilen çocuklar, ilahi okudu. Beyaz gömlek ve siyah pantolon giyen çocuklar için salondakiler sık sık salavat getirdi. Grup, müzik eşliğinde Kürtçe ve Türkçe ilahiler seslendirdi.

‘Hz. Muhammed’e mektup’ yarışması ödül töreni ve Hz. Muhammed’e ithafen slayt gösterisinin ardından saat 21.30 sıralarında sahneye çıkan, başörtülü 7 yaşındaki Ayşe Buğurca peygamber sevgisini şiirle anlattı. Hepsi aynı anlama gelen Zazaca, Kürtçe ve Türkçe ‘Ya resul ez tore hezkena’, ‘Ya resul Ez tı pır hezdıkım’, ‘Seni çok seviyorum ya Resul’ diyen kız, izleyenlerden büyük alkış topladı. Geceyi izleyenler kadınların büyük bölümünün kara çarşaflı, erkeklerin ise cüppeli, takkeli, şalvarlı olması dikkat çekti.

Anadolu Gençlik Derneği Başkanı Fuat Keşküş ve Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Musa Kazım Yılmaz, günün anlamına ilişkin birer konuşma yaptı.

GENELKURMAY BİLDİRİSİNE GİRMİŞTİ

Geçen yıl Anadolu Gençlik Derneği’nin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Ankara’daki Atatürk Spor Salonu’nu kiralayarak ‘Asr-ı Saadet Gecesi’ programı düzenleme girişimi toplumda infial yaratacağı gerekçesiyle son anda ertelenmişti. ‘Kuran okuma yarışması’nın düzenleneceği program Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan’da açıkladığı bildiride de ‘alternatif 23 Nisan kutlamaları’ olarak nitelendirilmişti. Aynı tarihte Şanlıurfa’da, Mustazaflar Derneği tarafından Atatürk Spor salonunda yapılan kutlamalarda gecenin geç saatlerinde yaşları 5 ile 12 arasında değişen 8 kız çocuğu çıkmıştı. Arkalarında Atatürk posteri ve Türk bayrağı bulunan, başları örtülü olan ve yeşil renkte tek tip giyinmiş olan kızların sahnede ilahi okuması Genelkurmayın yayınladığı bildiride tepkiye neden olmuştu.

DHA

8 Nisan 2008 Salı

CiNSEL GUCU ARTTIRAN YiYECEKLER

CİNSEL GÜCÜ ARTTIRAN YİYECEKLER

Bazı beslenme unsurlarının özellikle düzenli kullanımına dikkat edildiğinde kişinin cinsel performansını artırması ve cinsel isteği de kamçılaması mümkün. Cinsel istek vücuttaki bazı biyokimyasal etkileşimler sonucunda ortaya çıkar ve son derece karmaşık bir mekanizmadır. Sadece cinsellik için değil, damar, kalp ve sinir sistemleri için de faydalı olan diyet ve yaşam tarzları performans kaybını önlüyor, hatta iyileştiriyor.

Kadın-erkek ayrımı var mı?

Cinsiyet ayrımı yok. İlginç bir şekilde kadında da, erkekte de cinsel dürtüleri uyaran, testosteron, yani erkeklik hormonu olarak bildiğimiz maddedir. Bu nedenle gerçek anlamda bir maddenin afrodizyak olabilmesi için kadında ve erkekte aynı mekanizma üzerinden etki göstermesi gerekir.

Vitaminler performansı etkiler mi?

E vitamininin antioksidan özelliği penis içerisindeki dokuların özelliklerini ve damar sistemini koruduğu için faydalı olabiliyor. Aynı zamanda erkeğin testis fonksiyonlarında da iyileşmelere yol açabiliyor. B vitamini, özellikle diyabetik olan bireylerde diyabetik şikâyetler ortaya çıkmadan önce kullanılması gereken bir vitamin. Sinirlerin şeker hastalığından en az zarar görmesini ve kendini yenileme kapasitelerini iyileştiriyor. Selenyum da sperm hareketlerini ve kalitesini artırmak için öneriliyor. Çinko da hem ereksiyon hem de sperm üretimindeki basamaklarda görev alan bir mineral.

Alkol cinsel gücü artırır mı?

İnsanlar, alkol aldıklarında rahatladıklarını, cinselliğe daha iyi yaklaştıklarını düşünürler. Bu doğrudur, ancak alkolün enerjisi çok yüksektir. Vücutta gereğinden fazla enerji olduğu zaman bu yağa çevrilir. Dolayısıyla yağlanma ve damar tıkanıklığı hızlanıyor. Alkol, içeriği nedeniyle damarlarda genişleme yapıyor. Vücuttaki uç damarlar (eller, ayaklar, yüz gibi) genişlediği için ereksiyon sırasında penise giden kan miktarında azalma olur. Alkol de belli dozlarda alınmalı. Fazla yağ damarları tıkadığı için sorun. Az yağ ise hormon dengesini bozuyor. Kansızlık özellikle kadınlarda hormonal dengeyi bozuyor ve cinsel uyarı için, genital bölgeye kan gidişini azaltıyor.

Bisiklet kullanan dikkatli olsun

Cinsellikte egzersizin rolü nedir?

Spor kendine güveni sağlıyor ama aşırıya kaçıldığında ciddi sorunlar oluyor. Diyelim ki günde 5 km koşuyorsunuz. Vücudunuz bunu algılıyor ve özellikle bacaklarınıza, ciğerlerinize giden damarlarınızı genişletiyor. Bu sefer hem erkek hem kadında genital bölgeye giden kan azalıyor. Bu da cinsel anlamda sorun. Doğa bisikleti kullananların koruyucu ekipmanları olmalı. Erkeklerde penise giden damarların çoğu sele bölgesindedir. Bisiklete binmeyle bu damarlarda hasar oluşur. Cinsellikte en ideal sporlar yüzme ve tempolu yürüyüştür. Hafif ağırlık kaldırma egzersizleri de iyi. Düzenli egzersizle kalp konusunda sorun yaşamayanlar da ileri yaşlara kadar cinsel performanslarını sürdürebilirler.

İşte performans artırıcılar!

İstiridye: Birçok edebi eserde afrodizyak olarak bahsedilen istiridye üzerine İtalyan ve Amerikalı bilim adamları çeşitli araştırmalar yapmış. Bu araştırmalara göre; içerdiği bazı aminoasitlerin cinselliği sağlayan hormonları tetiklediği görülmüşse de, bu etkinin oluşması için gerekli miktar ve zaman kısa süreli kullanımda böyle bir etkinin görülmesini mümkün kılmamaktadır.

Şampanya: Özel bir afrodizyak etkisi yoktur. Düşük dozdaki alkol kişilerin üzerlerindeki baskıyı atmalarını ve daha rahat hissetmelerini sağlar. Fazla kullanıldığında ise cinsel performansta bozulmalar görülebilir.

Havyar: Yüzyıllardır afrodizyak olarak kullanılmaktadır. İçerdiği çinko miktarı nedeniyle erkeklik hormonlarının yapımını artırıyor. Çinkonun aynı zamanda sperm kalitesini de artırdığı belirlenmiştir.

Çikolata: İçerdiği seratonin ve daha da önemlisi fenetilamin maddeleri nedeniyle hafif cinsel istek arttırıcı etkiye sahiptir. Afrodizyak özelliklerinin açıklanabilir bilimsel yönleri olsa da, yenilirken yaşanan haz, etkinin daha fazla olmasını sağlar.

Ginseng: Geleneksel Çin ve Güney Amerika tıbbında cinsel gücü artırmak üzere kullanılan bir köktür. Bir araştırma ginsengin cinsel isteği ve birleşme kapasitesini artırdığını ortaya koymuştur. Bu etkilerini sinir sistemi ve yumurtalıklar üzerinden gösterirken penis bölgesine gelen kan damarlarını da etkileyerek erkeklerdeki ereksiyon kalitesini de artırabilmektedir.

21 Mart 2008 Cuma

7 yillik kocasi kadin cikti

7 yıllık kocası kadın çıktı






Yedi yıl evli kaldığı adamın aslında kadın olduğunu ancak okul albümüne bakarken anladı.



Eski kocasının albümünü karıştırırken aslında kadın olduğunu öğrenen kadın, "Yatak odasında hiç ışık yakmazdı" dedi.

ABD'de yedi yıllık evliliğin ardından boşandığı kocasının okul albümüne bakan Jennifer Jack,7 yıllık kocası kadın çıktı sürprizle karşılaştı. 16 yaşında tanışıp evlendiği Andrew Mireles adlı adamın aslında kadın olduğunu öğrendi. Jack, erkek gibi görünmesine karşın tıbben kadın olan kocası çok iyi rol yaptığı için gerçeği anlamadığını; yatak odasında ışıkları hiç yakmadığını ve kendisine kısır olduğunu söylediğini belirtti. Kocasını mutlu etmek için sperm bankasından aldığı spermle hamile kalıp çocuk doğuran kadın, evliliğinin hiç olmamış gibi sayılması için dava açıp çocuğunun velayetini istedi.


Karısını iddialarını reddeden Mireles ise duruşmada, "Ona durumumu evlenmeden önce açıkladım. Şimdi yalan söylüyor" dedi.

5 milyon Turk genci yok!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 2040 yılından sonra karşılaşabileceği "yaşlanan nüfus" tehlikesine karşı kadınlara "en az üç çocuk doğurun" çağrısı yapmıştı. Ancak BM'nin Türkiye'deki gençliğin durumu hakkında hazırladığı rapor, bırakın yeni doğacakları, ülkenin mevcut genç nüfusa bile yeterli imkanları sağlayamadığını ortaya koydu.

Birleşmiş Milletler Gelişme Programı tarafından hazırlanan "Türkiye 2008- İnsani Gelişme Raporu- Türkiye'de gençlik" raporuna göre, ülkedeki 15-24 yaş arasındaki toplam 12 milyonluk genç nüfusun yüzde 40'ı, yani 5 milyon genç "atıl" durumda.

Aygen Aytaç liderliğindeki geniş bir akademisyen kadrosunun, BM kuruluşlarının tüm imkanlarından yararlanarak, Türkiye'nin 12 ilinde toplam 3322 gençle tek tek mülakatlar yapılarak hazırlanan raporda "atıl" kelimesi, bu beş milyon gencin, ne okula gittikleri, ne de çalıştıklarını ifade etmek için kullanılıyor.

Rapora göre, Türkiye'deki genç nüfusun yüzde 30'u okula gidiyor, yüzde 30'u ise çalışıyor. Yüzde 40'lık bölümü ise, deyim yerindeyse "hiçbirşey yapmıyor..."

2.2 MİLYON GENÇ KADIN "EVDE OTURUYOR..."

Rapora göre, 5 milyonluk "atıl" genç nüfusun 2.2 milyonunu "ne okuyan, ne de çalışan" genç kadınlar oluşturuyor. 300 bin kişi "ümidini kaybetmiş ve iş aramaktan vazgeçmiş" gençler, 650 bin kişi "fiziksel engelliler", 22 bini ise "genç hükümlüler" oluşturuyor. Diğerleri ise, iş aramayı sürdüren gençlerden oluşuyor.

NE YAPILMALI?

BM raporunda, Türkiye'nin bu 15/24 yaş arasındaki 5 milyonluk "atıl" gençleri topluma kazandırmak için neler yapması gerektiği konusunda da öneriler yer alıyor;

- Gençlerin fikirlerinin alınabilmesi için gençlik parlamentosu kurulmalı

-Gençlik sorunlarına eğilmek için merkezi ve bürokratik olmayan bir sistem oluşturulmalı

-Zorunlu eğitim 11 ya da 12 yıla çıkarılmalı (bunun için 10 yıllık süre içinde yaklaşık 25 milyar dolarlık bir yatırım gerekiyor)

- Tüm gençlere eşit eğitim imkanı sağlanmalı

- Kaliteli okul öncesi eğitim verilmeli

- Mevcut okullarda asgari eğitim kalitesi standardı getirilmeli

- E-yatırım sistemi ile okullara kamu yatırımının daha eşit yapılması sağlanmalı

- Dezavantajlı gençlere eşit fırsat sunmak için bunlara özel eğitim sağlayacak kurumlar yaygınlaştırılmalı

- Ögrenci seçme sınavlarında reforma gidilmeli (tek sınav yerine, öğrencinin başarısını yıllar içinde performansıyla değerlendirecek kümülatif uygulamaya geçilmesi)

- Üniversiteye giremeyen gençlere, doğrudan çalışma hayatına atılmayıp, eğitim için şanslarını bir kez daha denemeleri için maddi yardım yapılmalı

- Öğretmenlerin eğitimine ağırlık verilmeli

- Gençlerin sağlık sorunları konusunda da, sosyal güvenlik yaygınlaştırılmalı, iş yeri kazalarının azaltılması için önlem alınmalı, çocuk işçilik tamamen ortadan kaldırılmalı

- Genç istihdamın arttırılması için acil ve kapsamlı bir istihdam programı hazırlanmalı

- mesleki eğitime ağırlık verilmeli

KÖY ENSTİTÜTÜLERİNE ÖVGÜ; 1980 DARBESİNE ELEŞTİRİ

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğin eğitim ve istihdamı için daha yeni ülkenin ilk yıllarında bile, ciddi politikalar ürettiğinin hatırlatıldığı raporda, bu dönemde gençlerin eğitildiği köy enstitütülerinden de övgüyle söz edildi.

Raporda, 1961 Anayasası'nın ise gençliğe topluma daha fazla katılım ve söz söyleme imkanı tanıdığı belirtildi, ancak 1980 sonrasında bu durumun değişerek, gençliğin "toplumun öncüsü" olarak değil, "daha ziyade kavgacı ve tehlikeli unsur" olarak görülmesini sağladığı vurgulandı. Raporda, "1982 Anayasası, gençlerin önüne yeni engeller dikti. Belediye düzeyinde mevcuat değişiklikleri ve gençlik örgütlerinin kapatılması dahil, genç insanların siyasete katılamasını engelleyen birçok yeni düzenleme getirildi" denildi .

GENÇLERİN DESTEĞE İHTİYACI VAR

Raporda, 15-24 yaş arasındaki gençlerin "desteğe ihtiyaç duydukları" da ifade edilerek, bu destek alanları şöyle sıralandı:

- İlk ve orta öğretimde okullaşma oranı hala yüzde 100 değil. Özellikle genç kızların büyük kısmı okulu terkediyor.

- Okul öncesi eğitim bu çağdaki nüfusun sadece yüzde 20'sini kapsıyor

- Gençlerin yarıdan fazlasının, devletin sağladığı kredi ve burslardan haberi bile yok

- 18 yaş üzeri genç erkeklerin büyük çoğunluğunun sağlık sigortasına erişimi yok

-İlk kez iş arayanlar, işsizlik ödeneğinden yararlanamıyorlar.


KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ YOK

Rapora göre, Türkiye'deki cinsiyet ayrımı, genç nüfusta da kendini gösteriyor. Rapora göre, kadın-erkek ayrımcılığı daha ailede başlıyor. Geleneksel olarak, erkek çocukların kızlara oranla "daha çok tercih edildiğinin" ve kayırıldığının ifade edildiği raporda, "ergenlik çağındaki erkeklerin ne yapacağı belli olmaz hırçın ruh hali 'delikanlı' deyimiyle de ifade edildiği gibi, olağan kabul edilirken, aynı yaşlardaki kız çocuklar bu anlayışı görmüyorlar" denildi.

Zeynep Gürcanlı - Hürriyet