28 Aralık 2007 Cuma

Dunyada Bir Ilk

Dünyada bir ilk!




Dünyada bir ilk! Türk bilim adamları dünyada ilk defa uygulanan bir yöntemle kağıt fabrikalardan çıkan atık suyu elektrokimyasal olarak arıttı.

Yeni yöntemle biyolojik olarak mikroorganizmalar tarafından parçalanamayan ve dere, nehir ve kanalizasyona verilerek çevre kirliliği yaratan atık sular, daha da arıtılabiliyor.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Tanyolaç, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa'da kağıt fabrikalarının arıtılmış atık sularında atık madde oranının litrede 100-150 miligram olmasına karşın Türkiye'de 600-700 miligram olduğunu belirterek, geliştirdikleri yöntemle bu değeri 350 miligrama kadar düşürebildiklerini kaydetti.
Kağıt fabrikalarının atık sularını önce “çökeltme havuzlarına” aldıklarını, burada suda erimeyen kağıt elyafı gibi maddeleri toplayarak yine kağıt ve karton yapımında kullandıklarını, geri kalan suyu da biyolojik arıtmadan geçirdiklerini anlatan Tanyolaç, klasik biyolojik arıtmanın bazı kağıt üretimlerinde atıkları en fazla 600 miligram/litre seviyesine düşürülebildiğini belirtti.

Kağıt üretiminde kullanılan kimyasalların hepsinin biyolojik olarak parçalanamadığını anlatan Tanyolaç, Türkiye'de kanalizasyon deşarj sınırının 1000 miligram/litre gibi yüksek bir değerde olduğunu, bu nedenle Türkiye'deki kağıt fabrikalarının litrede 600-700 miligram kirliliğin bulunduğu arıtılmış sularını kanalizasyona verebildiklerini kaydetti.

Avrupa'daki fabrikaların, mevzuatları gereği, bu değeri litrede 100-150 miligrama düşürmek zorunda olduğunu belirten Tanyolaç, biyolojik arıtmadan sonra pahalı sistemler kurularak ozonlama ve ardından ikincil biyolojik arıtma gibi yöntemlerle istenilen değere düşürebildiklerini anlattı.

“Kağıt fabrikası atık suyunda karboksilik asit, sakkarit ve fenolik bazlı bir çok kimyasal bulunuyor ve bu maddelerin bazıları mikroorganizmalar tarafından yok edilemiyor. Biyolojik olarak mikroorganizmalar tarafından parçalanamayan maddeleri elektrokimyasal olarak biz burada parçalıyoruz” diyen Tanyolaç, geliştirdikleri yöntemin biyolojik arıtmanın ardından destekleyici olarak kullanması gerektiğini bildirdi.

Geliştirdikleri yöntemde kağıt atık sularında biyolojik olarak arıtılamayan maddelerin demir elektrotlar üzerinde reaksiyona girmesini sağladıklarını anlatan Tanyolaç, bunun ozonlama yöntemine göre daha avantajlı olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Abdurrahman Tanyolaç, “Bu yöntemin ozona göre avantajı; hidroksil radikalleri üretmesi ve ucuz olması. Hidroksil radikallerinin parçalama gücü ozon gazından daha fazla, dolayısıyla daha verimli” dedi.

Tanyolaç, “AB çevre mevzuatı Türkiye'de uygulanmaya başlayınca kağıt fabrikaları litrede 650-700 miligrama düşürebildikleri atık miktarını 100-150 miligrama düşürmek zorunda kalacak. Bu yöntemle kirlilik değerini 1 litrede 350 miligrama kadar düşürdük, daha da düşürmek için çalışıyoruz” diye konuştu.

Artik Internetten Dava Acilabilecek

İnternetten dava açma dönemi başladı


ANKA

Adalet Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarca yürütülen faaliyetlerin ve yargı sistemi ile ilgili işlevlerin bilgisayar yardımıyla otomasyona geçirildiği Ulusal Yargı Ağı Projesiyle, (UYAP) avukatlar internet üzerinden dava açabilecek, harç ödeyebilecek.

Avukatların bürolarından dava açması, harç yatırması, dilekçe vermesi ve dava dosyalarına yetkileri çerçevesinde ulaşmasını sağlayan UYAP ile yargının işleyişine sürat ve güven kazandırmak amaçlanıyor.

Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Çoşar yaptığı açıklamada, Ankara Barosu olarak UYAP’ı desteklediklerini ve Türkiye’deki 22 ilde UYAP ile ilgili eğitim çalışmalarına başladıklarını kaydetti.

Çoşar, 8-11 Ocak 2008 tarihleri arasında düzenlenecek “Uluslararası Hukuk Kurultayı”nda da UYAP ile ilgili 3 gün sürecek çalıştay gerçekleştireceklerini belirtti.

UYAP ile internet üzerinden ilgili işlemlerini gerçekleştirmek isteyen avukatların, UYAP Avukat Portalı Sertifikası, Elektronik imza, AKBANK İnternet Bankacılığı hesabı olması gerekiyor.

Metabolizma yavasligi ne anlama geliyor?

Metabolizma yavaşlığı ne anlama geliyor? - Osman MÜFTÜOĞLU'ndan



Sürekli diyet yapmanıza rağmen kilo veremediğinizi ya da çok az verdiğinizi düşünüyorsanız bu yazıyı dikkatle okumalısınız.

15-20 yıl öncesine göre daha az yemenize, pastaları, kurabiyeleri, sütlü tatlıları ve gece kaçamaklarını çoktan unutmanıza rağmen karın ve kalça çevreniz gittikçe genişliyorsa bu yazıyı bir kez daha gözden geçirmenizde fayda var!

Hastalarımın çoğu verilen kilo programını uygularken çok dikkatlidir. Önerdiklerimizden fazlasını yemezler. Önerilerimize dikkatle uymalarına karşın fazla kilolarından istedikleri hızda kurtulamaz, üzülür, bunalırlar. Sebep çoğu kez aynıdır: Metabolizma yavaşlaması!

Metabolizma hızının en kısa ifadesi, bedeninizin aldığı besinleri enerjiye dönüştürme ve bu enerjiyi kalori olarak yakma kapasitesidir. Metabolizmanız hızlı çalışıyorsa, aldığınız besinler kolayca enerjiye dönüştürülecek, eksiksiz olarak yakılacaktır. Eğer metabolik hızınız yavaşsa, yaşlanmanın doğal sonucu olarak yavaşladıysa ya da bir hastalık sonucu metabolik hızınız düşmüş ise bedeninizin besinleri enerjiye ve kaloriye değiştirme yeteneği de bozulacaktır. Sonuçta yakılmayan fazla kaloriler artan kilolarınızdır.

METABOLİZMA YAŞLANDIKÇA YAVAŞLIYOR

Yaşlandıkça metabolik hızınızın yavaşladığı doğrudur. 30’lu yaşları takiben vücudunuz her 10 yıllık dönemde yüzde 2-4 daha az enerji yakmaya başlar. Kadınlarda menopoz, erkeklerde andropoz gibi hormonal faktörlerin araya girmesi ise metabolizmanızı daha da yavaşlatacaktır. Kadınlar erkeklerden daha az kalori yakarlar. Bu nedenle metabolizması düşen kadınlarda kilo kontrolü erkeklere oranla daha güç hale gelir ve erkeklerden zaten fazla olan vücut yağ yüzdesi daha da artar.

Diğer taraftan bedensel aktivitenin yaşlandıkça azalması, kas kitlesinde de azalmaya ve yağ depolarında artmaya neden olur. Siz yaşlandıkça aktivitenizi artıracağınız yerde azaltırsanız kas miktarınız o denli azalır. Ne kadar az kasınız olursa aktiviteniz de paralel olarak azalacaktır. Yani zamanla bu iki durum birbirini besler ve bir kısırdöngü ortaya çıkar: Zayıf kaslar, azalmış aktivite, artmış yağlar, artmış kilolar ve daha da azalan metabolik hız.

AEROBİK EGZERSİZLERLE HIZLANIYOR

Bu kötü zinciri nasıl kıracaksınız? Metabolizmanızı hızlandıran ilk anahtar düzenli bedensel aktivitedir. Eğer yaşamınızda önemli bir değişiklik yapmayı düşünüyorsanız, aktivitenizi artırmak ilk sırada yer almalıdır. Eğer daha az kilo almak istiyorsanız daha çok egzersiz yapmalı, daha çok kas kitlesine sahip olmalısınız. Ortalama metabolik hızınızı artırarak daha fazla kalori yakmalısınız. Egzersiz metabolizmanızın en iyi güvenli dostudur.

Metabolizmayı hızlandıran egzersizlerin öncelikle aerobik olması gerekir. Yağlarınızı yakabilmek için mutlaka oksijene ihtiyacınız vardır. Bu nedenle hangi egzersizi yaparsanız yapın o egzersiz süresince rahat soluk alıp verebilmeli, egzersiz arkadaşlarınızla nefes nefese kalmadan sohbet edebilmelisiniz. Kalp hızınızı mevcut hızından dakikada ortalama 20 civarında artıran ritmik yürüyüşler metabolizmanızı hızlandırmanın en iyi yoludur.

BAZI HORMONLARLA BOZULUYOR

Eğer aerobik egzersizleri ağırlık kaldırma gibi dayanıklılık antrenmanları ile desteklerseniz daha da başarılı olursunuz. Dayanıklılık antrenmanları ile hem aerobik aktiviteye oranla daha fazla kalori yakarsınız hem de kas kütlenizi artırarak vücudunuzun enerji tüketen dokusal rezervini çoğaltır, gece uyurken bile kalori yakarsınız!

Düşük metabolizma hızının sorumlusu bazen de hormonal yetersizliklerdir. Tiroit hormonu yetersizliği bunun en iyi bilinen örneğini oluşturur. Tiroit hormonu yetersizliği ileri düzeyde olduğunda "Hipotiroidi" olarak isimlendirilen sağlık sorununu ortaya çıkarır. Hipotiroidide düşük metabolizma hızına bağlı hızlı kilo alma, hastalığın halsizlik, yorgunluk, kabızlık, unutkanlık gibi diğer birçok belirtilerine eşlik eder.

Çok hafif düzeydeki tiroit bezi yetmezliğinde ise metabolik hızdaki düşme ve bunun sonucunda oluşan kilo verme güçlüğü bazen ilk ve tek belirtidir. Bu nedenle kilo verme programları başlatılırken, özellikle zor kilo verip kolay kilo alanların tiroit hormonu yetersizliği yönünden dikkatlice incelenmesi gerekir.

KESİN SAKLAYIN

Metabolizmayı hızlandırma rehberi

Kilonuzu kontrol etmede güçlük çekiyor musunuz? Eğer yeterince kalori kısıtlaması yaptığınızdan ve gereği kadar aktif bir yaşam sürdürdüğünüzden eminseniz metabolizmanızı biraz ateşlemeyi deneyin. İşte size kolay uygulanabilir bazı öneriler:

1. Tiroidinizi kontrol ettirin: Tiroit bezinin normal çalışmaması kilo almanızı kolaylaştırır. Guatr sorunu olanların önemli bir kısmında tiroit bezi yeterli tiroit hormonu üretemez. Normalden daha az tiroit hormonu vücudun normalden daha az enerji yakmasına neden olur. Tiroit bezinizin iyi çalışıp çalışmadığından emin olmak için tiroit bezi hormonlarının ölçülmesi yeterli olacaktır.

2.Yürürken daha hızlı değil daha uzun mesafelere gidin: Vücudunuzun oksijen eşliğinde yaptığı hareketler ne kadar uzun sürerse bedeninizin o kadar çok yakıt (yağ depolarınız) harcayacağından emin olabilirsiniz.

3.Gezinmek yerine, ciddi bir yürüyüş yapın: Adımlarınızı biraz sıklaştırırsanız metabolizmanızı daha da hızlandırır, daha çok yağ yakabilirsiniz. Uzun mesafeleri katetmek her zaman iyidir, bu mesafeleri daha hızlı adımlarla katetmek ise daha da iyidir.

4. Yemek sonrası kısa yürüyüşler yapmayı unutmayın: Yemeği takiben yaptığınız hafif yürüyüşlerde metabolizmanın daha hızlı bir süreçle işlediği, daha çok kalori (enerji) ve daha çok yakıt tükettiği biliniyor. Yemek sonrası yürüyüşlerin metabolizmayı hızlandırıcı etkisinden yararlanın.

5.Öğün atlamayın: Yavaş ve uzun süre çiğneyerek yemeyi deneyin.

6.Hayatınızı baharatlandırın: Kırmızı acı biber, turp ve hardal gibi baharatların metabolizmayı hızlandırabileceği düşünülür. Baharatlar vücudunuzu daha hızlı bir çarka sokabilir, metabolizma hızınızı yükseltebilir.

7. Doktorunuz tarafından önerilmeyen ilaçları kullanmayın: Zayıflamak adına yosun hapları, detoks likidleri, tiroit ekstreleri, amfetamin, sibutramin, efedrin gibi maddeleri kullanmamaya özen gösterin.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

Tel: (0212) 236 73 00

Farkında olmak

Bazı gazetelerde kalorilik diyet reçeteleri veriliyor. Siz köşenizde bunları değiştirmeye çalışıyorsunuz. Niye hala diyeti sabit hale getiren diyetler veriliyor?

Biz olması gerekeni, bilimsel gerçekleri hayatınızla birleştirmeye çalışıp, kalıcı alışkanlıklar yaratmaya çalışırken, diyetisyen olmayan "diyetisyen"lerin yazdığı listeler hala insanları kandırabiliyor. Herkesin yaşam tarzı, sevdiği yiyecekler, kalori ihtiyacı, yaşı, hormonal yapısı birbirinden farklıdır. Tüm bunlara rağmen o listeyi alıp uygulamaya çalışıyorlar. Sağlığınızı tehlikeye atmayın. Eğer bir sağlık probleminiz var ise mutlaka bir uzman doktora başvurun. Doktorunuz tahlil sonuçlarına göre "size özel bir beslenme programı"nın hazırlanması için sizi diyetisyene yönlendirecektir. Gittiğiniz yerde doktorunuzu uzmanlığına, okuduğunuz yazıların uzmanlar tarafından hazırlanıp hazırlanmadığına dikkat etmek sizin elinizde. Komşunuzun size uzattığı ilacı artık içmediğiniz gibi, size göre hazırlanmamış diyet reçetelerinden de uzak durmanın vakti geldi de geçiyor! Metabolizmanızla daha fazla uğraşmadan, onu yormadan kendinizle ilgilenin. gunes@yasasinhayat.org

gunes@yasasinhayat.org

Zor olan

programlı olmak


Çalışma hayatıma adapte edebildiğim bir diyet programının hazırlanması zor mudur? Kahvaltı yapmak çok zor geliyor zaman zaman, öğle için alternatifler verebilir misiniz?



Diyet yaparken kahvaltı ve öğle öğünlerinin kimi zaman çantada taşınır olarak hazırlanması işinizi kolaylaştırabilir. Özellikle besin seçimlerinizde kafanızı karıştıran menülerle karşılaştığınızda aşağıdaki menülerden kendinize uygun olanı seçebilirsiniz.

7 Peynirli kepekli tost - Çay

7 Kepekli galeta - peynir - Çay

7 Yoğurt - Meyve

7 Ceviz - Galeta - Peynir

7 Müsli- yağsız süt- meyve

7 Yoğurt-ayran-cacık (öğünün vazgeçilmezi)

Konserveler (enginar, ton balığı, mantar, barbunya)

7 Fümeler (hindi, balık)

7 Sandviçler (tavuklu, ton balıklı)

7 Hazır salatalar (ilave az yağlı peynir veya ton balığı)

niluferinceis@yasasinhayat.org

Yerinde sağlıklı kahvaltı yapabilirsiniz

Yipranmis Saclara Son!

Yıpranmış saçlara son!


Alev Eken

Yıpranmış saçlara son! Yıpranmış saçlara artık son! Nasıl mı? Dermatoloji ve kozmetoloji danışmanımız ayrıca sorularınızı yanıtlıyor...

Neden olan kozmetikler ve kozmetik uygulamalar…

Sağlıklı saç, yumuşak, parlak ve etrafını sıkıca saran kütikül pulları nedeni ile kolay şekil alır. Saçın yıpranması terimi; bir takım kozmetik uygulamalara bağlı olarak saçın yapısında oluşan değişiklikleri ifade eder. Günlük yaşantımız içinde tarama, fırçalama ve kurutma gibi travmatik uygulamalar; güneş, hava kirliliği, yanlış ürün kullanımı ve saç yapısını ve rengini değiştiren uygulamalar gibi dış faktörlerin etkisi ile saç teli ve saç derisi etkilenir, hasar görebilir.

Kalıcı değişiklikler uygulanan saç telleri günlük yıkama, tarama ve kurutma işlemlerine karşı daha kırılgan, zarar görür yapıya sahiptir. Bu saç telleri için ilave bakım ve günlük düzenleyiciler kullanılmalıdır.

" Tarama ve fırçalama: Acele ve zorlayıcı tarama ya da fırçalama, karışmış saçları düzeltmekten daha çok, saçta yıpranmaya ve kopmalara yol açar.
/_newsimages/4567040.jpg
İnce dişli, plastikten yapılmış taraklar, elektriklenmeye yol açarak saçta gerilmelere ve kopmalara neden olur. Geniş aralıklı doğal maddelerden yapılmış yumuşak fırçalar ya da kemik, ahşap veya metalden yapılmış geniş dişli taraklar kullanın.

Saçları küçük parçalara bölerek tarayın.

Saçı ıslakken fırçalamayın. Kırılma ve kopmalara neden olur.

" Saç yıkama sıklığı: Saç uzunluğu, kültür, cins, sosyal baskılar, ekonomik durum ve kişisel tercihlere göre, saç yıkama sıklığı değişebilir. Saç, en fazla günde bir kez, en az haftada bir kez yıkanmalıdır. Saçı sık yıkamak ya da temizlik, saçı dökmez. Saç tipinize uygun şampuanlar kullanarak, saçlarınızı her gün bile yıkayabilirsiniz. Ancak, uygun olmayan şampuanlar ile saçları sık yıkamak, saçın kurumasına, elektriklenmesine ve parlaklığını kaybetmesine neden olur. Bu amaçla kullanılmak üzere sık yıkamak için uygun "günlük şampuanlar" geliştirilmiştir.

" Saçı kurutmak: Saçlarınızı, havluyla nazik bir şekilde kuruladıktan sonra, kendi halinde kurumaya bırakın. Kurutmanız gerekiyorsa, saç kurutma makinenizin en düşük ayarını kullanın. Saçı tam olarak kurutmayın; biraz nemli bırakın. Saç kurutma makineleri ile 15-30 cm.den daha yakın mesafede ve yüksek ısılarda yapılan kurutmalar, saç tellerinde kırılmalara yol açarak saç dökülmesine neden olur.

" Kuaförünüzü dikkatli seçin; deneyimli ve bilgili olmasına özen gösterin. Kimyasal maddeyi uzun süre saçta bekletmek, yüksek konsantrasyonlarda kullanmak veya ısıtıcılarla uygulanması saçta kuruma, kırılma, kopma ve dökülmelere neden olur. Kuaförünüzden, saç tipinize (dalgalı, kıvırcık, düz, ince telli, kalın telli…. vb) uygun, kolay şekillendirilebilir kesim uygulamasını isteyin.

" Permalar, düzelticiler gibi saçta kalıcı değişikliklere neden olan kozmetik uygulamalar saç telinde yapısal problemlere neden olur. Yapılan araştırmalar, bayanların %80'inin saçlarının doğal şeklini değiştirmeye çalıştığını ortaya koymuştur. Oysa ki en doğru yol, doğal saç tipinizi sevmek, onu en güzel şekilde kullanmak, hem pratik hem de çok daha akılcıdır. Saçlarınızın dilinden anlayın ve onunla ömür boyu iyi geçinin. Yoksa onlar sizi terk ederler.

" Saç kozmetiklerini ölçülü kullanın. Yıpranmış saçlarda haftada bir yoğun bakım maskeleri yapılabilir. Ancak, sık yapılırsa saç yıpranır.
" Saç spreyleri, jöleler ve köpükler, saç diplerinin kurumasına neden olur. Bu ürünleri, saç diplerine gelmeyecek şekilde, saçın ucuna uygulayın. Mutlaka akşamları saçlarınızı yıkayın. Şampuan kullanmadan, ılık suyla durulayarak, saçlarınızı bu ürünlerden arındırabilirsiniz. Temizlenmezse, sertleşen saç telleri yastığa sürtünme ve taramayla kolayca kırılır.

Saç stili: Saçlarınızı serbest şekilde kullanılabilecek, size yakışan güzel bir kesim, daha canlı ve dolgun gösterir.

Saçlarınızı sıkı şekilde toplamayın (atkuyruğu, topuz, sıkı tokalar vb). Gerilme ve çekiştirme saçların kırılmasına ve zamanla kalıcı saç dökülmelerine yol açar.

" Güneş ışınları: Ultraviyole, kıl gövdesinde birçok istenmeyen değişikliklere neden olur. Bunlar; kuruma, gücünde azalma, renk ve parlaklık kaybı, sertlik, kırılmalar, uçlarının çatallaşmasıdır. Boyalı saçlarda, rengin açılmasına, donuk ve mat bir görünüm almalarına yol açar. Ayrıca güneş saçlardaki kızıl tonları ortaya çıkardığı için saçlarda istenmeyen bir bakırlaşmaya neden olabilir.

Güneş ışınlarından korunmanın en iyi yolu bu amaçla üretilmiş güneş filtresi içeren kozmetiklerden faydalanmak ve saçları şapka ya da örtüyle korumaktır.

" Klorlu su, tuzlu su, havuz ve deniz suyuda saç telinde harabiyete neden olur.

Dogru ve Yanlis Yiyecekler

Yiyeceklerin doğrusu, yanlışı


Yiyeceklerin doğrusu, yanlışı Yiyeceklerin etkileri ile ilgili olarak bilinen doğru ve yanlışları haberleştiren İngiliz The Times gazetesi, acı biberin gerçekten bağımlılık yaptığını, yaşlandıkça kilo alındığı inanışının ise gerçeği yansıtmadığını yazdı.

Şeker boğaz ağrısına iyi gelir: Doğru
Şeker, bal ve pekmez, boğazdaki tahriş olmuş mukus zarının üzerini kaplar ve ağrıyı hafifletir. Hardal, yabanturpu ve güçlü soğanlar da mukusu sökerek boğaz ağrısını rahatlatır.

Bakırlı yiyecekler saçların ağarmasını önler: Yanlış
Bakır eksikliği saçların ağarmasını hızlandırsa da, bu minerali içeren yengeç, istiridye, ayçekirdeği, fıstık ve badem gibi yiyeceklerin yenmesiyle saç ağarması önlenemez. Saçlardaki pigment eksikliği renk kaybına yol açar.

Acı biber bağımlılık yapar: Doğru
Acı biber yendiğinde hissedilen acı, vücudun "doğal ağrı kesici" olarak bilinen endorfin hormonunu salgılamasına yol açar. Endorfin, aynı zamanda haz hissi de verdiği için insanlar bir süre sonra bu hazzı yeniden hissetmek için daha acı biberler yemeye başlar.

Pişirmek mineralleri yok eder: Yanlış
Demir, çinko, iyot, selenyum gibi çoğu mineral, besinlerin pişirilmesiyle kaybolmaz. Yalnızca potasyum pişirme sıvısına karışır ve bu sıvı kullanılmazsa mineral yok olur.

Çekirge, ıstakozdan daha besleyici: Doğru
İki çekirgede 28 gram protein (erkeklerin günlük ihtiyacının yarısı, kadınlarınkinin yüzde 75'i) ve 6 mg demir (günlük ihtiyacın yarısı) bulunur. Bütün bir ıstakoz ise 22 gram protein, 0.8 mg demir içerir.

Pizza abur cubur grubuna girer: Yanlış
Yarım margarita pizza ve balzamik sirkeli bir salata yiyerek yalnızca 360 kalori ve 12 gram yağ tüketmiş olursunuz. Ayrıca, bir porsiyon sebze yemiş olursunuz.

Kadınlar yağlı ve tatlı yiyecekleri sever: Doğru
Birçok araştırma, kadınların bisküvi, kek gibi yağlı ve şekerli yiyecekleri, erkeklerinse cips gibi yağlı ve tuzlu yiyecekleri tercih ettiğini gösteriyor.

Yaşlandıkça kilo almak kaçınılmazdır: Yanlış
Yaşlandıkça kas kütlemiz azalsa ve kalori yakma hızımız düşse de, düzenli egzersiz yaparak bu durumun önüne geçebiliriz. Üstelik spor salonuna gitmeden evde basit hareketlerle kilo almayı önleyebilirsiniz.

Elma uçuğu iyileştirir: Doğru
Bir elmada 150 "süper besleyici" maddenin yanı sıra vitaminler, mineraller ile tansiyon ve kolesterolü düşüren pektin maddesi bulunur. Elmanın içindeki kuersetin maddesi, uçuğa yol açan virüsleri öldürür. Kuersetin maddesi kabuğun hemen altında bulunduğu için elmayı kabuğuyla yemek en iyisidir.

Hürriyet

Kalbe ilac ararken migrene care buldu


Kalbe ilaç ararken migrene çare buldu

Kalbe ilaç ararken migrene çare buldu


Kalp için kullanılan bir ilacın migrene de iyi geldiğini keşfeden doktorların araştırmaları sonuç verdi.


Kalp tedavisi için kullanılan bir ilacın migrene de iyi geldiğini keşfeden İngiliz doktorun araştırmaları sonuç verdi. Kanda pıhtılaşmaya karşı kullanılan ilacın migren ağrılarını da dindirdiği belirlendi.

LONDRA’daki Guy’s Hospital London’ın kardiyoloji danışmanı olan Dr. John Chambers, kan pıhtılaşmasına karşı kullanılan "Clopidogrel" adlı ilacı, beş migren hastası üzerinde denedi. Bazı deneklerde "olağanüstü başarılı" sonuçlar veren ilaç, 280 migren hastası üzerinde daha denenecek. İngiliz doktorun ilk deneylerde aldığı sonuçlar, önümüzdeki yıl yapılacak araştırmalarda da doğrulanırsa, migrene kesin çare bulunmuş olacak.

MİGRENİN KAYNAĞI

Dr. Chambers, daha önce denenmeyen bu ilacı kullanmadan önce, migrenin kalpte oluşan küçük kan pıhtılarının beyne ulaşmasıyla oluşabileceğini öne sürdü. Bu hipoteze göre, beyne giden kan pıhtıları, kan akışını engelliyor ve migren nöbetine neden oluyor. Baş ağrısı, zonklama, mide bulantısı ve ışığa karşı hassaslık gibi belirtileri olan migren nöbeti, yaklaşık her 10 insandan birini etkiliyor. Bu tür nöbetler bazen üç gün sürebiliyor ve her yıl ortalama 13 nöbet geçiren hastalar, tüm enerjilerini günlerce kaybediyorlar. Hormonal değişiklikler nedeniyle özellikle kadınlarda daha çok görülen hastalık, hareket edilmesi halinde ağrıyı daha da artırıyor.

YAPIŞKAN TROMBOSİT

Günümüzde migrene karşı uygulanan tedavilerde tansiyon düşürücü ilaçlar, sakinleştiriciler ve ağrı kesiciler kullanılıyor; ancak bunlar kesin çözüm sağlamaktan uzak. İngiliz doktorun ilk kez kullandığı ve aslında kalp hastalarına reçeteyle verilen "Clopidogrel" adlı ilaç ise kanın daha zor pıhtılaşmasını sağlıyor. İlaç, kanda bulunan ve bir damar zarar gördüğünde pıhtılaşmaya yardımcı olan trombositi "daha az yapışkan" hale getiriyor. Alyuvar ve akyuvarlardan sonra kanda en çok bulunan madde olan trombositin fazla yapışkan olması durumunda, aşırı pıhtılaşma oluşuyor ve bu felce bile neden olabiliyor.

KALP-MİGREN İLİŞKİSİ

Trombositin, migrende çok önemli bir rol oynadığına inanan İngiliz doktor Chambers, "Kimse migrene neyin yol açtığını tam bilmiyor. Bir başka tedavi yöntemi bulmak çok yararlı olabilir. İlacı ilk denediğim hasta 20 yıldır her gün migren nöbeti yaşıyordu. Tedaviyi uyguladım ve nöbetler zamanla yok oldu. Hayatı değişti" dedi. Kalp ameliyatı olan bazı hastaların daha sonra migrene yakalandığı gerçeği de, Chambers’ın tezini doğruluyor. İngiliz doktor, yeni tedaviye cevap veren hastaların kalbinde teşhis edilmeyen çok küçük bir delik olabileceğini ve bu yüzden kanda hafif bir pıhtılaşma oluşabileceğini söylüyor.

BEYİNDEKİ MERKEZİ FRANSIZLAR BULDU

Fransız bilim adamları ise migren ağrılarının beyindeki kaynağını buldu. Gönüllü deneklerin beyin tomografilerini inceleyen Toulous’daki Rangueil Hospital uzmanları, beynin tabanındaki hipotalamus bölgesinin migren nöbetleri sırasında daha faal olduğunu keşfetti. Headache Dergisi’nde yayınlanan keşif, gelecekte daha etkili ilaçlar üretilebilmesini sağlayacak. Açlık gibi durumlarda fizyolojik tepkileri düzenleyen hipotalamusun migren konusunda da kilit bir rol oynadığı daha önce tahmin ediliyor, fakat bu kanıtlanamıyordu. Bazı bilim adamları, beynin birden fazla bölgesinin migren nöbetlerinde faaliyete geçtiğini savunuyor.

Merkez Banksi Kredi Karti Faizlerini indirdi

Kredi kartı faizlerinde indirim




Kredi kartı faizlerinde indirim Kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı, YTL için yüzde 5,55'ten 4,93'e, gecikme faiz oranı da yüzde 6,20'den yüzde 5,68'e indirildi.

Merkez Bankası'nın, kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarında değişiklik içeren tebliği Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Tebliğe göre, kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı, YTL için yüzde 5,55'ten 4,93'e, ABD Doları için yüzde 2,54'ten 2,52'ye indirildi. Euro için yüzde 2,30 olan oran değişmedi.

Aylık azami gecikme faizi oranı ise YTL için yüzde 6,20'den 5,68'e düştü. Oran ABD Doları için yüzde 2,99 ve avro için yüzde 2,86 olarak devam edecek.

REESKONT VE AVANS İŞLEMLERİ FAİZ ORANLARI

Merkez Bankası'nın, “Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Oranları Tebliği” de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Tebliğe göre, Banka tarafından, vadesine en çok 3 ay kalan senetler karşılığında yapılacak reeskont işlemlerinde iskonto faiz oranı yıllık yüzde 25, avans işlemlerindeki faiz oranı ise yıllık yüzde 27 olarak uygulanacak.

Rapor ile Ogretmen Hacca Gider mi?

Öğretmenim hacda dersler boş


Öğretmenim hacda dersler boş Polatlı Anadolu Lisesi'nde görevli edebiyat öğretmeni Adife Hasdoğan sağlık raporu alarak, hacca gitti. Öğretmenin hacca gitmesiyle öğrencilerin derslerinin boş geçtiği öne sürülürken eğitimciler, hac dönemlerinde isteyen öğretmenlerin ücretsiz izne ayrılarak bu ibadetlerini yerine getirebildiğini ancak rapor alınarak böyle bir yolculuğa çıkılmasının hem dini hem mesleki açıdan etik olmadığını söyledi.

Edebiyat öğretmeni Adife Hasdoğan, 11 Aralık'tan itibaren 35 günlük sıhhi izin alarak hacca gitti. Radikal gazetesinin haberine göre, Hasdoğan, sıhhi iznini yurtdışında geçirmek için de valilikten izin aldı. Edinilen bilgiye göre öğretmen Hasdoğan'ın sihhi izni 4 Ocak'a kadar devam ediyor. Hasdoğan 3 Ocak'ta hacdan dönüyor.
Öğrenci velileri, Adife Hasdoğan'ın sıhhi izinle hacca gitmesinin sekizinci sınıf öğrencilerinin edebiyat derslerinin yaklaşık iki hafta boyunca boş geçmesine neden olduğ öne sürüldü.

NASIL RAPOR ALDI
Öğretmenler, hac ibadetlerini ücretsiz izin alarak yerine getiriyor. Bu nedenle Hasdoğan'ın 'ibadetini' yerine getirmek için kullandığı yöntem etik dışı bulundu. Anadolu Eğitim Sen Genel Başkanı Cansel Güven, "Hastaysa nasıl hacca gidiyor, hasta değilse nasıl rapor alabiliyor?" diyerek tepki gösterdi. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ise "Yasal olarak prosedüre uygun davranmış. Ancak bunu yapması, böyle bir dönemde bu kadar uzun süre bu gerekçeyle öğrencilerinden ayrı kalması etik değildir. Üstelik hak etmediği halde devletten maaş alarak hacca gitmek de ayrı bir çelişki doğuruyor" dedi.

AKP hükümetinin gelmesinin ardından benzer örneklerin arttığını anlatan Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli ise şöyle konuştu: "Bu arkadaşlar bir de 35 gün hak etmediği halde devletten maaş alıyor. 35 gün öğrencilerini ihmal ediyor."

Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Murat Bey Balta da olaydan haberi olmadığını ancak ortada etik dışı bir davranış, prosüdüre uygun olmayan bir tutum olduğunun tespit edilmesi halinde gerekenin yapılacağını söyledi.

Polatlı İlçe Milli Eğitim Müdürü Necmettin Özdemir de Hasdoğan'ın hacca gidişini doğrulayarak, "Kendisi rapor almış ve daha sonra bu raporu sıhhi izne çevirmiştir. Valilikten de sıhhi iznini yurtdışında geçirmek için onay almış. Ortada bizi ilgilendiren bir sorun yok" açıklamasında bulundu. Öğrencilerin haftada 21 saat ders boşluğu yaşadığı iddialarını yalanlayan Özdemir, "Öğretmenin girmediği dersler, başka öğretmen arkadaşların yardımıyla dolduruldu" dedi.
Manisa'nın Soma ilçesinde bulunan Soma Anadolu Teknik ve Teknik Lise ve Anadolu Meslek Lisesi öğretmenlerinden İbrahim Taşdemir'in de heyet raporu alarak hacca gittiği iddia edildi. Öğretmenin yurtdışına çıktığına dair bağlı olduğu okula da bir beyanatta bulunmadığı öğrenildi

Rapor ile Ogretmen Hacca

Öğretmenim hacda dersler boş


Öğretmenim hacda dersler boş Polatlı Anadolu Lisesi'nde görevli edebiyat öğretmeni Adife Hasdoğan sağlık raporu alarak, hacca gitti. Öğretmenin hacca gitmesiyle öğrencilerin derslerinin boş geçtiği öne sürülürken eğitimciler, hac dönemlerinde isteyen öğretmenlerin ücretsiz izne ayrılarak bu ibadetlerini yerine getirebildiğini ancak rapor alınarak böyle bir yolculuğa çıkılmasının hem dini hem mesleki açıdan etik olmadığını söyledi.

Edebiyat öğretmeni Adife Hasdoğan, 11 Aralık'tan itibaren 35 günlük sıhhi izin alarak hacca gitti. Radikal gazetesinin haberine göre, Hasdoğan, sıhhi iznini yurtdışında geçirmek için de valilikten izin aldı. Edinilen bilgiye göre öğretmen Hasdoğan'ın sihhi izni 4 Ocak'a kadar devam ediyor. Hasdoğan 3 Ocak'ta hacdan dönüyor.
Öğrenci velileri, Adife Hasdoğan'ın sıhhi izinle hacca gitmesinin sekizinci sınıf öğrencilerinin edebiyat derslerinin yaklaşık iki hafta boyunca boş geçmesine neden olduğ öne sürüldü.

NASIL RAPOR ALDI
Öğretmenler, hac ibadetlerini ücretsiz izin alarak yerine getiriyor. Bu nedenle Hasdoğan'ın 'ibadetini' yerine getirmek için kullandığı yöntem etik dışı bulundu. Anadolu Eğitim Sen Genel Başkanı Cansel Güven, "Hastaysa nasıl hacca gidiyor, hasta değilse nasıl rapor alabiliyor?" diyerek tepki gösterdi. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ise "Yasal olarak prosedüre uygun davranmış. Ancak bunu yapması, böyle bir dönemde bu kadar uzun süre bu gerekçeyle öğrencilerinden ayrı kalması etik değildir. Üstelik hak etmediği halde devletten maaş alarak hacca gitmek de ayrı bir çelişki doğuruyor" dedi.

AKP hükümetinin gelmesinin ardından benzer örneklerin arttığını anlatan Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli ise şöyle konuştu: "Bu arkadaşlar bir de 35 gün hak etmediği halde devletten maaş alıyor. 35 gün öğrencilerini ihmal ediyor."

Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Murat Bey Balta da olaydan haberi olmadığını ancak ortada etik dışı bir davranış, prosüdüre uygun olmayan bir tutum olduğunun tespit edilmesi halinde gerekenin yapılacağını söyledi.

Polatlı İlçe Milli Eğitim Müdürü Necmettin Özdemir de Hasdoğan'ın hacca gidişini doğrulayarak, "Kendisi rapor almış ve daha sonra bu raporu sıhhi izne çevirmiştir. Valilikten de sıhhi iznini yurtdışında geçirmek için onay almış. Ortada bizi ilgilendiren bir sorun yok" açıklamasında bulundu. Öğrencilerin haftada 21 saat ders boşluğu yaşadığı iddialarını yalanlayan Özdemir, "Öğretmenin girmediği dersler, başka öğretmen arkadaşların yardımıyla dolduruldu" dedi.
Manisa'nın Soma ilçesinde bulunan Soma Anadolu Teknik ve Teknik Lise ve Anadolu Meslek Lisesi öğretmenlerinden İbrahim Taşdemir'in de heyet raporu alarak hacca gittiği iddia edildi. Öğretmenin yurtdışına çıktığına dair bağlı olduğu okula da bir beyanatta bulunmadığı öğrenildi

27 Aralık 2007 Perşembe

Universite Paylari Dengesiz Dagitiliyor

Eğitim herşeydir..!

Evet sürekli söyledik durduk bunu.. Yıllar böyle geçti, bundan sonra da böyle söyleyerek geçip gidecek bir çok yıllar.. Eğitime yönelik olarak sürekli birşeyler söylüyoruz ama hiçbir şey değişmiyor. Yenilikçi çalışmalar var ama hep batının adımlarını çok geriden almış oluyoruz. Onların belki yüzyıl önce uyguladığı sistemleri yeni! diye kabul edip programlarımıza alıyoruz.

Ne zamana kadar böyle gider bu merak konusu mu sizce? Bence değil! Çünkü birşeylerin değişeceği konusunda bir çok insanımız gibi umutsuzum........


17 Üniversite 1 üniversite etmiyor

Başbakanlık ‘her ile bir üniversite’ sloganı ile yeni üniversite açılışlarına devam etmesine karşın, 2007 yılında açılan 17 üniversiteye sadece 150 milyon YTL bütçe ayrıldı. Toplam 449 milyon YTL bütçesi olan İstanbul Üniversitesi 17 üniversiteyi üçe katlıyor.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bu yıl 17 ilde üniversite kurulmasını öngören kanun tasarısı bu yıl Mart ayında kabul edilerek yürürlülüğe girdi. Karaman, Ağrı, Sinop, Siirt, Nevşehir, Karabük, Kilis, Çankırı, Artvin, Bilecik, Bitlis, Kırklareli, Osmaniye, Bingöl, Muş, Mardin ve Batman’da kurulan üniversitelerin bütçesi ise güdük kaldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 81 ile üniversite kurmakta kararlı olduğunu her fırsatta belirtmesine karşın, yeni kurulan üniversitelere bütçeden ayrılan pay çok düşük oldu. 2008 yılı bütçesinde en büyük payı alan kurumlardan MEB, yeni kurulan 17 üniversiteye 65 milyon YTL’si personel gideri olmak üzere toplam 150 milyon 221 bin YTL bütçe ayırdı. Bütçe içerisinde mal ve hizmet alımı için ise 47 milyon YTL pay bulunuyor.

-BÜTÇEDEN EN AZ PAY MARDİN ÜNİVERSİTESİ’NE-
Yeni kurulan üniversiteler arasında ise en büyük payı 14 milyon 124 bin YTL ile Karabük Üniversitesi alırken, Bilecik Üniversitesi 12 milyon 468 bin YTL pay aldı. Mardin Artuklu Üniversitesi ise sadece 4 milyon 760 bin YTL pay alarak bütçeden en az pay alan üniversite oldu.

-YENİ ÜNİVERSİTELERİN TOPLAM BÜTÇESİ BİR ÜNİVERSİTE ETMİYOR-
İstanbul Üniversitesi bütçeden 449 milyon YTL pay alırken, Hacettepe Üniversitesi 319 milyon YTL, Marmara Üniversitesi 206 milyon YTL, ODTÜ 202 milyon YTL, Selçuk Üniversitesi 214 milyon YTL, Gazi Üniversitesi 297 milyon YTL, Ankara Üniversitesi 304 milyon YTL, Dokuz Eylül Üniversitesi 208 milyon YTL, Ege Üniversitesi ise 263 milyon YTL pay alıyor. Yeni kurulan 17 üniversitenin bütçeden aldığı toplam pay; bu üniversitelerin bütçesinin yanına bile yaklaşamıyor.

-YÖK, KADRO OLMAMASI NEDENİYLE ÜNİVERSİTE KURULMASINA KARŞIYDI-
Yükseköğretim Kurulu’nun, 9 Aralık 2003- 9 Aralık 2007 tarihlerini kapsayan “Faaliyet Raporuönda da YÖK ve Üniversitelerin bütçesinin, MEB bütçesi içindeki payının son dört yılda yüzde 25’den yüzde 20’ye düşürüldüğü bildirilmişti. Raporda; üniversite, fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokul sayılarındaki artışa rağmen 2008 bütçesindeki artış oranının, geçen yıl olduğu gibi yüzde 11 civarında olduğu vurgulanmıştı. Raporda, YÖK’ün üniversite açılacak kadro olmadığı gerekçesiyle üniversite açılmasını desteklemediği, YÖK’ün bu görüşüne rağmen, 2006’da 15, 2007’de 17 olmak üzere 32 devlet üniversitesi açıldığı anımsatılmıştı. Raporda; üniversite, fakülte, yüksekokul, ve öğrenci sayılarındaki artışa karşılık üniversitelerin akademik kadrolarında aynı oranda artışın sağlanamadığı belirtilmişti.

ANKA

Istanbul Rehberi - Onemli Bilgiler..!

Çok rehberler gördüm ama hiç biri bu rehber kadar gerçekçi değildi.. İstanbul'da her zaman bunları yaşamazsınız ancak şansızsanız ve dikkatsizseniz her an herşey olabilir..! :)


I S T A N B U L R E H B E R i

Kotu yemekleri pahaliya, iyi yemekleri cok pahaliya yersin.

Nefret etmekten ve terk etmekten sakin cekinme, nasilsa yine donecek ve yine seveceksin

Bu kenti ana caddelerde degil ara sokaklarda ogrenirsin. Sokaklara karis Istanbul seni dusunur.. Senin yerine

Trafik tabelasi yok diye her yolu girilebilir, donulebilir sanma; trafik tabelasi var diye bir yolu tek yon, cikmaz sokak falan da sanma, tabelalara fazla guvenme

Eminonu'nde gun batimini izlerken gordugun o havada turlayan martilar,senin yarinki ogle yemegin olacak. Onlari son kez canli canli goruyor oldugunu unutma, sevkat goster. Simit at mesela onlara

Tinercilere aciyip iyi davranmaya kalkma

'Sehir merkezi-centrum' diye bir yer yoktur. Arayip durma

'Kopru bu saatlerde tikali midir ( bogazici ) ?' gibi bir soru anlamsizdir

Yagmur yagarken taksi bulmaya calismak beyhude bir cabadir. Başinin caresine bak

Evet, hicbir yerden denize girilemiyor, tuhaf oldugunu biz de biliyoruz ama öyle

Yedigin sey, yedigini sandigin sey olmayabilir. Beklentin ve yediklerinin uyusma orani odedigin meblagdan bagimsiz bir degiskendir

Karsi yaka, her zaman senin olmadigin yerdir

Ne olmus bizans sarnici ise. Sabit pazar yapmamiza engel degil ki bu

Minibusler ve ozel halk otobuslerinin trafikte her seyi yapma haklari vardir. 'Itiraz etme, tartisma, korna calma, selektor yapma. (uzun yasamak istiyorsan)

Yolda yururken sana biri carptiginda özür dilemesini bekleme, sen carptiysan
da ozür dilemek icin durma; zira herkesin acelesi vardir bi yerlere
kosturuyorlardir

Seninle tartisan olursa 'sen benim kim olduğumu biliyomusun lan?' diye sor, lan'i eksik etme..

Evet o trenler epey eski. Bin yahu. Bir sey olmaz

Taksim-Bakirkoy arasi, dolmus ve cengaver surucusuyle, her zaman icin 20 dakika, bilemedin 25 dakika sürer; trafige bakip korkma

Mafyadan birini tanimiyorsan otoparktasın para isteyen birisine sert davranma. Ya da blöf yap. En garantilisi, ver parayi olsun bitsin

Bol bol gez dolas cunku dunyanin en guzel sehrindesin. Besiktas'ta cay ic, Karakoy'de simit ye, Beyoglu'nda sarhos ol , Sirkeci'de trene bin, Eminonu'nde ucuza kelepir mallar bul, Kadikoy'de kaybol

Ustune elektrikli testereyle gelen birisini gorursen kac. O adam saka yapmiyor

Topkapi Sarayi Topkapi'da degil Sarayburnu'ndadir, bosuna Topkapi'ya gitme

Yardim tekliflerini reddet, kandirilabilirsin, dolandirilabilirsin.

Ayrica seni kimse sevmiyor, Istanbul da sevmiyor, sevilmedigin yerde durma

'Fermuarli cebim var bir sey olmaz.' deme. Kapkaccilar beceremezse gaspcilar alacaktir o cep telefonunu. Telefonu vermeden once sim kartini geri iste. Cuzdanini da verme hemen. 'bari kartlari ver, isine yaramaz onlar.' de. Onlari da geri al. 'yol parami birak.' dersen bes ytl de cebinde kalir. Tesekkur edip yola devam et. Zamanin varsa polise ugra. Sana cay ikram
ederler.

Cay icmis olursun.

26 Aralık 2007 Çarşamba

Kopek Oldurmenin Cezasi 1971 YTL

Köpek öldürmenin cezası 1971 YTL

DHA

Antalya'da 14 Aralık sabahı 3 sokak köpeğini tüfekle öldüren Halil Altınok'a 1971 YTL ceza verildi. Molla Yusuf Mahallesi'nde 14 Aralık sabahı silah sesleri duyan mahalle sakinleri balkonlara fırladı. Konyaaltı İlköğretim Okulu'na 15 metre uzaklıktaki müstakil bir evde oturan Halil Altınok'un 3 köpeğe tüfekle ateş ettiği görüldü. 3 köpek kanlar içinde yere yığıldı. Mahalle sakinleri ve Konyaaltı Dostları Derneği yöneticileri Altınok'tan şikâyetçi oldu. Antalya Valiliği'nden dün yapılan açıklamada, Altınok'a 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca 1971 YTL para cezası verildiği bildirildi.

Din Adamlari Kurullara Girmeye Basladi

Din adamları tıbbi etik kurula giriyor

Tıbbi ürünlerin klinik araştırmaları sırasında hasta haklarının korunmasıyla ilgili etik kurullara ilk kez din adamları girecek. Gerekçe: Salt bilimsel gözle bakmayan AB mevzuatına uygun bir kurul
MİTHAT YURDAKUL Ankara

Sağlık Bakanlığı, AB mevzuatına uyum sağlanması amacıyla Türkiye'de yapılacak klinik araştırmalarla ilgili yeni bir yönetmelik taslağı hazırladı. Taslakla ilgili Milliyet'e bilgi veren Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Mahmut Tokaç, "Beşeri Tıbbi Ürünlerin Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik Taslağı"nın sektörün görüşüne sunulduğunu ve yanıt beklendiğini söyledi. Tokaç, taslakla halen 84 olan yerel etik kurul sayısının 20-25 civarına indirileceğini kaydetti.
Halen tıp ve hukuk uzmanlarından oluşan etik kurullara esnaf örgütleri, tıp etiği uzmanları ve din adamlarının da gireceğini kaydetti.
"Din adamlarının etik kurullarda AB mevzuatına uygun şekilde ilk kez yer almasının planlandığını" ve amacın "olaya salt bilimsel gözle bakmayacak" bir kurul oluşturmak olduğunu belirten Tokaç, "Olaya salt bilimsel gözlükle baksaydık bilimsel kurul olurdu" dedi.

Diyanet mensubu

Etik kurullara girecek din adamlarının ilahiyat fakültesi mezunu olmasının öngörüldüğünü belirten Tokaç, kurullarda diğer dinlere mensup olanların duyarlılıklarının da dikkate alınacağını kaydetti. Tokaç "Mümkünse İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden ya da İlahiyat mezunu bir Diyanet mensubu olabilir" diye konuştu.
Etik kurulun "yapılan araştırmanın insan haysiyetine uygun olup olmadığını araştırmakla yükümlü olduğunu" vurgulayan Tokaç, din adamı uygulamasının AB mevzuatında da bulunduğunu belirterek "Dinle doğrudan ilgisi yok, din adamlarındaki insan hassasiyetiyle ilgili olabilir. Fetva makamı oluşturmuyoruz. Önemli olan sivil vatandaş gözüyle bakarken birkaç pencereyi birden açık tutmak" dedi. Tokaç, merkezdeki etik kurulun, yerel kurulların çözemediği anlaşmazlıkları da "hakem" olarak karara bağlayacağını anlattı.



AB'de farklı uygulamalar

Klinik araştırmalarla ilgili etik kurullar, AB'nin kabul ettiği çatı niteliğindeki yasal düzenlemenin belirlediği kurallar çerçevesinde görev yapıyor. Bu kurulların görev tanımını belirleyen AB, üyelerin kimlerden oluşacağı konusunda sadece "tıp uzmanları ve tıpla ilgisi olmayan uzmanlar" ayrımını getiriyor. AB ülkelerinde, kurullara din adamlarının dahil edilmesi konusunda da farklı yaklaşımlar bulunuyor. Klinik araştırmalarla ilgili etik kurulların oluşturulmasında AB'nin 2001 tarihli yönergesi temel alınıyor. Bu yönerge, etik kurulun bağımsızlığının önemini vurgularken, "yapısı" konusunda spesifik bir yönlendirme yapmıyor. Benzer bir yaklaşıma Avrupa Konseyi'nin konuyla ilgili protokolünde de rastlanıyor. Bu protokolde ve AB yönergesinde, klinik araştırmanın etik olarak kabul edilebilir olup olmadığı hakkında görüş bildirecek kurulun, tıp ve tıpla ilgili olmayan, farklı bilim kollarında görev alan isimlerden oluşması telkin ediliyor. Etik kurulun yapısı ve üye sayısı ülkeden ülkeye değişirken, din konusuna yaklaşım da farklılaşıyor. AB üyelerinin büyük çoğunluğu, üniversitelerde din konusunda uzmanlaşan akademisyenleri ulusal düzeydeki etik kurulu üyesi olarak atamayı tercih ediyor. Sayıları çok az olmakla birlikte, bazı AB üyelerinde din adamlarının doğrudan kurul üyesi olduğuna da rastlanıyor. Fransa, İsveç ve Danimarka, bu yöntemi belirleyen ülkeler arasında yer alıyor.


İlaç araştırmaları etik kurul görüşüne bağlı

Etik kurullar, "tıbbi araştırmalarda hasta ve denek haklarının, güvenliklerinin, sağlıklarının, onurlarının ve mahremiyetlerinin korunması için" oluşturuldu. İlaç araştırmaları için onayı zorunlu olan etik kurullar, ilaç dışındaki çalışmalar için başvuru durumunda görev yapıyor. Etik kurulların, sağlık araştırmalarında ulusal ve uluslararası etik ilkelere uyulup uyulmadığını incelemek, görüş bildirmek, karar vermek, uygulamayı izlemek gibi görevleri de var.

Yeni Istihdam Paketi

İŞTE YENİ YILDA MASAYA YATIRILACAK İSTİHDAM PAKETİ:


18-29 yaşındakilerin primi 5 yıl devletten


İstihdam paketi, yeni yılın ilk Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınacak. Paket, genç istihdamını teşvik ederken, eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunun kaldırılmasını içeriyor. Bakan Faruk Çelik, "İstihdam neşteri hazır" dedi
ÖNDER YILMAZ, GÜLÇİN ÜSTÜN Ankara

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın uzun süredir üzerinde çalıştığı, istihdam üzerindeki vergi yükünden kıdem tazminatına, zorunlu istihdamdan nitelikli işgücü yetiştirilmesine kadar pek çok konuyu içeren, "istihdam paketi" son aşamaya geldi. 18-29 yaş arasında ilk kez işe gerinlerin SSK işveren primlerinin 5 yıl Hazine tarafından ödenmesini, eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunun kaldırılmasını içeren paketi, yılbaşından sonra sosyal tarafların görüşüne sunulacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Milliyet'in sorularını yanıtlarken, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in yeni yılın ilk işi olarak açıkladığı istihdam paketini, "işsizliğe vurulacak neşter" olarak nitelendirdi. Pakette kadınlar için pozitif ayrımcılığı içeren net hükümler olmamasına rağmen, kadın istihdamındaki engellerin kaldırılacağını kaydeden Çelik şöyle dedi:
"Mevcut düzenlemelere göre belirli sayının üzerinde kadın çalıştıran işyerlerinde emzirme odası bulundurmak ve kreş açmak zorunlu. Bu yükümlülük kadın çalışan sayısının daha düşük tutulmasına yol açıyor. Bu zorunluluğun kaldırılmasıyla işyerlerinde kadın çalışan sayısının artırılmasının önü açılmış olacak."
Spor tesisi kurma zorunluluğuna da değinen Çelik, "İşveren sanayi arsasının üzerine futbol sahası mı, yoksa istihdamı artıracak sanayi tesisi mi yapacak?" diye sordu. Çelik, bu gibi mecburiyetleri kaldırılarak istihdamın önünü açan köklü değişiklikler yapılacağını kaydetti.

Kıdem tazminatına formül

Kıdem tazminatı konusunda çeşitli alternatifler hazırlandığını ve Bakanlar Kurulu'na bu şekilde sunulacağını belirten Çelik, "Maaşa eklenmesi, fon oluşturulması gibi tüm alternatifler sosyal taraflarla bir araya gelinerek netleştirilecek. Bu düzenlemenin, kıdem tazminatının kaldırılması şeklinde takdim edilmesi doğru değil" dedi. Türkiye'nin önemli sorunlarının birisinin işsizlik değil, nitelikli işgücü olduğunu vurgulayan Çelik, işsizlik fonundaki 30 milyar YTL'nin bir kısmının İş-Kur'a aktarılarak iş garantili nitelikli eleman yetiştirme kurslarının açılmasının öngörüldüğünü kaydetti. Çelik şunları söyledi:
"Bütün olarak bakıldığında bu paket işsizliğe neşter olacak. Bir taraftan kayıtdışılığı önlerken, diğer taraftan istihdamın önündeki engeller kalkacak. 2008 çalışanlar ve işverenler açısından olumlu adımların atıldığı yeni bir yıl olacak. İşsizlik oranını yüzde 6-7'lere indirebilirsek, toplumda ciddi rahatlama olur. Türkiye bunu başaracak güçtedir."

Pakette 7 önemli değişiklik yer alıyor

3 yıl içinde işsizliğin belirgin düzeyde azaltılmasını hedefleyen pakette yer alan düzenlemeler şöyle:
  • Mevcut düzenlemelere göre 50 veya üzerinde işçi çalıştıran işyerleri zorunlu olarak belirli sayıda eski hükümlü, terör mağduru ve özürlü istihdam etmek zorunda. Bu uygulama nedeniyle işverenler işçi sayısını 49'da tutmayı ya da bu sayının üzerindeki çalışanlara sigorta yapmamayı tercih ediyor. Hem istihdamı sınırlayan hem de kayıtdışına yönlendiren bu uygulamada değişiklik yapılması planlanıyor. Paket, uygulanan zorunlu özürlü istihdamının sürmesini öngörüyor. Ancak pakette özürlü istihdamının teşvik edilmesi için bu kişilerin primlerinin belirli bir bölümün Hazine tarafından karşılanması, eski hükümlü istihdam edilmesi zorunluluğunun ise kaldırılması planlanıyor.
  • İşyerlerinin kreş açması, işyeri doktoru ve emzirme odası bulundurması zorunlulukları kaldırılacak. İşyerleri söz konusu hizmetleri dışarıdan satın alabilecek veya bu hizmetler için ortak birimler açabilecek. Mevcut düzenlemelere göre, 100-150 arasında kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde 1 yaşından küçük çocukların emzirilmesi için emzirme odası kurulması, 150'den fazla kadın işçinin çalıştığı işyerlerinde 0-6 yaş çocukların bakılmaları için kreş kurulması zorunlu.
  • Genç istihdamını artırmak için 18-29 yaş arasında ilk kez işe girenlerin SSK işveren primleri Hazine tarafından karşılanacak. Söz konusu uygulama en fazla 5 yıl sürecek.
  • Çalışan sayısı 500 ya da üzerinde olan işyerlerinde spor tesisi kurulması zorunluluğu kaldırılacak.
  • Kıdem tazminatı için fon kurulacak. Bu fon için işverenden yüzde 3 pay alınması, SSK primlerinden 2 puanın fona yönlendirilmesi, İşsizlik Sigortası Fonu için işverenin verdiği katkı payından 1 puanın da fona kaydırılması öngörülüyor. Pakette yer alan diğer bir alternatife göre ise kıdem tazminatı ücretlere eklenecek.
  • Nitelikli eleman yetiştirilmesi için işsizlik fonundan, İş-Kur'a kaynak aktarılarak, iş garantili meslek kursları açılacak.
  • 2009'dan itibaren işveren üzerindeki SSK prim yükünde 5 puanlık indirime gidilecek.


  • Şartlı destek

    Hükümetin yeni istihdam paketini Milliyet'e değerlendiren Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, kıdem tazminatına ilişkin düzenleme yapılmasına tepki gösterdi. "Kıdem tazminatı tartışma konusu yapılmamalı" diyen Kumlu, tazminatlara dokunulması halinde genel grev kararı alacaklarını ifade etti. Kumlu, "Fon oluşturulması, tazminatların maaşlara eklenmesi ya da başka bir formüle tümüyle karşıyız" dedi. Mevcut yasadaki zorunlu istihdamla ilgili hükümlerin korunmasını istediklerini vurgulayan Kumlu, 18-29 yaş arası gençlerin işveren priminin devletçe ödenmesi konusuna ise şartlı destek verdi. Uygulamanın istihdamı artıracağını dile getiren Kumlu, "Bu tür teşviklerde sendikalı işçi istihdam edilmesi koşulunun da getirilmesi bizim taleplerimiz arasında. Çünkü bu hem kayıtdışı ekonomiyi azaltacak, hem de sendikal örgütlülüğün güçlenmesini sağlayacaktır" dedi.

    '30 yaş üstü işsizlik artar'

    DİSK Başkanı Sülayman Çelebi istihdam konusundaki düzenleme hazırlığını eleştirerek, "Bu, istihdam değil, olsa olsa yeni işsizlik paketidir" değerlendirmesinde bulundu.
    Paketin temel felsefesinin işvereni rahatlatmak olduğunun altını çizen Çelebi şöyle konuştu:
    "Bu düzenleme başladıktan sonra bakın bakalım 30 yaş üzerinde çalışan kalacak mı? Ya da 5 yıl boyunca primi devlet tarafından ödenecek olan bu kesim daha sonra ne olacak? İşveren elbette kendisine maliyeti daha az olanı işe almak isteyecektir."
    Kıdem tazminatına dönük önerilerin kazanılmış hakları geriye götüreceğini vurgulayan Çelebi, paketin işvereni, kıdemlileri işten çıkarmaya ve gençleri daha düşük aylıklarla çalıştırmaya yönlendireceğini aktardı. Kreş ve emzirme odası zorunluluklarının yumuşatılmasına da değinen Çelebi şunları söyledi:
    "Bu zorunluluklar kadınların çalışmasından kaynaklanan bazı sorunlarının çözülmesi için getirilmiştir. Emzirebilme, çocuğunun bakımını sağlama gibi sorunlara çözüm bulmadan kadının istihdamı nasıl sağlanabilir? Kaldı ki yasada öngörülen kadın işçi sayısına sahip olduğu halde kreşi, emzirme odası, doktoru olmayan yüzlerce örnek gösterebilirim. Yasa uygulanmıyor ki istihdamı caydırıcı olsun. Yasal çalışma süresi 8 saat olmasına karşın işçiler 14 saat çalıştırılıyor. Bu çalışma saatlerine uyulursa daha çok işçi çalıştırılması gerekeceğinden istihdam oranı zaten yüzde 20 artacaktır."

    25 Aralık 2007 Salı

    Yeni Sosyal Guvenlik Yasasi ve Yanlislar

    Sosyal Güvenlik ile ilgili yeni yasa hakkında gelen bir maili paylaşıyorum. Herkesin bilgisi olmalı. Bunun siyasi yönü olarak ilgili hükümeti eleştirmek gerekiyor. Oy verilsin ya da verilmesin; önemli olan yanlışı görmek ve ses vermektir.


    AKP Hükümeti'nin hazırladığı yeni Kanun Tasarısı geçen hafta TBMM'ye gönderildi.

    • Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak.
    • Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den 7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak.
    • Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek.
    • Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak.
    • Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de "katılım payı" adı altında para ödenecek .
    • "Katılım payı" gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak.
    • Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak .
    • Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık sigortası primi yatırmak, hatta bir de "katılım payı" ödemek yetmeyecek . Şimdi bir de "ilâve ücret" adı altında para ödemek gerekecek .
    • Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anla
    • şılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de "sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter" mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek.
    • Hastalanan sigortalılara verilen iş göremezlik ödeneği % 16 azalacak.
    • Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10 oranında Genel sağlık sigortası primi kesilecek.
    • Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek.
    • Primini ödeyemeyen çiftçilerin pamuğuna buğdayına, üzümüne tütününe el konulacak.
    AKP Hükümeti'nin 2006 yılı Mayıs ayında IMF ve Dünya Bankası 'nın direktifiyle çıkardığı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun bir dizi maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından Aralık ayında iptal edilmişti.
    Hükümet Kanun'un yürürlüğünü önce 1 Temmuz 2007'ye erteledi. Ancak vatandaşların çok büyük bölümünün sağlık ve sosyal güvenlik haklarını yok eden Kanun'a karşı toplumun göstereceği tepkiyi genel seçimler öncesinde göze alamadı ve yürürlük tarihi ikinci defa 1 Ocak 2008'e ertelendi. AKP Hükümeti'nin hazırladığı yeni Kanun Tasarısı geçen hafta TBMM'ye gönderildi.
    Tasarı eğer yasalaşırsa
    sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda bir dizi kayıp oluşacak ..

    Yunanistan'da genel grev yaşamı felç etti. Hükümetin sosyal güvenlik sistemiyle ilgili reform planlarına tepki olarak başlayan grev, Yunanistan'da hayatı durdurdu. Gemi ve uçak seferleri iptal edildi, mahkemeler, okullar kapandı. Televizyonlar ve radyolar yayınlarını durdurdu, gazeteler basılmadı .
    NTV-MSNBC VE AJANSLAR

    ATİNA - Yunanistan'da tüm kamu ve özel sektör çalışanlarının, hükümetin, çeşitli meslek kuruluşlarının oluşturduğu 155 emeklilik fonunu, yeni bir yasal düzenlemeyle 5 fonun çatısı altında toplamayı hedefleyen sosyal güvenlik reformu yapma girişimini protesto etmek amacıyla başlattığı 24 saatlik genel grev ülkede yaşamı felç etti. Sendikalar düşük emekli aylığı ve emeklilik yaşının yükseltilmesini öngören hükümet reformuna karşı çıkıyor. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ile Yunanistan Kamu çalışanları Konfederasyonu'nun (ADEDY) çağrısıyla yapılan ve son 60 yılın en büyük grevi olarak nitelendirilen greve, şehiriçi ve şehirlerarası otobüs, tren, metro, troleybüs, tramvay şoförlerinin katılması nedeniyle özellikle büyük kentlerde ulaşım zaman zaman durma noktasına geldi. Sivil hava yolu taşımacılığı ile deniz yolu ulaşımı çalışanlarının greve katılmalarıyla iç ve dış hat uçuşlarında tüm seferler iptal edilirken, ana kara ile adalar arasındaki bağlantı da koptu. Avukat ve yargı mensuplarının da katıldığı grev süresince duruşmalar ertelendi, mahkemeler kapalı kalırken, üniversiteler ve okullar da kapılarını kapattılar. Kamu bankaları, elektrik ve su işleri daireleri ile PTT çalışanlarının eyleme katılmasıyla da hizmetlerde aksaklıklar yaşandı.

    BİZİM ÜZERİMİZDEYSE ÖLÜ TOPRAĞI VAR.
    BEĞENMEDİĞİMİZ YUNANLILAR KADAR OLAMADIK.
    MEDYA, GERÇEKLERİ VERMEK YERİNE HERKESİ UYUTMAK İ
    ÇİN
    OLMADIK UYDURMA HABERLER ÜRETİP DURUYOR... YAZIK !!
    ZATEN HER MİLLET LAYIK OLDUĞU YÖNETİMLERCE YÖNETİLİR...

    24 Aralık 2007 Pazartesi

    Botoks'u Dusunmeyin - Botoks -BOTOKSSSS

    Botoksu düşünmeyin

    "Botoksu düşünmeyin"


    Gebelik dönemindeki kadınların botoksu tercih etmesi halinde çocukta beslenme bozukluğu ve erken doğuma bağlı olarak bebek ölümleri bile yaşayabileceği bildirildi.


    Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Türsen, açıklamada, kadın ile birlikte var olmaya başlayan estetik kavramının ardından estetik cerrahinin son derece gelişme gösterdiğini söyledi.

    Estetik cerrahisinin kırışıklıklardan selülit gidermeye, göğüs dikleştirmeden burun şekillendirmeye kadar bir çok müdahalenin yapılabildiği ve adeta kişinin kendisini baştan yaratabileceği bir şekle büründüğünü anlatan Türsen, son dönemlerde güneş hasarına ve yaşlanmaya bağlı oluşan kırışıklıkları gidermekte tercih edilen botoksun oldukça yoğun talep almaya başladığını vurguladı.

    Botoks için her yaştan başvurularla karşılaştıklarını belirten Türksen, “Birimimize gelen herkese ihtiyaçları ölçüsünde yardımcı olmaya özen gösteriyoruz. Ancak gebelik dönemindeki kadınların ve emzikli annelere botoks yaptırmalarını önermiyoruz. Çünkü, her şeyden önce botoks, kaslara yapılan bir tedavidir. Buna bağlı olarak çocukta beslenme bozukluğu olabileceği gibi erken doğuma bağlı olarak bebek ölümleri bile yaşanabilir. Yani gebe kadınların botoks düşüncesini bir süre ertelemesi daha doğrudur” dedi.

    Gebelik sonrasında da vücudun eski halini almasının beklenmesini öneren Türsen, şöyle devam etti:

    “Gebelik dönemindeki kadının vücudunda su toplamak başta olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı kırışıklık gerçekte olduğu gibi görülmez. Gebeliğin hemen ardından yapılan botoks uygulamasında ise, kırışıklığın gerçekteki gibi görülmemesinden dolayı, eksik veya fazla botoks uygulanabilir ve buna bağlı olarak da başarı oranı ciddi miktarda düşer.”

    YÜZÜN ÜST YARISINDAKİ BAŞARI FARKI

    Doç. Dr. Türsen, botoksun vücudun bir çok bölgesine uygulandığını ancak, her yerde benzer başarı oranı ile karşılaşmadıklarını söyledi.
    Burundan başlayan yüz üst yarısında kırışıklıkların yüzde 100'e yakınının giderildiğini anlatan Türsen, diğer bölgelerde ise bu oranın yüzde 50'lere kadar düşebildiğine işaret etti.

    Bu nedenle botoks uygulamasını “yüz üst yarısında tercih edin” tavsiyesinde bulunan Türsen, botoks uygulamasının ardından morarma, düşük kaş yapısı, göz kapağı düşüklüğü, kas asimetrisi, çift görme, ağız sulanması, gülme ve dudak asimetrisi, algılama zorluğu, dudak eğiminde düzelme, konuşma-telaffuz değişikliği, yutma güçlüğü, ses değişikliği gibi sorunlarla karşılaşılması halinde bir uzmana başvurulması gerektiğini sözlerine ekledi.

    Hürriyet

    Cilt Bakimi Icin Dikkat

    Cilt Bakımı İçin Dikkat



    Cilt bakımında 5 yanlış! Dermatologlar, cilt bakımı için yaptığınız en kötü hataları açıklıyor... İşte yapılmaması gereken 5 hata.

    Dermatologlar, cilt bakımı için yaptığınız en kötü hataları açıklıyor ve sıkça yapılan bu 5 güzellik yanlışını düzeltmeniz için çözüm yöntemleri sunuyor.

    Kural ihlali yapmamalı
    Hangimizin güzellik peşinde koşarken bir kaç küçük kural ihlali olmamıştır? En kusursuz görünen cilde sahip olanlar bile ara ara sivilceler ile uğraştıklarını ya da temizlenmemiş makyajlarıyla yatağa girdiklerini itiraf ederler. Bu küçük hatalar çoğu zaman kısa vadede ciddi bir problem yaratmaz. Ancak uzun süre tekrarlanırlarsa eninde sonunda etkilerini yüzünüzde görmek kaçınılmazdır. New York Columbia Presbiterian Hastanesi'nin klinik dermatoloji doktorlarından David Bank'a göre, cilt epey dirençli ama onun da bir sınırı var. Ona iyi davranmazsanız, zamanla cildinizdeki problemlerle başedemez hale gelebilirsiniz. O halde öncelikle kötü cilt alışkanlıklarınızdan kurtulmalısınız; uzun yıllar boyunca harika bir cilde sahip olmanız neler yapmanız gerektiğini sizin için derledik.

    1. Yanlış
    Bacaklarınızı tıraş ederken tıraş kremi yerine, sabun ya da vücut şampuanı kullanmak.

    Zararı: Tıraş jelleri ya da kremleri, jilete üstünde kayabileceği pürüzsüz bir yüzey sağlayarak cildin kızarmasını ve minik kesikler oluşmasını engeller. Pek çok sabunun etiketinde 'nemlendiricidir' yazmasına rağmen, sabunlar cildi tıraş esnasında korumazlar bu yüzden de tıraş sonrasında bacaklarınız pul pul görünebilir.

    Yönteminizi değiştirin: Mutlaka kadınlara özel bir tıraş kremi kullanın ama sakın bir erkek tıraş kremi kullanmayın. Kadın traş kremleri cildi dinlendiren ve nemlendirmeye yardımcı olup cildi pullanma ve yara bereye karşı koruyan bitkisel özler içerir. Örneğin bir sonraki traşınızda cildi tıraşa hazırlayan Gilette Satin Care'i tercih edebilirsiniz. Eğer acil bir durumda kalırsanız tıraş kremi yerine saç kremi tercih edin. O bile bacağınızı eski klasik sabununuzdan daha iyi koruyacak ve cildinizin nem dengesini bozmayacaktır.

    Sabunla vedalaşın

    Tıraş jelleri ve kremleri, traş sonrası cildinizde yanma, kuruma gibi problemler yaşatmadan pürüzsüz bir tıraş sağlar.

    2. Yanlış

    Çenenizdeki o kocaman sivilceyi fark ettiğiniz an kendinizi tutamıyor ve sıkıyorsunuz.

    Zararı: Dermatologlar hep bundan bahseder; sivilceleri patlatmak uzun vadede daha büyük sıkıntılara ve izlere yol açar. Sivilcenizi sıktığınızda, gözeneği tıkayan her ne ise dışarı çıkar ama büyük kısmı içerde, cildin altında kalır. Ama nedense her seferinde yine de sivilcenizi sıkmak, çirkin bir soruna güzel bir çözüm gibi gelir.

    Yönteminizi değiştirin: Bunu yine de yapacaksanız, en azından doğru yöntemle yapın. Öncelikle sivilce ve siyah noktalar için özel tasarlanan metal çubuklardan birini alın. Aleti ve sivilceyi alkol ile silin. Ardından çıkıntıyı yumuşatmak için ılık bir kompres uygulayın (ıslak bir bez gibi). En sonunda çıkarıcı aletin deliği ile sivilceyi aynı hizaya getirin ve tam aşağıya doğru ittirin. Bu yöntemi sadece ucu görünen sivilceler ve siyah noktalarda kullanın. Derin kistlerde kullanmanız onları daha kötü hale getirecektir. Ama her zaman için en iyisi, bir dermatoloğa gidin ve o büyük sivilceyi uzmanın ellerine bırakın; bu sayede bir kaç saat içinde kaybolabilirler. Bir başka sivilceyle savaş yöntemi de yeni bir cihaz. Zeno adındaki bu cihaz pille çalışıyor ve ısı terapisi yöntemi ile sivilcedeki bakteri faaliyetini bitirip, beyaz uçlu sivilceye dönüşmesini engelliyor.

    3. YanlışSiz sigara içmiyorsunuz ama içen arkadaşlarınızla vakit geçiriyorsunuz.

    Zararı: Bir başkasının sigarasından çıkmasına rağmen, sigara dumanı cildinizi mahveder. Sigara dumanındaki kimyasallar (karbon monoksit, katran, nikotin v.b.) direkt gözeneklerinize işler. Bu toksinler vücudunuzun hücreleriyle temas ettiğinde ise, cildinizin yumuşak ve dirençli yapan elastinini bozup, cildinizde erken yaşlanmayı tetikleyen ve cildin kendi kendini yenileme özelliğini etkileyen zararlı yapılar oluşturur.

    Yönteminizi değiştirin: Sigarasız ortamlarda kalmaya çalışın ama kendinizi bir duman bulutunun ortasında bulursanız da içenlerden uzak durun ve iyi havalandırılan yerlere yönelin (teraslı ya da dışarda oturulabilen bar ya da restoranlar). Eve dönünce de duşa girip saçınızla cildinize bulaşmış artıkları çıkarın. Hemen ardından da, C ve E vitaminlerini içeren antioksidan özellik taşıyan bir nemlendirici kullanın.

    4. Yanlış

    Cildinize her gün, hatta bazen günde iki kez peeling işlemi yapıyorsunuz.

    Zararı: Evet, ölü hücrelerin atılması manasında cildiniz için yaralı olabilir. Ancak fazlası kesinlikle yarar sağlamak yerine zarar verir. Pek çok kadın baştan aşağa keselenir, gün içinde kimyasal bir dökücü olan alfa hidroksi asitlerini (AHA) içeren losyon kullanır ve gece de retinoid gibi dökücüleri içeren krem sürer. Tüm bunlar, tek bir günde üç ayrı soyma işlemi demektir. Bu işlemler cildin doğal koruyucu lipid yağ bariyerini ortadan kaldırır ve cildin doğal yapısını bozar.

    Yönteminizi değiştirin: Kendinize günde en fazla iki metodu kullanacak şekilde sınır koyun. Aynı günde hem peeling etkisi gösteren bir krem hem kese hem de retinoidleri kullanmayın ve kullandıklarınızın da içeriklerini mutlaka inceleyin. Yüzünüz için aşırı ovalama gerektirmeden ölü hücrelerin atılmasını sağlayan ve AHA içeren bir temizleyici edinin. Ardından ölü hücreleri dökücü içeriğe sahip bir gece veya gündüz nemlendiricisi (ama her ikisini değil) edinin. Haftada bir olarak da, rahatlatıcı jojoba özleri içeren bir temizleyiciyle cildinize yardımda bulunun.

    5. Yanlış

    Makyaj fırçalarınızı nadiren temizlemek. Bir tek siz kullanıyorsanız neden uğraşacaksınız ki?

    Zararı: Fırçalar, zamanla tam bir bakteri yuvası olabilir. Ve fırçayı temizlemezseniz, bakteri birikimi direkt teninize geri döner. Bütün o bakteriler hastalıklara yol açabilecek şekilde gözeneklere yerleşebilir. Bunun yanı sıra kirli fırçalar makyaj malzemesini kolaylıkla alamaz ve bunlarla iyi makyaj yapmak pek mümkün olmaz. Çünkü kılları birbirlerinin üstüne yığılmıştır. Bu da teninizde ve makyajınızda lekelere yol açar.

    Yönteminizi değiştirin: Kiri ve bakteriyi atmak için, fırçaları temizleyici bir şampuanla haftada bir kez yıkayın. Ama bırakın makyaj fırçalarını yıkamayı, ikinci bir kat maskara atmaya bile zamanı olmayanlar için çabuk çözümler de mevcut. Örneğin Clinique'inki gibi anti mikrobik teknoloji kullanılarak probleme kökten çözüm getirmek için tasarlanan fırçalar.

    Kadinlar Icin Orgazm Diyeti

    Kadınlar için orgazm diyeti!




    Kadınlar için orgazm diyeti! Kadınlar doğru diyetle daha kolay orgazm olabilecekler. İşte diyetin püf noktaları..

    "Doğru ve zamanında uygulanan diyet, sadece zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda kadınların daha kolay orgazm olmasını da sağlıyor." Bu cümle, ABD'li cinsellik uzmanı Marena Lindberg 'The Orgasmus Diet' adlı kitabından... 'Orgazm diyeti' yapan kadınların cinsel doyuma daha kolay ulaştığını açıklayan Lindberg, kitabında, kadınların daha kolay orgazm olmasını sağlayacak diyet formülünü de verdi ve ekledi: "Diyet süresince cinsel isteksizliğe yol açabilecek beyaz şeker, kahve, tütün ve soya ürünlerinden kaçınılmalı."

    İŞTE Marena Lindberg 'orgazm diyeti': Normal vücut yapısına sahip olan kadınlar, günde bir kapsül balık yağı yutmalı. İkinci hafta iki, üçüncü hafta üç kapsül alınmalı. Artırıma 6 kapsüle ulaşıncaya kadar devam edilmeli. Vücut yapısı büyük olan kadınlar, kapsül miktarını 11'e kadar çıkarabilir. Ayrıca günde 15 gram siyah çikolata tüketilmeli. Çikolata, mutluluk hormonu serotonin salgılanmasını sağlıyor. Genel sağlık için multivitamin, magnezyum, demir, çinko gibi kapsüller de (günde 1 adet) alınmalı.

    Sırf kadınları kapsamayan bir diyet daha var

    Diyete üç günlük bir örnek

    1. Gün

    Kahvaltı: Üzerine organik müsli konmuş yoğurt ve meyve
    Öğle yemeği: Çok tahıllı ekmeğin üzerine konmuş jambon ve gravyer peyniri. Yanında mayonez veya hardal, taze biber ve havuç
    Akşam yemeği: Fırında tavuk, yanında brokoli ve zeytin yağı, limon soslu salata


    2. Gün

    Kahvaltı: Hindi salamlı omlet, yanında domates, soğan ve biber
    Öğle yemeği: Sebze yemeği ve meyve
    Akşam yemeği: Çin usulü pişmiş karışık sebze. (Kırmızı biber, brokoli, soğan, mantar yerfıstığında çevrilmiş) ve ince et parçaları ile, yanında ufak bir porsiyon pilav


    3. Gün

    Kahvaltı: 2 dilim jambon, 1-2 yumurta, 1 dilim kızarmış ekmek
    Öğle yemeği: Ekmeksiz peynirli burger, sossuz büyük salata
    Akşam yemeği: İnce pide ekmek içi yoğurt soslu tavuk, domates, salatalık zeytin ve beyaz peynirli salata (zeytinyağlı)

    Hürriyet

    Uzun Yasamin Sirri

    Uzun ömrün sırrı




    Uzun ömrün sırrı Vücut kitle indeksinden bağımsız olarak, spor yapan ve formda olan 60 yaşın üzerindeki kişilerin hareket etmeyenlere göre daha fazla yaşadığı ortaya çıktı.

    ABD'nin Güney Carolina Üniversitesi'nden Xuemei Sui ve ekibinin yaptığı araştırma, aşırı kilolu, yaşlı ancak kalbi ve akciğerleri iyi durumda olan kişilerin ölme riskinin, normal kilolu ancak kalbi ve akciğerleri iyi durumda olmayanlara göre daha az olduğunu gösterdi.

    Araştırmacılar, yüzde 20'si kadın 60 yaşın üzerindeki (ortalama 64,4 yaşındakiler) 2603 kişiyi inceledi.

    Kalbi ve akciğerleri iyi durumda olan bu kişilerin yüksek tansiyon, şeker ya da kolesterol gibi hastalıklara daha az yakalandıkları, bu kişilerin ölüm oranının kalp damar rahatsızlıkları olan kişilere göre yüzde 50 daha az olduğunu gören araştırmacılar, bu bulguların 60 yaşın üzerindekilerde kalp ve akciğerin durumunun obezite ve ölüm arasındaki ilişkiyi etkileyebileceğini gösterdiğini belirtti.

    Araştırmacılar, yaşlıların her gün 30 dakika ya da daha uzun süre yürüyüş gibi düzenli spor yaparak, obez de olsalar daha uzun süre yaşayabileceklerini vurguladı.

    Daha önce yapılan araştırmalar, obezite ve hareket eksikliğinin orta yaştakilerde ölüm riskini artırdığını göstermişti. Ancak şimdiye dek hiçbir araştırma daha yaşlılar üzerinde bu konuyu irdelememişti.

    Araştırma, Amerikan Tıp Derneği dergisinde (JAMA) yayımlandı..

    Kara Uzum Guzellik Iksiri

    Kara üzüm güzellik iksiri


    Murat SANDIKÇI/SAMSUN, (DHA)

    Kara üzüm güzellik iksiri SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi'nden Doç.Dr. Hüseyin Çelik, kara üzümün kadınların güzellik iksiri olduğunu belirtirken, “Kadınlar kara üzümü ezip cilt maskesi olarak yüzlerinde bir müddet beklettiklerinde belirgin bir gençleşme gözlenir” dedi.

    OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Hüseyin Çelik, kara üzümü ‘kadınların güzellik iksiri' olarak nitelendirdi. Kara üzümün yapısında bulunan vitamin, minarel, potasyum, magnezyum ve demirin bağışık sistemlerini kuvvetlendirdiğini belirten Doç. Dr. Çelik, kara üzümün diğer özelliklerini de anlattı. Kara üzümün kadınlar için güzellik iksiri olduğunu dile getiren Doç.Dr. Çelik, şöyle dedi:

    “Kara üzüm yağların erimesine yardımcı olarak cildin taze ve temiz bir görünüm almasını sağlar. İçerdiği maddeler sayesinde güzellik iksiri olarak nitelendirilen kara üzüm aynı zamanda zayıflama rejimlerinde de rahatlıkla kullanılabilir. Kadınlar kara üzümü ezip yüzlerine maske yapabilirler. Ezilmiş kara üzümü bir müddet yüzlerinde beklettiklerinde belli bir süre sonra belirgin bir gençleşme gözlenir. Öğleden sonra düşen vücut ve beyin performansını da bir bardak üzüm suyu veya bir salkım üzüm ile artırılabilirsiniz.”

    Zayiflatan 5 Super Yiyecek

    Zayıflatan 5 süper yiyecek




    Zayıflatan 5 süper yiyecek İşte zayıflamanızı sağlayacak 5 süper besin. Bu yiyecekleri günlük diyetinizin bir parçası haline getirin ve kilolarınız kayboluşunu izleyin.

    Bazı besinlerle kilo vermek gerçekten zordur. Bu besinler yeniden yeme isteği oluşturur (“bir daha yiyeyim!”), kan şekerinizle savaşır ve sonuçta galip geldiğinde beliniz kalınlaşır. Fakat bazı besinler bunun tam tersi tepki verirler. Mutlaka brokoliyi ve yaban mersinini duymuşsunuzdur, bunlar sizin bedeninizi dengede tutar. Bu yiyeceklerinizi günlük diyetinizin bir parçası haline getirin ve kilolarınız kayboluşunu izleyin.

    Greyfurt: Hiç greyfurt diyetini denediniz mi? Uzun araştırmalar sonucunda greyfurt kilo savaşçısı olarak ün kazandı. Son zamanlarda Kaliforniya Scripps Kliniği'ndeki bilim adamları greyfurdun etkileri üzerinde yaptıkları çalışmalarında yemekten önce yenilen yarım greyfurtun, kilo vermeye yardımcı olduğunu buldu. Buna göre greyfurt kapsülleri, greyfurt suları içmek ve greyfurt yemek kilo vermede çok etkili. Bu 3 şık arasında en iyi etkiyi gerçek greyfurt sağlıyor. Bunlara ek olarak greyfurt içerisinde kanserle savaşan liminoids ve lycopene içerir. Kırmızı greyfurt da insan vücudundaki kolesterol oranını düşürmeye yardımcı olur. Bir greyfurdun yarısı sadece 39 kaloridir.

    Sardalya: Sardalya bu zamana kadar ki en sağlıklı besindir ve kilo vermek için çok iyi bir ortaktır. Her şeyden önce Sardalya protein yüklü bir besindir ve kan şekerini dengeleme özelliğine sahiptir. Tam ve yenilenmiş bir metabolizmaya sahip olmanızı sağlar. İkinci büyük deposu omega 3’ tür. Sadece kardiyovaküler bölgeyi güçlendirmekle kalmaz moral ve motivasyonunuzu yükseltmenizi sağlar. (İyi hissetiğiniz için abur cuburdan uzak durmaya başlarsınız.) Sardalya besin zincirinde türüne az rastlanacak derece zarar verici özelliği en az olan bir besindir.

    Balkabağı: En iyi kilo verdirebilecek besinler arasındadır. Uzun süre konserve halinde saklanılmış balkabağında yüksek olanda lif vardır ve buna karşılık 40 kalori kadar düşük bir kalori oranına sahiptir. Uzun araştırmalar sonucunda elde edilen bilgilere göre, lifler insan sağlığı için çok önemlidir ve kilo düzenlenmesinde de büyük yararları bulunur. Balkabağı dünyada yetiştirilmesi en kolay sebzelerdendir. Tatlandırıcılarla tatlandırıp, bir tutam tarçın, badem ve hindistan cevizi ekleyerek kan sekerinizi düşürebilirsiniz.

    Sığır eti: Et çok iyi bir diyet besinidir çünkü içinde antibiyotik, steroid ve hormon içermez. Eğer etten kendimizi sakınırsak kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz. Yüksek protein diyetleri çeşitli sebeplerden dolayı kilo kaybına neden olur. İçerdiği protein metabolizmayı uyarır, daha uzun süre tok hissettirir ve iştahınızı azaltır. Ayrıca, sığır eti yüksek miktarda omega 3 içerir bu da size sağlıklı bir hayat kazandırır.

    Yeşil çay: Besin değeri taşımayan bitki kilo vermenizi hızlandırır ve incelmemizde bize çok yardımcı olur. Yüksek oranda antioksidan içerir, kalp sağlığımızı destekler, sindirime yardımcı olarak kan şekerini ve vücut sıcaklığını ayarlar. Metabolizmayı hızlandırı, yağ oksidasyonunu artırır. Bu şekilde kilo vermemizde bize yardımcı olur. Bazı araştırmalara göre günde 5 fincan yeşil çay kilo vermek için sihirli bir dokunuş, rahatlamak için iyi bir yoldur.

    Yuzuk Parmaginin Sirri

    Yüzük parmağının sırrı!!!


    Bugün yeni bişey öğrendim...

    Söz ve nişan yüzükleri sağ ele takılır, peki evlendikten sonra neden sol eldeki yüzük parmağına takıldığı ve o ismi aldığına dair bi fikriniz var mı?

    Bende düşünmemiştim duyunca baya ilginç geldi şaşırdım doğrusu...


    Evlilik yüzüğünün oraya takılmasının sebebi direk kalbe giden tek damar ın evlilik yüzüğünü taktığımız parmakta olmasıymış, diğer hiç bir parmakta kalbe giden direk damar yokmuş...

    Kaynak

    Esini Dovdu Okula Hademe Oldu

    Eşini dövdü okula hademe oldu



    Hatay'da, 4 çocuk babası T.C'ye, eşini dövdüğü gerekçesiyle kamu kurumunda 5 ay çalışma cezası verildi.


    T.C (49), 23 yıllık eşi M.C'yi, “bir tartışma sırasında kendisini tutamayarak dövdüğünü” söyledi.
    Eşinin şikayeti üzerine gözaltına alındığını ve adliyeye sevk edildiğini ifade eden T.C, daha sonra “Denetimli Serbestlik Uygulaması” kapsamında kamuya yararlı bir işte 5 ay çalıştırılma cezası verildiğini belirtti.

    Bu kapsamda kentte bulunan bir ilköğretim okulunda çay servisi ve temizlik işleri yaptığını ifade eden T.C, “Okulda günde 4 saat çalışıyorum. Kalan zamanda kendi işim olan hamallığı sürdürüyorum. Eşimi dövdüğüm için çok pişmanım, cezaevine konulmadığım için de şanslıyım. Bu uygulama sayesinde hem evimin geçimini sağlayabiliyor hem de cezamı kamuya yararlı bir işte çalışarak çekiyorum” diye konuştu.
    Uygulama kapsamında çevreye daha farklı baktığını belirten T.C, eşine bir daha şiddet uygulamayacağını kaydetti.
    Denetimli Serbestlik Uygulaması Hatay Şubesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, hapis cezasına alternatif uygulama kapsamında şu an 5 hükümlü kamuya yararlı bir işte çalıştırılıyor.

    Kentte 2 yıldır yapılan uygulama kapsamında, 27'si çocuk, 276'sı yetişkin, toplam 303 kişinin takibinin yapıldığı kaydedildi.

    Duvar Yazisi Okul Kapatti

    Duvar yazısı okul kapattı


    Duvar yazısı okul kapattı İsviçre'de bir okulun tuvaletlerinin duvarında yazılı katliam tehdidi yüzünden 3500 öğrencinin okuduğu okul kapatıldı.

    Thoune'daki yerel polisten yapılan açıklamada, meslek okulunun tuvaletinin duvarında "20.12.07'de katliam" yazısının görülmesi üzerine okulun kapatılmasına karar verildiği belirtildi.

    Duvara bu tehdidi kimin yazdığı ve yazan kişinin ciddi olup olmadığının anlaşılamadığını belirten yetkililer, yine de polisin başka ülkelerde benzer olayların meydana gelmesinden hareketle önlem olarak okulun kapatılmasına karar verdiğini kaydetti.

    Okul, dönem sonuna kadar kapalı kalacak ve dersler ocak ayında yeniden başlayacak.

    Son olarak, Finlandiya'da 18 yaşındaki Pekka-Eric Auvinen, kasım ayında 8 kişiyi öldürdükten sonra intihar etmişti.

    Lisede Inanilmaz Olay

    Lisede inanılmaz olay




    Lisede inanılmaz olay Mersin'de bir lisenin sınıflarının öğrenciler tarafından talan edilmesi, duvarlarının kırılarak ateş yakılması cep telefonu kamerası ile görüntülendi.

    LİSEDEKİ İNANILMAZ GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYIN...

    Polis yetkililerinden alınan bilgiye göre olay 2006 yılında oldu. Mareşal Fevzi Çakmak Lisesi'yken Mersin Spor Lisesi'ne çevrilen okulun öğrencileri, durumu protesto etmek için bu inanılmaz görüntüleri gerçekleştiriyorlar.

    Kameraya yansıyan görüntülerde öğrenciler, duvarları sıraların demirleri ile kırıyor, deldikleri duvarın içinde ateş yakıyor. Öğrenciler, sınıfın tahtasını ikiye bölerek kırdılar.

    Görüntülerin Milli Eğitim Müdürlüğü'nün eline geçmesinin ardından soruşturma başlatılırken, polisin de görüntüleri incelemeye aldığı belirtiliyor.

    Yasasin Yargitay - Iklim Guner

    Yaşasın yargıtay

    24 Aralık 2007

    İklim GÜNER / iklimguner@hurriyet.com.tr

    Yaşasın yargıtay Kirişle işlenen, kan damlamayan kadın cinayetlerinden biri olan 4 kadınla evlilik, kirli tırnağıyla kazıya kazıya oyduğu mezarına uzanmaya başladı şükür!

    Bu ölümü kabullenmek istemeyip bir el uzatarak meftayı oradan kaldırmaya çalışanlar da olacak kabullenip o mezara çiçek dikip,
    o çiçekleri sulayanlar da
    Ya da Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin yaptığı gibi meftaya toprak üstüne toprak atanlar da
    Seyredelim artık!
    Bu bilek güreşini o kabire toprak atanların kazanması için, elde avuçta ne varsa harcamaya değmez mi?
    kazma, kürek, kefen, toprak…
    ne varsa zulada
    *
    4 kadınlık haremlerin efendileri,
    bu kadınların sayısının aynı cümlede telaffuz etmenin dahi
    boşanma nedeni olacabileceğini duyunca ne yapmışlardır acaba?
    bu ses benim haremdekileri uyandırdı uyandıracak
    telaşıyla gün bu gündür hesabına mı dalmışlardır?
    yoksa
    “bak elalemin kocası 4 kadını ağzına almaya korkarken
    sen bizi boncuk gibi dizdin”
    türündeki cümlelerden mi korumaya çalışıyorlardır kulaklarını
    ya da biri gider biri gelir nasılsa diye
    göbeklerini kaşımaya devam mı ediyorlardır
    Gerçi zaten evli olmadığı diğer 3 kadından boşanmak gibi bir derdi olmayacağı için
    İçlerinden sadece bir tanesini kaybedebilme ihtimali
    ne derece sarsarki bu bolluğu, bereketi
    *
    Hiç şahit oldunuz mu bilmem?
    ben çok şahit oldum,
    “senin üzerine karı getireceğim” türünde espri(!) yapanlara
    hemcinslerimize “karı”demekte ısrar edip,
    bizi bize kırdırmaya çalışanlara.
    Bunları dinlerken hep ellerime bakardım
    kendilerine hakim olmaları için hep telkinlerde bulunurdum onlara
    Onlarsa izin ver boğalım dercesine kımıl kımıl ederlerdi dizlerimin üzerinde…
    Sabrın sonu selamet işte…
    Dilerim o espiri(!)lere ve tehditlere maruz kalanlar bu fırsatı iyi kullanırlar ve
    benim elimden kurtulup hukukun elinde sallanan o boyunları bağışlamazlar
    teslim ederler giyotine
    *
    Kimi zaman büyük savaşlardan sonra şehit olan
    kimi zaman nüfus dağılımındaki dengesizliğe kurban giden
    kimi zaman din istismarlarının eteğinin altından baş gösteren
    ama ab-ı hayatı yudumlamaya çalışan
    “tek eşle evliliği” koruma konusunda her geçen gün daha titizleşiyor olmamız
    ferahlattı içimizi değil mi?
    “yuppiiiiiiii”yapmak isteyenler için bir meydan ayarlasa keşke kadın için çalışanlar…
    Sağır etmek istediklerimiz de,
    kulaklarının pasını silmek istediklerimiz de aramızda olsa keşke
    ama nerdeeee…
    *
    Kafama takılan ufak bir hususa değinmeden geçemeyeceğim bu konuyu(!)
    Sadece 4 kadını telaffuz eden şom ağızlıları mı kapsıyor bu karar?
    Yani adam 4 kadınla evleneceğim demez de 3 kadınla evleneceğim derse ne olacak?
    Mahkeme, kocası tarafından üzerine bir ya da iki kuma getirmekle tehdit edilen kadına
    “git bacım işine,bu boşanma nedeni olamaz”mı diyecek
    “kotayı aşmamış adam”
    “ama illede boşanmak istiyorsan git terlik fırlat kocana”
    ya da “boynun devrilsin heriiiiiiiif”de öyle gel diye geri mi çevirecek kadıncağızı…
    *
    Hukuki bakış açısından çok uzak olan son yorumumu dilerim çok eşli evlilik fanatikleri de yapmaz..
    Daha açık seçik şekilde ilan etmek lazım bu kararı
    Ve mümkünse kotayı biraz aşağı çekmek lazım
    Bu güzel karardan bir iki sayı farkla yararlanamayan kadınların
    Sırf kanundan yararlanabilmek adına kocalarına
    kotayı doldurabilmek için imtiyaz tanımalarına seyirci olmak istemiyorsak tabi.
    Malum bizde bu tür konular suistimallere gebe..

    18 Aralık 2007 Salı

    Ismet Pasa'nin Kurt Raporu

    İsmet Paşa'nın Kürt Raporu




    İsmet İnönü'nün yıllarca gizli kasalarda saklanan Kürt Raporu'yla Devletin “Kürt Politikası”na bakışı da ortaya çıktı. Gazeteci- yazar Saygı Öztürk'ün Doğan Kitap tarafından yayınlanan “İsmet Paşa’nın Kürt Raporu” adlı kitabı bu konudaki bilgileri de ilk kez günışığına çıkarıyor.

    Yazar Emin Çölaşan “Raporun örneğini Saygı Öztürk’ten aldıktan iki gün sonra Uğur Mumcu bombalı saldırı sonucu öldürüldü” dedi ve bu trajik olayın ayrıntısı nı da “İsmet Paşa’nın Kürt Raporu” kitabının önsözünde yazdı.



    1935 yılında Atatürk’ün emriyle Doğu ve Güneydoğu illerini, ilçelerini adım adım dolaşan dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün hazırladığı “çok gizli” rapor, 72 yıl sonra gün ışığına çıktı. İnönü’nün raporu üzerine başlatılan Umumi Müfettişlik uygulamasının da en çarpıcı raporları bu kitapta yer alırken, Türkiye’nin bugün tartıştığı tüm konuların 72 yıl önceki sorunlarla aynı olduğu anlaşılıyor..

    "Devletin Derinliklerinde”, “Kasadaki Dosyalar”, “Kırcı 5-6-2 Tamam Reis”, “Madalyalı Mahkum”, “Sınır Ötesi Savaşın Kurmay Günlüğü” kitaplarının da yazarı olan Saygı Öztürk’ün, Doğan Kitaptan çıkan “İsmet Paşa’nın Kürt Raporu” kitabında Erzurum’dan Erzincan’a, Ağrı’dan Diyarbakır’a, Kars’tan Muş’a, Diyarbakır’dan Tunceli’ye, Van’dan Bitlis’e, devletin politikaları ilk kez bu kitapta ayrıntılarıyla açıklanıyor, 1935 yılı Türkiye’sinin ne durumda olduğu da gözler önüne seriliyor. İsmet Paşa’nın ünlü raporunda hemen her il’le ilgili değerlendirmeler yer alıyor.

    İşte rapordan bazı bölümler:

    - Ağrı'da Kürtlerin medenileşip, sükunet bulmaları bile kardır. Karaköse, hükümete bağlı bir Kürt şehridir. Erzincan Kürt merkezi olursa Kürdistan'ın kurulmasından korkarım.

    - Iğdır'da Kürtlerin yerinden oynatılmasına ne lüzum, ne imkan vardır.

    - Türklüğe hevesli bir Arap şehri olan Siirt'in doğuya naklini tercih ederim

    - Van ve Erzincan'da acele olarak, Muş Ovası'nda tedricen ve Elazığ Ovası'nda kuvvetli Türk kitleleri vücuda getirmek zorundayız.

    - Türklerle Kürtler aynı okulda okumalıdır. Bu Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır.

    - "Diyarbakır, kuvvetli Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz bir olgunluktadır.

    - "Düşman unsurlar içinde saldırgan olan teşkilat Kürt reisleri ve adamlarıdır. Fransız istihbarat zabitleri her istedikleri anda Kürt reislerini çeteler halinde memleketimize saldırtmağa muktedirdirler."

    - "Mardin vilayetinden çıkarılacak Hıristiyan ve Arapların yerlerini Kürtler derhal dolduracaklardır. Bu hal bizim için pek zararlıdır.”

    -"Siirt Türklüğe hevesli bir Arap şehridir. Hükümete yakın itaatkar halkı vardır. Havası gayet iyi olan Siirt susuz, pis bir trahom merkezidir. Siirt vilayetinde başlıca kuvvetimiz; idare merkezlerimiz, memurlarımız ve zabitlerimizdir. İdare merkezlerimiz çok kuvvetli olmalı. İcabında konulup kaldırılmak üzere özel adliye rejimi kurulmalıdır."

    - "Bitlis, Hizan ve Mutki arasında suni olarak daima devlet kuvveti ile vücuda getirilmiş bir Türk merkezidir. Bitlis olmasaydı bizim onu yaratmamız gerekecekti."

    - "Muş Ovası uzun süre boş kalmayacak, herhalde Kürtler yavaş yavaş dolduracaklardır."

    - "Van halkı derlemedir. Bütün halkın ümidi devletin göstereceği ilgidedir. Sağlam bünyeli şarkta Cumhuriyetin çok önemli bir temeli olacaktır. Böyle bir temel Türk hakimiyeti için her bakımdan lazımdır."

    - Malazgirt kadar bitkin ve fena bir yer güçlükle tasavvur edilebilir. Halbuki buranın, yeni temiz bir Türk şehri Türk merkezi olarak kurulması bizim için pek kıymetli olacaktır."

    - "Kürtleri verimli topraklardan nereye göndereceğiz? Hudut üzerinde bulunan yerleri derhal Kürtlerle dolacak. Ağrı'dan geçici olarak gelen Kürtleri de bir yere gönderemeyiz. Sükunet bulmuş olmaları bile kafi bir kardır."

    - "Bundan 10 sene sonra Sarıkamış'ın ordugahına askeri olarak ihtiyacımız olacağını zannediyorum."

    - "Kars'ı ve Artvin'i bir an evvel soyup tahrip etmek fikrinde değil, bütün kuvvetimizle son ana kadar muhafaza etmek kararında olduğumuza içeriyi ve dışarıyı kesin olarak inandırmak mecburiyetindeyiz."

    Saygı Öztürk

    - "Erzurum'un kalkınmasını az senelerde temin edebilirsek, şimalde hududa karşı ve içeride Kürtlüğe karşı sağlam bir Türk merkezini yeniden kurmuş oluruz."

    - "Az zamanda Erzincan'ın Kürt merkezi olmasıyla asıl korkunç Kürdistan'ın meydana gelmesinden kaygılanmak yerindedir."

    - "Bütün seyahatimizde en iyi şey olarak, belki bütün Türkiye'de bu bakımdan birincidir; Samsun hususi idare bütçesini gördüm."

    - "Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur. İlk tahsili birlikte yapmalılar. Bu, Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır."

    - Dersim Vilayeti'nin teşkili ile askeri bir idare kurulması ve Dersim ıslahının bir programa bağlanması lazımdır.

    - Memur yetiştirecek büyük müesseseler güneyde yoktur. Orta mektebe girecekler içerisinde Kürtlerden de müracaat olursa, onları da reddetmemeliyiz.


    Hürriyet