İnternette rastladığım çok güzel bir yazı. Çok güzel anlatmış bir çok şeyi.
Yazar adına rastlayamadım.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Psikiyatr Prof. Dr. Özcan Köknel , Türkiye'de toplumsal şiddetin başlangıcının 1960'lı yıllara dayandığını, şiddetin kaynağında iletişimsizlik yattığını belirterek, ''Bunun 2 önemli göstergesi de sayıları sürekli artan trafik kazaları ve kişiler arası davalar. İletişim eksikliği her alanda; ailede, okulda, hükümetlerde... Sorunların çözümü, konuşup önerilerde bulunularak çözülür. Oysa sorunlar ortada duruyor, herkes birbirini suçluyor. Şiddet de sorun çözmek için bir iletişim biçimi, Türk dilinin argosu haline geldi'' diyor. Aile içi şiddetin toplumsal şiddetteki payına işaret eden Köknel, şiddet ortamında yetişen çocuğun bunu normal bir davranış biçimi olarak benimsememesinin imkânı olmadığını vurguluyor. Köknel'e göre bu noktada televizyonun da rolü var. ''Şiddet ortamında büyüyen çocuğa, televizyondan gelen şiddet mesajları iki türlü etki ediyor. İlki, kendinde mevcut olan şiddetin biraz daha çabuk açığa çıkmasına neden oluyor. Diğeri de içindeki şiddet ne şekilde açığa çıkacağını öğreniyor'' diyen Köknel, medyanın şiddet olaylarını aktarırken şiddeti övücü ve saygınlık verici bir hale getirmemesi gerektiğinin altını çiziyor. Toplumsal şiddetin yükselmesinde kırsaldan kente göçün de büyük payı olduğunu anlatan Köknel, köyündeki geleneklerinden, yaşamından kopup büyük kente gelen insanların, kentlere ayak uyduramadığını, buna bir de gecekondularda yaşamak, iş bulamamak gibi sorunların eklenmesiyle bu kişilerde şiddet eğiliminin arttığının altını çiziyor.
''Şiddet doğuştan gelen değil, öğrenilmiş bir davranış modeli'' ifadesini kullanan Köknel, özellikle gençlerin şiddeti 'kendini ifade etme aracı' olarak kullandıklarını belirtiyor.
Gençler Girdapta Sosyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Birsen Gökçe de şiddetin, hızlı toplumsal değişim
Cumhuriyet Gazetesi'nden Alınmıştır. 13 Temmuz 2006
Herşeyi gayet güzel anlatan bir yazı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder